04/01/2012 | Yazar: Gülnaz DUMAN BİLGE

Bu kadınların, arkasında duracak bir eş’ten çok, sırtından vuracak bir hükümetleri vardır. Büyüttüğü evlatlarına dayayamaz sırtını, çünkü arkasında hep bir asker vardır. Refakatçidir devlet, hem de taa, ensesinden yaşamına.

Bu kadınların, arkasında duracak bir eş’ten çok, sırtından vuracak bir hükümetleri vardır. Büyüttüğü evlatlarına dayayamaz sırtını, çünkü arkasında hep bir asker vardır. Refakatçidir devlet, hem de taa, ensesinden yaşamına.
 
Bizdeki, nasıl bir jenerasyondur ki; evladından önce ölmez analar...
...
Bir Kürt kadınının ölümünü okumuştum...
Onu bekliyordu, adı kanser olan ölüm... 15 yıldır...
Kadınsa oğlunu bekliyordu... ölü ya da diri... 15 yıldır...
O gün gelmişti. Cenazesi inmişti dağlardan kucağına, oğlunun... 15 gün boyunca, ölü bedeni öptü-kokladı, ağladı-sarmaladı, kucağına aldı-yanına uzandı... eşin-dostun eliyle, yıkadı-sardı... ve musalla taşının üstünde kefenini giydirdi... götürüp bir mezara, kendi elleriyle gömdü. Ve sonra, kendi sırasını savdı: Kendi nabzını da kansere teslim edip, kendini de attı mezara... 15 gün dolunca...
Bizdeki, nasıl bir coğrafyadır ki; yüzünüz bir ağlamaya düşsün, sapmaz başka mimiklere.
Çocuksanız eğer ‘O’ kentlerde, büyümek bir şans’tır.
Kadınsanız oralarda, yaşam bir sürpriz’dir: Acısıyla, gittikçe ağırlaşan...
Ama yanılmayın: yine de ömrü kısalmaz bu kadınların! Lastik gibi uzar da kahır, tüketemez sabırlarını. Kenger gibi sertleşir de dilinizdeki üç beş ‘güzel-mutlu’ söz, sonunda ekşileşir...
elbet bir evladın ölüsüne ağıt yakarsınız oracıklarda hep... çünkü; gebeyken ağzınıza gelen mide bulantınız gibi olmuştur o an en büyük özleminiz...
bizde, başkası’na ağlanmaz hiç. Evlatlarımızın acılarından, başkasının ölüsüne fırsat bulunmaz...
...
Bu kadınların, arkasında duracak bir eş’ten çok, sırtından vuracak bir hükümetleri vardır.
Büyüttüğü evlatlarına dayayamaz sırtını, çünkü arkasında hep bir asker vardır...
Refakatçidir devlet, hem de taa, ensesinden yaşamına.
...
Gün, 24 saatten bir ömre çıkar her gün... yeniden... ‘O’ savaşta.
büyür sine’deki kor... ve ağırlaşır gözyaşı.
kucağına bir havan iner damın ortasından, beynine bir kurşun...
delip geçer kadını... tıpkı, camın içinden geçtiği gibi...
dağılır gider analarımız etrafa...
...
Neticede bir tülbent ki uçuyor... ama usul usul, ama hergün...
Görünmese de fotoğraflarda, kanı ıslak şu mezara.
 
 

Etiketler:
İstihdam