11/04/2012 | Yazar: Esmeray

Ek iş arıyordum. Fal bakayım dedim. Bir arkadaşımın kafesi var. Gittim, konuştum, ben fal bakacağım dedim. Sadece kahve falı... Anam, attıkça tuttu mu falım!

Heteroseksizm her yerde ama eşcinsellik görünür değil! Belki de hiç aklınıza gelmeyecek bir şey söyleyeceğim şimdi, bu durum falcılıkta da böyle! Şimdi bu da nereden çıktı diyebilirsiniz? Nasıl mı oluyor, aynen şöyle: Yıllar önce gey bir arkadaşım sevgilisinden ayrılmıştı. Hani tipiktir; sevgililerinden ayrılanlar gider en yakın arkadaşlarından derman arar ya, arkadaşım da bana geldi, teselli bulmaya. Bu arada sevgilisi de bunu bırakmış Fransa’ya gitmiş. Ay tahmin edersiniz artık, ağlıyor zırlıyor. Bir gün Beyoğlu’nda dolaşıyoruz yine, İmam Adnan Sokak’ta bir kafenin girişinde meşhur bilmem kim abla tarot ve kahve falı bakıyor. Daha önce de bu ablanın adını duymuştum ben. Herkes buna fal baktırıyor; biliyormuş. Ben de çocuğa dedim ki, hadi gel sana fal baktıralım! Girdik içeri. Anam, bizim meşhur abla oturmuş; önünde kuyruk oluşmuş. Biz de sıramızı bekliyoruz. “Sadece kahve falı baktıracağız” dedik. Nihayet sıra bize geldi. Abla fincanı aldı eline, başladı anlatmaya.. “Evlenmişsin, boşanmışsın. Eski eşin halen seni seviyor. Ama şu an hayatında kısa boylu, hafif şişman bir kadın var. Sen karar veremiyorsun. İkisi arasında gidip geliyorsun. Ama başka bir kısmetin daha var. Çok güzel bir kız görünüyor. Hiç beklemediğin bir yerde yolunuz kesişecek.” Arkadaşım birden bana baktı. Sonra ona baktı. “Abla niye yalan söylüyorsun?” dedi. Falcı ablanın gözleri açıldı, “Ne münasebet!..” Arkadaşım, “Evet, yalan söylüyorsun! Ben ibneyim hatta ibne oğlu ibneyim” dedi. “Hayatımda hiç kadınla olmadım, olmam da. İbne bir sevgilim vardı; beni terk etti. O da ibne oğlu ibne çıktı; Esmeray, hadi gidelim,” dedi. Ay, bu duruma güleyim mi ağlayayım mı? 

Yukarıda da belirttiğim gibi işte o gün, anladım ki fal da kadın ya da erkek üzerinden gidiyor. Kadınsan hayatında mutlaka erkek vardır; erkeksen hayatında mutlaka kadın vardır. 

Bu olaydan sonra yıllar geçti; ek iş arıyordum. Birden aklıma geldi; ben de fal bakayım dedim. Bir arkadaşımın kafesi var. Gittim, konuştum, ben fal bakacağım dedim. Sadece kahve falı... Anam, attıkça tuttu mu falım! Kafenin sahibi arkadaşım aynı zamanda avukattı. Bunun Beyoğlu’ndaki bir müvekkili de Beyoğlu mafyalarından birisinin arkadaşı. Kafeye geldi bir gün. “Abla, namını çok duymuşak ha, hele bize de bir fal bakh!” dedi. Tamam, dedim; ay bu falda da ezber bozayım, falı altüst edeyim bari... Fincanı açtım. Önce işten girdim. İşin iyi gidiyor vs., sonra klasik her falda olan sözlerden serpiştirdim. “Abla hele dur ya, hele aşka gel!” “Ay dur acele etme, geliyorum” dedim. “Ah işte çıktı! Uzun boylu, ince yapılı...” Ben böyle dedikçe adamın gözleri açıldı. Tesbiti daha hızlı sallama başladı. “Sarı, yeşil gözlü” dedim. Adam bunun üstüne sigara yaktı. “Genç ERKEK bir çocuk, sana âşık” dedim. Adamın yelkenleri indi. “Abla,” dedi “ayıp ediyorsun, ben ibne miyim ya?” “Ay dur,” dedim, “sana ibnesin demedim ki, sana böyle birisi âşık dedim”. Ayol adam etrafında ne kadar yeşil gözlü çocuk varsa hepsini saydı. “Yahu,” diyor; “bizim kapıcının oğlu yeşil gözlü müydü? Yok yok yok, bu muhasebeci kesin. O yeşil gözlüydü”. Ay, içimden dedim ben ne yaptım şimdi? Bu adam buradan gidince etrafında ne kadar yeşil gözlü varsa hepsini öldürecek ya da birisine... neyse.

Kaç Aliş, kaç... 

Ve gündem... Adana’daki Aliş hikâyesi! Malumunuz geçtiğimiz günlerde Adana Ceyhan’da altı yaşındaki Aliş, ailesinden gördüğü işkenceden, sigara yanıklarından kaçarak gece karakola sığınmış. Bu çok yürek parçalayıcı bir olay ve bu ülkede Aliş gibi belki de milyonlarca çocuk var. İşte Aliş’in cesareti mi diyelim, ya da yaşadıklarından kaçma kurtulma teşebbüsü mü diyelim, aklına gelmiş ve gecenin bir yarısı karakola gitmiş. Sonra da biz Aliş ile tanıştık. Bunun üzerine Sayın Fatma Şahin, duyarlılık gösterdi ve Adana’ya gidip Aliş’e sahip çıktı. Çok güzel! Eee, olayı duyan Sayın Başbakanımız durur mu? Talimatlar verdi; Aliş’e o da sahip çıktı. Devletin kanatları altına aldı. Devletin kanadı da neymiş onu da anlamadım ya ben? Hatta dediler ki, devletin değil kendi kanadı altına aldı. Bu duruma övgüler yağdı. Ayol, ne çabuk unutuldu Uludere’deki çocuklar? Ya N.Ç’ ye ne diyeceksiniz? 11 yaşında kendi rızası ile birileri ile olmuş ya! Bu kararı verenler devletin kanadı dışında mıydı acaba? Unutmayalım efendiler, milyonlarca N.Ç. var ve milyonlarca Aliş var. Ya, bu son cezaevi hücrelerinde yaşananlar, tecavüze uğrayan çocuklar? Ya, taş attıkları için mahkûm olan binlerce çocuk? Tüm bunlara bir cevabınız var mı efendiler? Bu çocuklara kim sahip çıkacak, kim kanatları altına alacak? Aliş’e sahip çıkmaları tabii ki çok güzel. Ama çok kolaydır tek bir vakayı sahiplenip gündem yaratmak, bu en basitidir. Toplumsal olarak bu çocuklara sahip çıkılacak mı, bunu niye sormuyoruz? Neymiş, delikanlıymış Başbakan! Efendiler, sadece Aliş’e sahip çıkıldı diye vicdanlarınızı rahatlatmayın! Gelin, Taksim Parkı’nda bir gece geçirin, kaç tane Aliş var; kaç Aliş sokakta yatıyor. Daha altı yaşında bile ailesinin zulmüne dayanamayıp sokaklarda tiner içmeyi kurtuluş olarak görmüş, Aliş gibi akıllarına gelmemiş karakola gitmek, ne yapsınlar? Ya da birilerinin dediği gibi dinî eğitim almadığı için değil, Aliş gibi aile zulmünden kaçtıkları için tinerci olmuşlar, efendiler


Etiketler:
İstihdam