12/07/2011 | Yazar: Dağhan Irak

Almanya kabul etmekte geç kaldığı göçmen gerçeğini, daha sonra ancak sancılı ve tek taraflı bir entegrasyona çevirebilmişti. Oysa Almanlar ve göçmenler paylaşabilecekleri bir ortak alan bulduklarında farklı bir gerçeklik yaratabiliyorlar.

Berlin’in Kreuzberg semti... Burası hem Almanya’nın punk rock ve alternatif kültür başkenti, hem de Türkler’in ve diğer göçmenlerin en kalabalık yaşadığı yerlerden biri. Zaten semte girer girmez bu dokuyu hissediyorsunuz. Yolun bir yanında daha çok Türk erkeklerinin okey oynadığı klasik bir kahvehane havasındaki Türkiyemspor lokali, tam karşısında ise punkların, farklı cinsel yönelimlerden insanların devam ettiği kafe var. Çok farklı arka planlardan gelip, çok farklı yaşamlar sürdüklerini hissettiğiniz bu insanları ise çok ilginç bir şekilde kadınlar futbolu birleştiriyor. Kadınlar futbolunun buradaki tek varlığı, iki lokalde de ARD ve ZDF’den maçların aynı ilgiyle seyredilmesinden kaynaklanmıyor. Kreuzberg’in farklı köklerden gelen kadınları beraber futbol oynuyor ve semti de peşlerinden sürüklüyorlar.

İlk olarak, Caddebostan Kültür Merkezi’nde de sergilenen “37 Numara Ayakkabı” isimli video ve fotoğraf sergisinin yer aldığı Kreuzberg Müzesi’ne gidiyoruz. Orada bizi serginin küratörü Susan Kamel karşılıyor. Susan’ın üstündeki Berlin Türkiyemspor eşofmanına biraz şaşırıyoruz, bu Türkiyemspor’un bizi şaşırtacağı son an değil. Türkiye, Filistin, Mısır ve Kreuzberg’ten kadın futbolu fotoğrafları içeren sergide kulübün kadın futbolu takımıyla ilgili video gösterimleri de var. İzledikçe kafamızdakinden bambaşka bir Berlin Türkiyemspor gerçeğiyle tanışıyoruz. Kulüp, Türk kızlarına futbolla bir hayata taşımakla kalmamış, diğer göçmenleri, Almanlar’ı da onlarla kaynaştırmış. Kadın takımının antrenörü Murat Doğan videolardan birinde kendisini, “Ben ne Türk olabiliyorum, ne de Alman. Olmam da gerekmiyor, ben ancak Murat olabilirim” diyerek tanıtıyor. Alman eşiyle beraber kadınlar futboluna sahip çıkmalarının ardında da aslında bu felsefe var. Yıllar boyunca tek bir Alman’ın top koşturmadığı, bugün hâlâ erkek takımının yüzde yetmişinin Türk olduğu Türkiyemspor’da, kadın futbolunda üç oyuncudan biri Türk. Murat Doğan, aileleri ikna ederek özellikle alt yapıdaki Türk oyuncu sayısını arttırmaya çalışıyor. Zira kulüp onların sosyalleşmeleri için büyük bir fırsat. Kreuzberg her ne kadar çok kültürlü bir yer de olsa göçmen çocuklarla Almanlar’ın sosyal teması yine de az. Oysa futbol takımı herkes için farklı bir gerçeklik sağlıyor. Orası ne Türkiye, ne Almanya, hatta ne de Kreuzberg. Orası severek gittikleri ve ait olabildikleri bir yer. 

Kadınlar futbolu ve altyapı takımlarının arkasındaki Murat Doğan, aynı zamanda Türkiyemspor Dayanışma Derneği’nde de görevli. Bu dernek, Berlin Türkiyemspor’un hızla değişen çehresinin arkasındaki itici güç. Kulüp artık ırkçılığa karşı mücadelede, kadın ve eşcinsel haklarının savunulmasında ve pek çok başka sosyal projede yer alan önemli bir sivil toplum örgütüne dönüşmüş vaziyette. Son dönemde kulübe hem Alman politikacılardan, hem de medyadan yoğun bir ilgi var. Türkiyemspor’un bu yeni yüzü, muhafazakar-milliyetçi üyelerin tepkisini çekmiş, ancak son bir yılda dört başkan değiştiren ve borç içinde yüzen kulüpte düzgün işleyen ve kulübü gündemde tutan bu projeler olduğu için kulübün yöneliminde geri dönüş olmamış. Berlin Türkiyemspor, bugün alt liglerde mücadele eden kulüplerin belki de en çok tanınanı ve Kreuzberg’i temsil etmeye devam ediyor. 

AL DERSİMSPOR
Kadınlar futbolunda adını duyuran bir diğer Türkiye kökenli kulüp de Al Dersimspor. Alspor ve Dersimspor’un birleşmesiyle ortaya çıkan kulübün kadınlar takımı bu sene Üçüncü Lig’e yükseldi. Takımı, eski milli oyuncularından Mehtap Ardahanlı çalıştırıyor, takım kaptanı Safiye Kok ise yardımcılığını yapıyor. Pek çok kadın takımında olduğu gibi Al Dersimspor’da da işleri götüren futbol sevgisi. Gerek hocalar, gerek futbolcular, gerekse takımın destekçileri takıma büyük fedakarlıklar yaparak sahip çıkıyor. Maç başına kazanılan 30 avroyla ne başka bir işte çalışmadan yaşamak, ne de ev geçindirmek mümkün. Her şey futbol ve maçlara gelen üç yüz kadar taraftar için. Oyuncular arasında evli ve çocuklu olanlar var. Hatta takımın bir oyuncusu ilk çocuğunu doğurduktan sonra takıma dönmüş ve bir süre çocuğunu saha kenarında emzirmiş. “Anne, anne” sesleriyle sahaya dalan çocuklar bu işin eğlenceli bir parçası. Al Dersimspor da yine farklı kökenlerden pek çok kadını bir araya getiriyor. Takımda Türkler’in yanı sıra Arnavut, Yunan, Alman ve Arap oyuncular da var. 

Almanya kabul etmekte geç kaldığı göçmen gerçeğini, daha sonra ancak sancılı ve tek taraflı bir entegrasyona çevirebilmişti. Oysa Almanlar ve göçmenler paylaşabilecekleri bir ortak alan bulduklarında farklı bir gerçeklik yaratabiliyorlar. Kendisi bir eşitlik mücadelesinden doğan kadınlar futbolu bu yolda başarılı bir araç olduğunu Kreuzberg’in çim sahalarında kanıtlıyor. 
 


Etiketler: yaşam, spor
nefret