Fatma Şahin Küba’da Bakanlık Yapamaz

 

Fatma Şahin sözlerine başlarken çok önemli bir şerh düşüyor: ‘Ben muhafazakâr bir partinin bakanıyım’. Muhafazakâr dünya görüşünün LGBT toplumuna bakışını hatırlatmak istercesine yapılan bu giriş, devamında getirilecek yaklaşıma da zemin hazırlar nitelikte.

 

Şahin sözlerinin devamında bir şerh daha düşüyor: ‘Aile değerlerini sarsmamak.’ Muhafazakâr dünya görüşüne ve burjuva aile değerlerine ters düşmediği sürece eşcinsellerin sorunlarını çözmelerine yardımcı oluruz demek sanırım eşcinseller bir gün heteroseksüel olup aile kurmak isterlerse biz buradayız, bekleriz anlamına geliyor.

 

Oysa LGBT bireylerin sorunları tam da muhafazakâr toplum yapısından ve heteroseksist dayatmadan kaynaklanıyor. Söz konusu olguları tartışmaya açmayan bir yaklaşım samimi değil, üstelik aldatıcı. Şahin’in yaklaşımı hem muhafazakârlığı, hem de heteroseksizmi ve kutsal aile yapısını dokunulmaz kılarak eşcinsellerin sorunlarını daha da ağırlaştırmış oluyor.

 

Eşcinsellere bakış konusundaki bozuk siciliyle ün yapan Alive Kavaf’ın halefi olması nedeniyle sık sık konuyla ilgili soruların muhatabı olan Şahin, bir gazeteye verdiği demeçte durumu daha da vahim kılacak ifadeler sarf etmiş. Eşcinsellerle ilgili soruya verdiği yanıta yine muhafazakâr bir partinin üyesi olduğunu hatırlatarak başlayan Şahin, önceliği ailenin korunmasına vereceklerini, bununla birlikte eşcinsellerin bir realite oluşturduğunu ve ötekileştirmeden yaşam haklarının savunulabileceğini söyledi. Bunun ince bir denge olduğunu ifade eden Şahin’e göre bir terazinin bir tarafında aile değerleri diğer tarafında ise yaşama hakkı bulunuyor. İlla biri ağır basacaksa bunun muhafazakâr ve aile değerlerinin kutsal kılındığı bir toplumda hangisi olacağı açık değil mi?

 

Tartışılmasına bile sıcak bakılmayan aile değerleri gökten inmemiştir ve egemen üretim tarzının, sermaye bikrim modelinin belirleyiciliği altındadır. AKP’nin evlenmeyi özendiren, en az üç çocuk yapılmasını empoze eden, burjuva aileyi kutsal ve dokunulmaz kılan söylemi kapitalizmin ihtiyaçları ile doğrudan ilintilidir. Yeni sermaye birikim rejimi işçileri çok düşük ücretlerle çalıştırmaya ikna edebilmek için işsizler ordusuna, öbür taraftan tüketimin belirli bir düzeyde seyretmesine ihtiyaç duymaktadır. Çözüm: üç çocuk politikası. Çocuk doğurması mümkün olmayan eşcinsellerin tehdit ettikleri söylenen “aile değerleri” ile piyasanın ihtiyaçları bire bir örtüşmektedir.

 

Kapitalizmin ve kurumlarının yıkılması sorununa teorik katkılar yapan Engels, “Evlilik akdinde özgürlüğün tam ve genel bir biçimde gerçekleşmesi için, kapitalist üretim ile bu üretimin kurduğu mülkiyet koşullarının ortadan kaldırılmasının, bugün bile eşlerin seçimi üzerinde o kadar büyük bir etkisi bulunan bütün ikincil iktisadi düşüncelerin bir yana bırakılması gerekir. O zaman, karşılıklı aşktan başka hiçbir neden kalmayacaktır” derken heteroseksüel aileye herhangi bir gönderme yapmaz.

 

Biraz da pratiğe bakalım denilirse, bir süredir “gökkuşağı devrimine” sahne olan Sosyalist Küba’da bir bakanın görevden alınması için muhafazakâr bir siyasi görüşe sahip olduğunu veya eşcinsellerin aile değerlerini sarsmadıkları sürece yaşam haklarının savunulabileceğini söylemesi yeterli. Küba’da “gökkuşağı devrimi” tam da maçoluğun, erkek egemen toplumsal kültürün ve heteroseksizmin sorgulanmasına yaslanıyor. Türkiye’de tartışma üstü kabul edilen konular, Küba’da LGBT’lerin özgürleşmesi için masaya yatırılıyor. Üstelik sürece bizzat sosyalist hükümet öncülük ediyor, Onur Yürüyüşleri devlet kurumlarının da katılımıyla gerçekleşiyor. Sonuncusu 15 Mayıs’ta gerçekleşen Gay Pride, Küba’da LGBT haklarının güvenceye alınmasının belirli konuların tartışma dışı bırakılmasına değil, bu konuda tüm toplumun Küba Komünist Partisi öncülüğünde dönüştürülmesine bağlandığını bir kez daha gösterdi.

 

Görsel linkleri:

 

http://www.havanatimes.org/wp-content/gallery/cuba-parade-says-no-to-homophobia/g2.jpg