28/05/2013 | Yazar: Esra Güleç

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı her türlü ayrımcılığa karşı olma ilkesini benimsediğini söylüyor ama cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı anayasal güvencenin reddedilmesine hiçbir tepki göstermiyor

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı her türlü ayrımcılığa karşı olma ilkesini benimsediğini söylüyor ama cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı anayasal güvencenin reddedilmesine hiçbir tepki göstermiyor
 
Fatma Şahin’in sakatlar haftası dolayısıyla 13 Mayısta yayınladığı bir mesaj vardı. Bu mesajda Fatma Şahin’in dikkatimi çeken iki cümlesi oldu.
 
Bu cümleleri görünce üzerine yazmak gerektiğini düşündüm.
İstiyorum ki hep birlikte şu cümleler üzerine düşünelim ve sorgulayalım.
 
Bakın neler demiş Fatma Şahin verdiği mesajda:
“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak kimsesizlerin ’kimi’ olma anlayışı ile yola çıktık. Yola çıkarken her türlü ayrımcılığa karşı olma ilkesini benimsedik.”
 
“Çünkü biz devletin, milletin esenliği için var olduğuna, milletin esenliğinin de her kesimin kendisi için söz hakkı bulabildiği ve hizmete ulaşabildiği bir toplumla gerçekleşebileceğine inanıyoruz.”
 
Eveeeet, şimdi bi duruyoruz burada.
Ne demiş? “her türlü ayrımcılığa karşı olma ilkesini benimsedik” demiş.
“Devletin, milletin esenliği için var olduğuna, milletin esenliğinin de her kesimin kendisi için söz hakkı bulabildiği ve hizmete ulaşabildiği bir toplumla gerçekleşebileceğine inanıyoruz.” demiş.
 
Oradan bakınca kulağa ne de hoş geliyor değil mi? Ne de güzel söylemiş değil mi?
İnsanın gerçekten böyle olduğuna inanası geliyor değil mi? Okuyunca. Bir an gerçekten “evet evet kesinlikle her türlü ayrımcılığa karşılardır” demek istiyorsun ve inanmak istiyorsun. Ama öyle değil. Öyle olmadığını anlıyorsun yaşananları düşününce.
Düşünüyorsun hangi kesim mutlu ya da hangi kesim her türlü hizmetten yararlanabiliyor diye.
Gerçekten eşit mi? Her kesim bu ülkede. Sormadan olmuyor ve hatırlıyorsun bir bir yaşananları, eşitsizlikleri.
 
Alevilerin, Süryanilerin, Yezidilerin ve diğer tüm inançların iktidar eliyle oluşturulmuş Sünni bir toplum içerisinde inancından dolayı hem psikolojik hem de fiziksel şiddete maruz kaldığını, hatırlıyorsun.
Kürtlerin, Çerkezlerin, Lazların ve diğer etnik kökeni farklı olan kesimlerin dillerini özgürce konuşamadıklarını, kültürlerini özgürce yaşayamadıklarını hatırlıyorsun.
Kadın cinayetlerini, yaşanan cinayetler karşısında yıllardır yetersiz kalındığını üstelik kadın cinayetleriyle ilgili yapılan haberlerinde abartıldığını söyleyen bir bakan olduğunu hatırlıyorsun.
Kadını sadece aile içinde gören, aile dışında yaşamı olan kadınların varlığını yok sayan, kadınlara aile kurmayı dayatan ve aile içinde olmayan kadına hiçbir hak tanımayan bir bakan olduğunu hatırlıyorsun.
Ceza evlerinde her türlü şiddete, tacize, tecavüze maruz kalan çocukları hatırlıyorsun.
Sadece polise taş attıkları gerekçesiyle yaşamdan koparılan çocukların olduğunu hatırlıyorsun.
2005’te çıkarılan bir yasayla belediyelere fiziksel ve sosyal anlamda engellerin kaldırılıp gerekli düzenlemelerin yapılması için 7 yıllık bir süre verilmişken bu süreçte hiçbir çaba harcamayan belediyeleri korumak amacıyla bu sürenin 3 yıl daha uzatıldığını hatırlıyorsun.
Sırf cinsel kimliğinden dolayı öldürülen transları hatırlıyorsun.
Kendisi gibi olanı sevdiği için, heteroseksist bir yaşam arzulamadığı için yok sayılan, dışlanan ötekileştirilen, hatta öldürülen insanların olduğunu hatırlıyorsun.
Dahası her türlü ayrımcılığa karşı olma ilkesini benimsediğini söyleyen bir bakanın mecliste yeniden düzenlenmeye çalışılan sözde sivil anayasada yer alması istenilen cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı ibarelerine de başta iktidar partisinin karşı çıkarak LGBT’leri aşağıladığını ve bu süreçte aile ve sosyal politikalar bakanı Fatma Şahin’in de hiçbir tepki koymadığını hatırlıyorsun.
 
Şimdi merak ediyorum eğer gerçekten bakanlık olarak her türlü ayrımcılığa karşılarsa LGBT hakları adına neden bu güne kadar hiçbir cümle, hiçbir olumlu söylem duymadık biz bu bakanlığın ağzından. Var mıdır? LGBT hakları için de bir çabaları, var da biz mi bilmiyoruz. Acaba bize sürpriz mi yapmak istiyorlar. Bakın biz sizin için de çalışıyoruz ama sizin haberiniz olmuyor falan mı, diyecekler bize. Ya da LGBT bireyler zaten bizim için yoklar ve bizim için hiçbir zamanda olmayacaklar mı, demek istiyorlar.
Kısaca LGBT’ler bu ayrımcılık kavramı içerisinde yer alıyor mu? Alıyorsa neresinde ve ne şekilde yer alıyor.
 
Her türlü ayrımcılığa karşı olan aile ve sosyal politikalar bakanlığı her türlü ayrımcılığa karşıyız derken LGBT’lerin maruz kaldıkları ayrımcılıkları görüyorlar mı? Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden dolayı ayrımcılığa maruz kalanlar için de bir hak arama, homofobi ve transfobiye karşı mücadele verme planları yapıyorlar mı? Bunların hepsini bilmek istiyoruz.
Aslında cevabın ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak şu sözleri söylemek bu kadar kolay olmamalı, zira her konuşmasının aralarına Müslümanlıktan bahseden her söyleminde dini inanışını vurgulayan ve inanışı gereği yalan söylemenin ve boş konuşmanın da günah olduğunu bilecek kadar okumuş etmiş bir başbakan ve bakanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Eh netice itibariyle “biz her türlü ayrımcılığa karşı bir ilke benimsedik” gibi bir cümleyi de öylesine söylemek olmaz ve eğer bu söylenilen cümle yerine getirilmiyorsa yalan söylenmiş olur. Yalan söyleyen dindar Müslüman bir bakan da bu ülkeye yakışmaz. Yüz kızarması diye bir olay vardır. Tabi bu bakanlara uğrar mı? Bilemeyiz!
 
2002 yılında Recep Tayip Erdoğan’ın eşcinsellerin de hakları olması gerektiğine dair söylemleri olduğunu her eylemde hatırlatılmasına rağmen değişen bir şey olmuyorsa eğer bundan sonraki süreçte LGBT’lerin devlete karşı hak arama mücadelelerinde evrim geçirmeye ihtiyacı var demektir.
 
Mesela artık başbakanın sözlerinin yanında Fatma Şahin’in sözlerinin de her daim hatırlatılması gerekir.
Önümüzdeki süreçte yapılacak her eylemde her etkinlikte her türlü ayrımcılığa karşı olma ilkesini benimsemiş olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına verilecek mesajların biz buradayız demenin farklı yollarını bulmak gerekir.
Ve tabi Fatma Şahin’in de söylemiş olduğu gibi milletin esenliği için de her kesimin söz hakkına sahip olduğu ve her türlü hizmete ulaşabilmesi gerektiği gerçeğini unutmayarak bu hakları elde edene kadar daha çok mücadele daha çok ses ve daha çok isyan gerekir.

Etiketler:
İstihdam