11/10/2016 | Yazar: Eser Gündüz

Onlarla beraber olmak, geleceğe umutla bakmaksa, olumsuzluklara direnmek zamanıdır benim için...

Bir cumartesi sabahı uyandım erkenden. Bugün izin günüm normalde. Ama sırf bir kaç aktivist için izin günümde plan yapmadım. İşletmeciliğini yaptığım kafeye doğru yol alacağım.

Önce masaları düzenleyeceğim. Sonra yolu bilmeyenlere yol tarif edeceğim.

Saat yaklaşık 12:30-13:00 arası yavaş yavaş gelmeye başladılar. Gözlerinden okunuyor nasıl heyecanla dolu oldukları.

Onlarla ilk buluşmam. Bir avuç insan, istismara uğrayan canlılar için neler yapabilir? Ya da feminizmin, nefret söylemlerinin, homofobinin üzerine neler okur?

İçleri içlerine sığmıyor. Okuyalım, sokaklara dökülelim, eylem yapalım, proje üretelim...

Evet, tanışıklığım üzerinden çok geçmedi Feminizm Hareketi Derneği’yle. Sosyal medya üzerinde binlerce üyesi vardı. Sürekli tartışıyorlar, birbirlerine ve istismara uğrayanlara yardım ediyorlardı. Uzun süre ara verdiğim STK geçmişime yepyeni bir sayfa olacaklardı.

Meseleniz nedir sorusuna sadece kadınlar demiyorlardı. Nasıl denirdi ki, çocukların, hayvanların, LGBTİ bireylerin de istismara uğradığı bu ülkede.

Var gücümüzle, bir yandan teoriyi bir yandan eylemliliği pekiştirelim istiyorlardı. Tabi ki teori bilinmeden pratiğe nasıl dökülürdü ki?

Henüz resmi bir dernek olmamalarına rağmen sağlam bir örgütlülük durumları vardı. Belki de Türkiye'nin hemen hemen her ilinde bir üyeleri yazıyordu sosyal medyadan.

Ben bu kadar hızlı örgütlenebilen, bu kadar enerjik bir STK görmedim hayatımda.

Biri kapılarını çalıyordu, bilmem nerde, bilmem kim tecavüze uğramış, çocuğunu doğurmuş zor durumda. Hemen iki üç kişi birleşip gidiyorlar umut oluyorlardı o insana.

Meseleleri büyük elbette. Yaşadıkları ülke, tacizin, tecavüzün, erilliğin hat safhada olduğu, kadın teriminin birçok insan tarafından ikinci sınıf insan anlamı taşıdığı, özgürlüklerin kısıtlandığı, eşitsizliğin iliklerine kadar işlendiği bir ülke. Meseleleri elbet büyük olacak. Ama insanın içi azimle doluysa nasıl durdurur barikatlar onları.

Gaz bombalarının, jopların nazar boncuğu olduğu ülkemde, kim tutar içi özgürlük ateşiyle yanan bu güzel insanları.

Evet, yeni girdim aralarına. Üstelik erkek bir bireyim. Ve cinsiyetimi bir kenara atıp rahatça konuşuyorum onlarla.

Çok şey yapacağız, belki de yapamayacağız ülkemin sokaklarında. Ancak onlarla beraber olmak, geleceğe umutla bakmaksa, olumsuzluklara direnmek zamanıdır benim için...


Etiketler:
nefret