12/08/2019 | Yazar: Selin Berghan

İşçilik gibi, kadınlık da kutsal bir durum değil. Kadınlığı rahim üzerinden okuyan biri de bence feminist değildir.

Bir süredir sosyal medyada feministler ve trans kadınlar arasındaki tartışmaya istinaden, kendisini transfeminist olarak tarifleyen biri olarak ben de bir şeyler söyleme ihtiyacı duydum. Çin’de kız çocuklarının kürtajla alınması üzerinden transların hayatlarının bir döneminde erkek ayrıcalığı yaşadığını iddia etmek hayatımda duyduğum en zorlama iddia! Trans kadınların çocukluklarının nasıl geçtiğini merak edenlere kitabımı okumalarını tavsiye ediyorum. (Lubunya: Trans kimlik ve beden, Metis yayınları).

Beden inşasını eril tahakküme bağlamak da en az onun kadar boş. Pardon, siz saçınızı kestirirken, makyaj yaparken, aldığınız kilolardan şikayet ederken, eril tahakkümden nasıl sıyrılıyorsunuz acaba?

Kaldı ki mağduriyet yarıştırmak bence en rezil olay. Bu sistemden kim daha çok çekti diye bir soru yok. Herkes, ayrıcalıklı olan erkekler bile, eril tahakkümden çeker!

Yanılmıyorsam 2009’da 8 Mart öncesi Ankara Kadın Platformunda seks işçiliğini tartışırken de, benim tek kitap zihniyetli dediğim solcu kadınlar, işçiliğe kutsal bir anlam yüklemiş kimseye kaptırmamaya çalışıyorlardı. Kendileri Marks’a göre ev içi emeğin de artı değer üretmediğinden bihaber, seks işçisi trans kadınlara “artı değer üretmiyorsunuz, işçi olamazsınız” diyorlardı. Oysaki işçilik kutsal değil hukuki bir kavramdır. Marks tanrı değil, bir teorisyendir. Her teori gibi, Marksizm de günün şartlarına göre güncellenmelidir. (Marks’ın 19. yy İngiliz toplumunu analiz ettiğini ayrıca hatırlatma ihtiyacı duyuyor insan.) Herkes gibi, transların da sigorta, sağlık, emeklilik gibi hakları vardır. Bu hakları işçilik statüsü sağlar. Sosyalist feministler, seks işçiliğini kapitalizm üzerinden okur. Sanki kapitalizm öncesi seks ticareti yokmuş gibi. Siz kapitalizmi yıkana kadar bu insanlar ölsün mü? (Bu solcu feminist ablalar, biz karma bir örgütten geliyoruz, danışmamızı lazım diye içinde seks işçisi geçen metne imza vermemişlerdi. Tabii cevabı da almışlardı: Madem kocandan izin alman gerekiyor, burada ne işin var?)

İşçilik gibi, kadınlık da kutsal bir durum değil. Kadınlığı rahim üzerinden okuyan biri de bence feminist değildir. Tüm çabamız vajinamız var diye kırılgan, hassas, duygusal, zayıf varlıklar olmadığımızı kanıtlamak değil mi. Kendi bindiğin dalı kesiyorsun! Ayol kuir teori, Butler dönüyor. Siz de dönü dönüverin fobilerinizden, bir şey kaybetmezsiniz, kazanırsınız.

Kaldı ki hukuk da tıp da eril kurumlardır. Tıp yıllarca gey geni aramadı mı ortadan kaldırmak için? Translar ameliyat olmak için bir oda dolusu erkeği, kadın olduklarına ikna etmek zorunda bırakılmıyorlar mı? Amerika’da yalnızca kadın doğanlar diyerek, transları dışlayan feministlere bir trans aktivist zamanında, “Kromozomlarımızı XX olarak değiştirdiğimizde ne diyeceksiniz” diye cevap vermişti. Bu arada “kadın doğulmaz, olunur” sözü bildiğiniz gibi ikinci dalga feminizmin şiarıdır. Bağzı feministlerin kafası çok karışık!

Zamanında Pembe Hayat olarak, feministleri davet etmiş ve sormuştuk: İşçi demeyeceksek ne diyeceğiz, bu hakları nasıl talep edeceğiz diye. Keşke bugün de sosyal medyadan birbirimizi engellemek yerine, yüz yüze bir tartışma yürütme becerisini ve olgunluğunu gösterebilsek.

Kısaca diyeceğim, trans kadınlar kadındır! Ve bir trans hayatı, oldukça feminist bir hayattır. (Tekrar kitabımı tavsiye ediyorum). Transların var olma mücadelesi ve özgürlük istenci benim için her zaman büyük bir ilham kaynağı olmuştur. Bir feminist olarak, trans arkadaşlarımdan çok şey öğrendim mücadeleye dair, eril sisteme dair ve hatta rimel nasıl sürülüre dair. O yüzden kendimi feminist değil, transfeminist olarak tariflerim. Hiçbir trans arkadaşım ne kadınlığımı ne feministliğimi sorgulamadı. Ancak feministler için kırmızı rujum ve topuklu ayakkabılarımla yeterince feminist olmadığım zamanlar oldu. Demek istediğim feminizm birtakım şekil şartları değil, bir düşünme ve yaşama biçimi. Kendin için istediğini herkes için isteme biçimi. Benim bedenim benim kararım da feminizmin şiarlarından, hatırlatırım!

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

İlgili haber ve yazılar:

“Transların zorunlu deneyimleri translara ayrıcalık ya da avantaj sağlamaz”

“Trans dışlayıcı feminizm ve heteropatriyarka öldürür, transfeminizm yaşatır!”

“Toplumsal cinsiyet gibi biyolojik cinsiyet de toplumsal bir kurgudur”

“Bizi ve çocuklarımızı dinlemenin vakti geldi”

Toplumun dışına itilenlerin bilgisi nasıl üretilir?

Çatışan Feminizmler mi?

Kaos GL: Trans kadınların “kadın olmadığı” yönündeki açıklamalar; kadın düşmanlığı ve transfobidir!

 


Etiketler:
İstihdam