26/10/2010 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Önümüzdeki hazırlanacak yeni anayasada hayvan hakları da tanınmalı.

Önümüzdeki hazırlanacak yeni anayasada hayvan hakları da tanınmalı. TBMM, en kısa zamanda dünyamızda zarar görmeden yaşamaya, bizler kadar hakkı olan hayvanları korumak için gerekli kanuni düzenlemeleri ivedilikle çıkarmalı. Sonra da bu kanunları uygulayabilecek hakim, savcı ve polisimiz olur inşallah.

Medeni olanların, etik olanların, dindar olanların, sosyalist olanların veya herhangi bir başka düzene inananların hiç şüphesiz en kolay anlaşabilecekleri noktalardan birisi, zayıfı ezmemek olsa gerek. Hele hele o zayıf, korumasızsa ve ezen ile ezilen arasında büyük bir güç dengesizliği varsa, insan olan herkesin vicdanı sızlar. Sızlamıyorsa o bireyin, insanlığını sorgulaması gerekir.

Burada sorun, prensipte anlaşamamak değil. “Bir başka varlığı, sırf senden zayıf olduğu için ezmek, yok etmek haksızlıktır, ayıptır, günahtır” cümlesine, kim itiraz edebilir? Sorun, Türkiye gibi bölünmüşlüğün gittikçe yükseldiği bir ülkede herkesin “mağduru” kendine. Ülkemizde yükselen siyasi İslam, bütün alanlarda olduğu gibi etik alanda da kendi değerlerini öne çıkarıp topluma empoze etmeye çabalıyor. Bu mücadele içinde de iktidar olmanın dayanılmaz cazibesi ile kendisine liberal, eski solcu, demokrat kısımlardan epeyce bir destekçi de topladı.

Yukarıdaki paragrafları bana yazdıran, 15 Ekim günü internetten bigisayarıma düşen kısa bir video. Memleketin en medeni şehirlerinden birinden, İzmir Bornova’dan tam bir vahşet, gaddarlık örneği. Yaşları 20’iyi olsa olsa birkaç sene geçmiş 5 genç erkek, ellerinde bir köpek, bir çöp tenekesi önünde kutusunda uyuyan bir kediyi önce tekme tokat uyandırıyorlar. Gariban kedinin üzerine köpeğini kışkırtan, sonradan üniversite öğrencisi olduğunu öğrendiğimiz hayvan (hayvanlardan özür diliyorum; hiçbir hayvan bir provokasyon veya ihtiyaç olmadan zevk için başka bir canlıya saldırmaz) başlıyor kediyi tekmelemeye. Birinci tekmeden sonra dengesi bozulan ayı yavrusu (ayılardan özür diliyorum; hiçbir ayı bu kadar şuursuz ve vahşi olamaz) yere düşüyor. Arkadaşları önünde façası bozulan insan bozması, başlıyor topuğu ile kedinin başını ezmeye. Katilin dört kankası da seyirci ve hatta destekçi. Kedicik kendinden kat kat büyük ve güçlü bir insanın vahşi saldırısı sonucu, başı ezilerek kanlar içinde kalıp, ölüyor. Hızını alamayan cani, kanlar içindeki kedinin başını topuklamaya devam ediyor ve nihayet 4 suç ortağından biri kolundan tutarak, bu ahlaksızı kedinin cansız vücudundan uzaklaştırıyor... Takip edenleriniz bilir, suçlular yakalandı. Bu masum hayata gaddarca ve sadistçe son veren gence, “Kabahatler Kanununa” (KK) göre 687TL para cezası verildi! Vicdansız suç ortaklarına dokunulmadı bile. Bu “Kabahatler Kanunu’nu” hatırlayacaksınız. Hani şu, polisinin sokaklarımızı temizlemek için transeksüel ve travestilere karşı keyiflerine göre kullandıkları kanun parçası! Bir kanunun dayandırıldığı etik değerler şaibeli olunca, o kanun otoritenin elinde komedi ile dram arası bir alet oluyor. Transların sokakta yürümesi KK’ya göre 65TL ile 185TL arası  para cezası, sadistçe kedi öldürmek yine KK’ye göre 687TL!   

Biliyorsunuz, memleketimizde hayvanları öldürmek, hayvanların ırzına geçmek iyi bilinen ve sık uygulanan şeyler. Cezası yok denecek kadar az. Verilen cezaların çoğu “mala zarar vermek” gerekçesiyle uygulanır. Bu saldırılardaki sapıklık ve canilik kaale alınmaz. Hayvan sevmek, yaşadığımız gezegeni onlarla paylaştığımızı düşünmek “fan fin fon”, “liboş”, “Batı özentisi” duygu ve düşünceler olarak kabul edilir. Çoğu geleneksel kanaat önderimiz, “Ben de hayvanları seviyorum ama insanları ikinci plana atıp bu kadar hayvanlara sevgi ve şefkat gösteren insanları anlamıyorum” gibi ahkâmlar keserler! Dinci kesimin ciddi bir bölümü birçok hayvanı, mesela kedileri mundar kabul edip, İran’da olduğu gibi evde bakılmasının mübah olmadığını iddia eder. Göreceli olarak bizde asırlardır iç içe yaşadığımız kedi, köpek gibi hayvanlardan korkma oranı, eğitim düzeyleri bizden yüksek ülkelere göre kat be kat fazladır. Bu topraklar bugünlerde, kutlama yapmak için apronlarda deve kesen insanların ülkesi!

Bunların ne önemi mi var diyorsunuz? Yukarıda bahsettiğim videodaki insanın, hayatınıza girdiğini bir düşünsenize...Diyelim ki bu gençle evlendiniz veya kızınız onunla evlendi. Öğrenciniz oldu, iş arkadaşınız... Masum bir hayatı, “sarhoştum” gibi bir bahane ile bu kadar kolaylıkla ve zalimce alabilen bir insana nasıl güvenebilirsiniz? Allah, annesine ve babasına sabır versin. Bu gence de, ömür boyu sürecek nedamet. Onu sadece 687TL cezayla salıveren otoritenin de vicdanları sızlaya ve günahları affola.

Önümüzdeki hazırlanacak yeni anayasada hayvan hakları da tanınmalı. TBMM, en kısa zamanda dünyamızda zarar görmeden yaşamaya, bizler kadar hakkı olan hayvanları korumak için gerekli kanuni düzenlemeleri ivedilikle çıkarmalı. Sonra da bu kanunları uygulayabilecek hakim, savcı ve polisimiz olur inşallah. “Eşcinsellik biyolojik bir hastalıktır” diyen bir bakanın hâlâ gururla hükümetteki koltuğunu koruduğu, cinsel hakların bir insan hakkı olduğunu kavrayamamış; “bir dahaki yüzyılın konularıdır” diyen, yeni anayasa yazmak için Başbakan tarafından görevlendirilmiş Anayasa Komisyonu başkanının olduğu bir ülkede umudum yok ya. Biz doğruları söyleyelim, yazalım “Balık bilmezse, Halik bilir”.
 

Etiketler: insan hakları
İstihdam