27/02/2009 | Yazar: Deniz Deniz

Gey arkadaşlık sitelerinden hadiGAYri.com’un anketinden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin yüzde 44'lük oyla birinci çıktığını okuduğumda hayret içinde kaldım.

Gey arkadaşlık sitelerinden hadiGAYri.com’un anketinden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin yüzde 44'lük oyla birinci çıktığını okuduğumda hayret içinde kaldım. 2007 temmuz seçimlerinde AKP'nin aldığı yüzde 47 karşısında "oha falan oldum" diyen Mine G. Kırıkkanat'tan beter oldum. Hatta bir ara "ne olacak bunlar olsa olsa göbeğini kaşıyan bidon kafalı geyler falan" olmalı diye geçirdim. Ya da Türkiye'deki geylerin büyük bölümü zaten muhafazakâr ve o yüzden çarşaf açılımı yapan CHP onlar için yeni cazibe merkezi oldu şeklinde tuhaf düşüncelere bile kapıldım. Oturdum üç dört gün boyunca "bir eşcinsel CHP'ye neden oy verir?" diye kara kara düşünmeye başladım. Çünkü sözde sosyal demokrat geçinen bu parti, LGBTT'lere yönelik herhangi bir proje üretmek falan bir yana, varolan demokratik kazanımlardan dahi geriye doğru gitme yönünde itiraz ve politikalar üretiyor uzun zamandır. Yoksa gerçekten geyler CHP'nin çarşaf açılımı, kuran kursu vaadi veya türbe ziyaretli seçim startına mı kapılmıştılar? Yok canım. Ben böyle kafamda binbir soruyla boğuşurken, eşcinsellerden ve farklı cinsiyet kimliğine sahip bireylerden "bunlar" diye söz eden "o adam" imdadıma yetişti sağolsun. Cevap basitti: AKP tam demokrasi iddiasıyla gelip, sadece kendine demokrat kesilmeye başlamıştı, dahası 'Obama gibi gelip Bush gibi devam etmişlerdi'. Yani CHP hâlâ aynı CHP'ydi ama AKP ve liderinin son yıllarda yarrattığı korku kırallığı tarafsızları ve bir kısım AKP'liyi kaçınılmaz olarak CHP'ye yönlendirmişti. Dolayısıyla 2007 seçimleri karşısında "oha falan olanlar" nasıl ki halkın iradesi karşısında kör idiyse, ben de bir anlık körlük yaşamıştım, ortada ne göbeğini kaşıyan geyler vardı, ne de "oha falan olacak" bir durum, geyler herzamanki gibi "özgürlük" umuduyla hareket etmişlerdi. Bu umut için de Deniz Baykal'a bile oy verilir ama Bush'a verilemezdi.

AKP daha da oy kaybedebilir
 
AKP'nin sözkonusu ankette hâlâ yüzde 30 oy alabilmiş olmasını ve sadece yüzde 3'lük bir kayıp yaşamasını ben gey seçmenlerin bu partiye demokratikleşme ve insan hakları konusunda verdiği krediye bağlıyorum. Bazı gey seçmenler hâlâ bu partinin özellikle AB ve insan hakları konusunda atacağı adımları dört gözle bekliyor. Ama bu partiyle ilgili umutların giderek sönmeye başladığı da ne yazıkki bir gerçek. Zaten istisnalar hariç ülkedeki liberal yazarların da bu partiyi desteklemelerinin arkasında bu beklenti yatmaktadır. Bazı dost sohbetlerinde daha önce de pek çok kez dile getirdiğim gibi, demokratikleşme ve AB konularında AKP ve liberaller arasındaki oluşan ittifak, özellikle günlük hayat noktasında bozulmaya başladı-başlayacaktır. Ki ben bu iitifaka LGBTT'leri de dahil ediyorum. Peki hangi konularda bu ittifak bozulacak? Elbette günlük yaşamla ilgili konularda. Kadın konusunda, eşcinsellik konusunda, farklı hayat tarzları konusunda... Çünkü bu konularda tüm tarafların bazı kırmızı çizgileri var ve uzunca bir süredir bu çizgiler iyiden iyiye çakışmaya başlamıştır. Bakın AKP'nin iktidara geldiğinden beri LGBTT'ler nezdindeki tek olumlu teması Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül'ün Homofobi Karşıtı Buluşma'ya katılıp olumlu bir konuşma yapmasından ibarettir. Ha bir de 2004'te Başbakan Erdoğan'ın Fransa'da eşcinsellikle ilgili "maruz" kaldığı bir soruya verdiği cevap: "Bizim ülkemizde eşcinsellerin de hukuku vardır". Ki o varolan hukukun ne olduğunu sonraki yıllarda gördük hep beraber; Eryaman'da translara (Travesti ve Transseksüel) yönelik talan, kıyım ve vahşet, gazeteci Baki Koşar'ın hunharca katledilmesi, TT'lere yönelik gözaltı ve para cezaları, pek çok TT'nin öldürülmesi ve nihayet eşcinsellerin seri katil cinayetleriyle öldürülüp kuyulara atılması, dahası bu vahşetin medyaya bambaşka şekilde yansıtılması, terörle mücadele kapsamında polis selahiyet kanununun geriye doğru değiştirilmesi (Bu özellikle TT'ler için zor bir sürecin başlangıcı olmuştur), hükümet sözcüleri LGBTT'yi ağızlarına almazken "o adamın" eşcinsel hakları için "asırlar geçmeli" diyerek adeta nanik yapması ve son olarak da bizlerden "bunlar" diye sözedip aşağılaması... Tüm bu olumsuzluklar içinde en umut kırıcı olanı ise "o adamın" LGBTT hakları için çok uzun yıllar geçmesi gerektiği şeklindeki açıklamasıydı kanımca. Bu açıklama LGBTT'ler ile AKP arasındaki adı konulmamış ittifakı bozan ilk faydır aynı zamanda. Haydigari.com anketinde AKP'nin CHP'nin gerisine düşmesinin de en önemli sebeplerinden biri olarak da gösterilebilir. Ben bu süreç devam ettiği taktirde AKP'nin daha da oy kaybedeceği kanısındayım.
    
Gelelim CHP'ye
AKP'nin giderek aslına rücu etmesi olarak adlandırlabilecek kötü gidişinin izahından sonra, gelelim CHP'nin geyler için çekim merkezine dönüşmesinin yarattığı hayretin perde arkasına. Şu konuda hepimiz olmasak bile Türkiyedeki LGBTT'lerin büyük bölümünün aynı düşüncede birleştikleri kesin: Türkiye demokratikleştikçe LGBTT'ler için daha yaşanası bir ülke olacak. Kesin olan bir şey daha varki, demokratikleşme sürecinde varolan tüm sorunlar da aslında birbirinden bağımsız değil. Yani bu ülkede Kürt sorunu çözülmeden LGBTT sorunları da çözülemez. Oysa Türkiye'nin demokratikleşme sürecine azcık ilgi duyan her vatandaş CHP'nin bu sorunların çözüme kavuşturulması noktasında hep takoz görevini üstlendiğini ne yazıkki görecektir.

Başörtüsü sorununda da, Kürt sorununda da CHP hep aynı CHP. TRT Şeş ile ilgili liderinin "Devlet etnik kimlikler noktasında kör olmalı" diyerek Kürtçe TV yayınına karşı çıktığı bir partinin LGBTT'ler söz konusu olunca aynı körlüğü devam ettirmeyeceğini kimse garanti edemez. Etnik yelpazeye kör gözlerle bakanlar, cinsiyet ve eğilimler yelpazesine de aynı gözle bakarlar. Peki CHP'nin hiç mi iyi tarafı yok? Olmaz olur mu? Örneğin Ertuğrul Özkök'ün "partinizin rozetini bir geye de takar mıydınız?" sorusuna verdiği yanıt. -ki bana göre CHP'nin çarşaf açılımın arkasında da Aydın Doğan grubu vardır ve Özkök'ün sorusu da o projenin başka bir halkasıdır-. Tam da planlandığı gibi Erdoğan susmuş Baykal ise o soruya da "körlük" noktasından bakıp cevap vermişti. "Ben benimle siyaset yapan arkadaşların cinsel yönelimlerine bakmayı saygısızlık olarak görürüm" demişti. O zamanlar bizim çevreden bazı arkadaşlar bu açıklamaya itiraz ederlerken, ben aksine bunun CHP'nin hanesine artı olarak işleneceğini belirtmiştim, nitekim anketler de onu gösteriyor. Elbette kendi arkadaşlarının cinsiyeti, eğilimi noktasında bırakın bir siyasi parti liderini her birey kör olmalı. Ama o cinsiyet veya eğilimlerden birine ait vatandaşlarınız öldürülüp kuyulara atılıyorsa işte o noktada kör olmayı bırak, gözünü dört açmak zorundasın. Onlar neden öldürüldü, öldürenler neye güvenerek bu kadar rahat davranabildi? Yani farklı cinsel kimlik ve eğilimler konusunda günlük hayatta kör olmak ne kadar hakaniyetliyse, o kimliklerin yine günlük hayattan, kamusal hayattan kaynaklanan sorunlarına karşı kör olmak da o derece sorumluluk yükler size. Deniz Baykal'ın yıllardır LGBTT hakları konusunda ileri derecede miyop olduğu zaten ortada. Temennimiz olası CHP iktidarında bu miyopluğun acilen tedavi edilmesidir.
Sonuç olarak, demin de aktardığım Baykal'ın demeci dışında hiçbir projesi olmayan CHP'nin geyler için bir çekim merkezine dönüşmesinin ana nedeni AKP dir. CHP iyi yolda diye değil, AKP fena halde kötüleşti diye geyler bu partiye yönelmiştir. Özellikle Temmuz 2007 seçimlerinden sonra yaratmaya başladıkları korku kırallığı, demokratikleşme konusunda atılan geri adımlar, laiklik konusunda yarattıkları endişe, uzun zamandır haklı olarak CHP'den uzak duran seçmeni tekrar bu partiye yönlendirmiştir. Kısacası AKP de ölümü görenler CHP'nin sıtmasına razı olmuştur.      
 

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam