21/03/2016 | Yazar: Arturo Bandino

Unutmak olmasaydı nasıl hayatımıza ayakta devam edebilirdik ve hatırlamak olmasaydı ne anlamı kalırdı yaşamın?

1. Neçirvan

“Biz hep kalbimize bağdaş kurup oturan ıssızlığımızla kaldık.”

Erdem Arslan

Geçtiğimiz yılın Haziran ayında LGBTİ aktivisti Neçirvan intihar etti. Baskılara dayanamadı. Gitti. İsminin anlamı Avcı. İronik. Avcı değil, avın ta kendisi oldu. Çevresindeki insanlar yaptı bunu.

Van’da gerçekleşti ya şimdi bu, Feqiyê Teyran’ın şehrinde, yani Kuşların Hocası/Ustası’nın şehrinde, işte Neçirvan kuş olup sessizce kanatlarını çırparak uzaklara, mutlulukla tanışmaya uçtu. İnanıyorum.

Oy benim kimsesizliğim… Neçirvan.

Hatırlatmak istedim. Unutmak olmasaydı nasıl hayatımıza ayakta devam edebilirdik ve hatırlamak olmasaydı ne anlamı kalırdı yaşamın?

Hatırlayalım Neçirvan’ı.

2. Kadın

“Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi,

güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir.”

Godot’yu Beklerken

Doğu ve Güneydoğu'da bir genç kız, sevdiğiyle kaçarken uzaklara, kızın erkek kardeşleri öfke ve namus boyunbağlarıyla beraber ve uzun namlulu silahlarıyla, erkek tanımlaması olan silahlarla, çoktan onların izini aramaya koyulmuşlardır.

Oranın toprakları uzun yıllar boyunca susuzluğunu kan içerek giderdi, toprak insanların bedeniyle karıştı, o toprak ki her bir bedeni evine kabul etti. Bazen toprağa dikkatli bakınca bir kadının sureti görülür. Toprak bazen aniden ıslanır o kadının gözyaşlarıyla. Geceleyin, ıssız-bucaksız tarlalarda, ansızın kadın çığlıkları duyulur.

Belki bir çocuk bu çığlıklara uyanır, beşiği mezar zanneder mi bir anlığına.

Belki ıslak gecede bir ağacın dalına tüneyen baykuş bu yüzden gözyaşı döker.


Etiketler:
nefret