19/04/2017 | Yazar: Ayşe Düzkan

şiddet ve hukuksuzluk gelmiş kapımıza dayanmışken ne hata yapmaya ne de yenilmeye hakkımız var.

bunun olacağını tahmin eden çoktu; seçmen sandığa ne oy atarsa atsın “evet” çıkartmanın yolunu bulacaklarını öngörmek büyük bir feraset gerektirmiyordu. çünkü malum, osmanlı’da oyun bitmediği gibi kendinden atamalı evlad-ı osmanlı’da da oyun bitmez.

türkiye’de seçimlerde ufak tefek de olsa, iktidar partisi lehine hile hep olur ama bu kadarını hatırlamıyorum. ysk’nın, birçok yerde seçimin sona erip sayımın başladığı, diğer yerlerde de oy atmanın bitmek üzere olduğu bir aşamada seçim kurallarını değiştirmesi gerçekten fazla oldu. mesela maçın 70. dakikası, hakem bir pozisyona itiraz ederek, “bu maçta oyuncu kendi yarı sahasındaysa da ofsayt sayılacak” diyor!

pazardan bu yana bu işin nasıl organize edildiği iyice ortaya çıktı, bir de ben anlatmayacağım tabii ama şunu da aktarmadan geçemeyeceğim. biraz önce girdiğim bakkaldaki televizyonda fatih altaylı ile, sonradan chp genel başkan yardımcısı erdal aksünger olduğunu öğrendiğim biri arasında geçen diyaloga şahit oldum. fatih altaylı, “mühürsüz oyları sandık kurulu üyeleri tespit ediyorsa...” diye başlayan bir soru sordu, chp genel başkan yardımcısı da, “ne alakası var, zaten mührü oy pusulalarına ve zarflara bizzat onlar vuruyor seçim başlamadan!” diyemedi, demedi! üç harflilerden başka cevap bulamıyorum sevgili okurlar, pes, yuh; gerisini siz getirin… acaba, hayatı boyunca sandık kurulunda çalışmamış olanlara parlamenter siyaset yapmak ve yorumlamak yasaklansa mı?

şaka bir yana, bütün bunların bu kadar fütursuzca yapılması, demokratik araçların kalanlarından da vazgeçileceği anlamına mı geliyor, zaman gösterecek.

ancak sandıktan çıkarta çıkarta yüzde 51 “evet” çıkartabildiler. akp’nın 1 kasım seçiminde tek başına yüzde 48.7, mhp’nin yüzde 8.6 aldığı istanbul’da, “evet” diyenler ancak yüzde 48.6 oldu, melih gökçek’in ankara’sında “evet” yüzde 48.8’i buldu. akp’nin kalesi saydığı başka illerde de, mhp’nin –ya da daha doğru bir ifadeyle mhp merkezinin- desteğine rağmen “evet” sonucu çıkmadı. akp kurmaylarının seçim sonuçları gelmeye başladığı sıradaki yüz ifadelerine bakılırsa onlar da sonuçtan çok memnun değildi.

pazardan beri türkiye’nin dört bir yanında referandum hilelerini protesto için sokağa çıkanları da, onları şeytanlaştırmaya, kriminalize etmeye çalışanları da görmüşsünüzdür. ama hayırcıların tencere tavası başka bir havada. taleplerinin meşruiyetinin farkında olmanın cesaretiyle hareket ediyorlar.

izninizle ben de bütün cesaretimi toplayıp iki noktaya değineceğim. birincisi şu; türkiye’nin dört bir yanında insanların sokakta ysk’yı ve iktidarı protesto etmesi çok önemli ama bunun yanında hukuk mücadelesi yürütülmez ve meclis’te tutum alınmazsa bir sonuç elde etmek zor. nitekim iki gündür ysk önünde itiraz kuyrukları uzayıp gitti, hdp daha referandum sonuç açıklanmadan manipülasyona işaret etti, chp referandumun iptalini talep etti.

ikincisi; bu süreçte hedefimiz yeni bir gezi yaratmak değil hileyle, hurdayla el konulan irademize sahip çıkmak. tarih zaten tekrar edilemez ama daha önemlisi şu; her kalkışma, her itiraz bir araçtır ve araç hedef olamaz, bir hareketin hedefi somut siyasi talepler olmalı. zaten bugün bunlar var. gezi, tarihimizin en önemli anlarından biri, yepyeni bir bilincin oluşmasına sebep oldu, o günlerden, o günlerde çok şey öğrendik. ama hedeflerine ulaşamadı, yenildi. bunu neden tekrar edelim?

hayır, samuel beckett’in o çok tekrarlanan cümlesinin konuyla ilgisi yok. siyaset konusunda, en iyisi bile olsa neden edebiyatçılara başvuralım ki o da o sözü siyasal bir bağlamda sarf etmemiş. şiddet ve hukuksuzluk gelmiş kapımıza dayanmışken ne hata yapmaya ne de yenilmeye hakkımız var. çünkü, başlıkta andığım o güzel sloganımızda dediğimiz gibi; hayır bitmedi, daha yeni başlıyor. inanın sadece zaman değil, başlayan şey de yeni.


Etiketler: yaşam, siyaset
nefret