08/02/2016 | Yazar: Tayla Duman

Tayla Duman çocukluk anılarını ve babasından gelen tokaları yazdı: Babam bana hiçbir zaman hediye almamıştı.

8-9 yaşlarındayken hiçbir şekle girmeyen saçlarıma rengarenk tokalar, taçlar takardım. Pek toka dayanmazdı bana. 2-3 haftaya kırılırdı. Evimizin hemen yanında takı dükkanı olduğu için şanslı olduğumu düşünürdüm çünkü tokam kırılınca, bileklik almak isteyince, okula giderken, okuldan gelirken oraya uğrardım. Çünkü 8 yaşındaysanız bu çok önemli bir şeydir.

Üşüttüğüm bir zamandı, ateşim çıkıyordu, tokalarım kırıktı, saçım sürekli gözüme giriyordu. Dışarı çıkamayacak kadar hasta olduğumdan annem babamı arayıp gelirken aşağıdan toka almasını istedi. Babam tokaları almıştı. Sehpanın üzerinde hediye paketi ile duruyordu. Gülümseyerek paketi açtığımda bir çift pembe üzerinde sarı noktalar olan tokayla karşılaştım. Garip bir sevinç kapladı içimi. Babam pek konuşkan, düşünceli, hisli biri değildir. Bana hediye almıştı ama. Hemen saçımın iki tarafına tokuşturdum. Annemin ‘yatınca tokalarını çıkar açılırsa gözüne batar’ uyarısına rağmen yattığım zaman çıkarmadım. Çocukluğum o gece çok mutlu oldu. O kadar mutlu oldu ki ertesi gün ateşim hiç çıkmadı.

Hastalanmak, ateşinin çıkması, günlerce salya sümük dolaşmak güzel midir derseniz benden evet yanıtını alırsınız. Hayatımda ilk defa babamın yumuşak, sevecen tarafını görmüştüm. Hasta olduğum için iyi hissetmemi istemiştir, ya da beni mutlu etmek istediğini belli etmek istemiştir, kim bilir. İyi hissettim de zaten. Benim güzel bronşitim.

Bunu devam ettirmeye karar verdim. Bir keresinde babamı arayıp “Gelince toka alsana” dedim. Geldiğinde hediye paketinde bir çift toka daha. Paketleri içinde daha bir sürü anlamlı anlamsız ıvır zıvırların olduğu kutuda saklıyordum. Sonra bunu günlerce art arda yapmaya başladım. 1. gün: pembe ponponları olan bağlama tokası, 2. gün: büyük demir sert turuncu toka, 3. gün: mavimsi saç bandajı. 4. gün: çıt çıt toka. 5. gün: babamın sitemi “Her gün toka alınmaz. Evde bir sürü tokan var onlar kırılınca alırsın.”

Ben de hediyelerin arasını açmaya başladı. 2 haftada, 3 haftada, 4 haftada bir. Belirli aralıklarla olunca özel olmaya başladı. Beklemeyi, sabırsızlanmayı, istediğini alınca mutlu olmayı tecrübe ettim.

Tokaları seven bir kız çocuğuydum. Çocukluk fotoğraflarıma bakınca kafamda 7-8 tane tokanın olduğunu dahi görürsünüz. Zaman geçtikçe hediyelerin arası da açıldı. 12 yaşında bir kız kardeşim oldu. Sonra tokalarla işim bitti. Çünkü büyüdüm ve büyüyen her kız gibi saç düzleştiricisi kullanmayı öğrendim. Babamın bana aldığı taçlar, tokalar, sakladığım hediye paketleri, çaktırmadan hediyeleşmemiz çocukluğumun en güzel anıları olarak kalır.

Artık hiç toka takmıyorum. Büyüdüm üniversite sınavlarına çalışılan fiyakalı bir yaşa geldim. Bir gün kurstan çıkmış eve dönerken mahallenin başında babama rastladım. Beraber yürüdük eve gireceğimiz sırada yan tarafa yöneldi. “Doğa aradı beni toka al diye” dedi. İçeri girince rastgele bir toka seçti. Parayı çıkarmak için elini cebine soktuğunda kasiyer “Hediye paketi yapıyorum” dedi. Pek oralı olmayarak “Olur” dedi. Garip bir burukluk hissettim. Hediye paketi hazırlamak babamın değil kasiyerin fikriydi. Önümüzdeki adama da aynı şeyi sormuştu. Adam ‘Olur’ demişti. Bunu her gelen müşteriye yapıyordu. Ben evim takı dükkanının yanında olduğu için şanslı felan değildim.

Havaların soğuk olduğu sıralarda saat akşamüstü 7’ye gelirken kafama dank etti. Babam bana hiçbir zaman hediye almamıştı.


Etiketler:
İstihdam