22/12/2009 | Yazar: Barış Sulu

Erkek ve kadın… Mavi ve pembe kimlikler…   Evlilik…

Erkek ve kadın…
Mavi ve pembe kimlikler…
 
Evlilik…

Her yerde evlilik programlarını izliyoruz son dönemde, pek popüler, sanki RTÜK özel sipariş veriyor diye düşünüyorum bu programlar için. Türk aile yapısı sarsıldı mı da haberimiz yok acaba diye düşündürüyor. Erkekler ve kadınlar pazardan meyve seçer gibi eş seçiyorlar, hem de capcanlı yayında, gayet gerçekler, gayet izlenme oranları yüksek…

Amaç, heteroların aile yapısını güçlendirmek mi yoksa eşcinselleri heteroseksist sistemden tiksindirmek mi algılayamıyorsunuz… Her ikisi de sanırım…

Her yerde hetero var, yoksa öyle görmemiz istendiği için mi? Diziler, reklamlar, programlar, filmler, haberler…. Heteronormatiflik beynimizin her hücresine bombardıman ediliyor… TV ile sosyalleşen bir nesil ve bir halk için gayet tehlikeli bulduğumu itiraf ediyorum. Heteroseksüel ilişkiler dışında başka bir ilişki kabul edilmiyor, görülmüyor TV’de ne yazık ki.

Kadınlar olması gerektiği gibi, evlenmeli, çocuk doğurup çocuklarına ve erkeğine bakmalı, ev işlerinin hepsini büyük bir özenle gerçekleştirmeli,

Erkekler olması gerektiği gibi askere gitmeli, eline bir iş almalı ve evlenmeli, çocuk sahibi olup çocuklarına ve karısına bakmalı, eve para getirip görevini özenle gerçekleştirmeli.

Bu mudur özendirilmeye çalışılan hayat… Nasıl bir baskıdır? Eşcinseller bu durumdan rahatsızdırlar belki hadi tamam ama ya heteroseksüeller? Kendilerine bahşedilen bu görevleri yerine getirirken hiç mi sorgulamazlar bu hayatı, hiç mi rahatsız olmazlar, TV karşısındayken, ekrana boş boş mu bakarlar bu programları izlerken?

Sistemin çarkları istendiği gibi gayet güzel ve tıkır tıkır dönüyor.

“4. Kuvvet” medya çarkları tıkır tıkır döndürmeyi iş edinmiş…

Sorgulamalara ve kişilerde soru işaretleri bırakmaya kendi adıma devam ediyorum. Belki bir kartopu etkisi yaratır umudu taşıyarak…

Tezer Özlü’den gelsin: “Bu tür ilişkileri, sürekli evlilikleri her zaman yanlış, toplumsal düzenin yanlış kurumları olarak nitelendirdim, nitelendireceğim. Onlara karşı direndim, direneceğim. Kurumlarınıza uyuyor gibi görünmem, onlara karşı direnmemi ancak böyle sağlayabileceğime inanmamdandır. Başarı diye nitelendirdiğiniz olgulara direnmem için en az sizin kadar başarılı olabilmem gerektiğinden. Böylesi bir görüş dışında var olmak istiyorum.

İnsan ilişkilerini değiştirmek için yaşıyorum. Hiçbir şeyin değişmeyeceği umutsuzluğuna kapıldığım kısa anlar kadar korkunç ve umutsuz anlar tanımıyorum. Değişecek. Dünya küresinin dağları, denizleri okyanusları, gölleri ovaları, bozkır ve çölleri, nehir yatakları, buzulları, kent ve köyleri nasıl değişiyorsa, insan ilişkileri de değişecek.”
 
18 Aralık 09

Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam