12/11/2015 | Yazar: Murat Sayan

Birçok insan HIV’i önleyecek bir aşı konusunda iyimserdir. Bu onlar için mutlaka gerçekleşecek bir hedeftir. Birçok hastalık etkeni için koruyucu bir aşı vardır ve HIV içinde olabilir. Öyle midir?

Birçok insan HIV’i önleyecek bir aşı konusunda iyimserdir. Bu onlar için mutlaka gerçekleşecek bir hedeftir. Birçok hastalık etkeni için koruyucu bir aşı vardır ve HIV içinde olabilir. Öyle midir?

Ya da birçokları “ Aşısı var hatta kesin tedavisi bile. Ancak ortaya çıkarmıyorlar. Sürekli ilaç kullanmamız daha karlı bir iş” gibi benzeri fikirlere sahiptir. Bu doğru mudur?

İlk HIV vakalarının ortaya çıkışından (1981 yılı) bugüne kadar tam 34 yıl geçti. Üstelik aşı geliştirme teknolojileri oldukça ilerledi ve genetik çalışmalarda insanlık çok birikimli bir noktaya geldi. Ama hâlâ elimizde etkili bir HIV aşısı yok.

Etkili bir aşı olsaydı örneğin; her yıl ABD’de 50 000 yeni HIV vakası önlenmiş olurdu. Ayrıca bu kadar kişi hayat boyu antiretroviral ilaç kullanmak zorunda kalmazdı. Eğer tedaviye ek olarak kullanılacak olan bir aşı olsaydı; HIV’le yaşayanların bağışıklık sistemi daha iyi olurdu ve daha az ilaç kullanırlardı.

Google Ngram Viewer’da “HIV aşısını” taradığımda aşağıdaki fotoğraf ortaya çıkıyor. Taramada HIV’i, hepatit B ve C ile karşılaştırdım. HIV aşısı ile ilgilenme, ilk olgular ortaya çıktıktan hemen sonra başlamış görünüyor. Konu 1990’larda hızla ilgi odağı haline gelmiş. Günümüzde bu ilgi inişli çıkışlı ama bir plato yaparak devam ediyor görünüyor. Bu veri, birçok insanın HIV aşısının geliştirilebileceğine dair iyimser olması için bir dayanak olabilir.

Öte yandan, bugüne kadar yürütülmüş 140 kadar HIV aşı deney çalışması bize bu konunun öncelikli bir iş olduğunu da gösteriyor. Ancak bir HIV aşısının geliştirilmesinde ciddi zorluklar var.

Normalde bir enfeksiyon etkeni vücuda girdikten sonra ona karşı koruyucu nitelikte antikorlar oluşur. Ayrıca insan vücudu bu antikorları üreten hafıza hücreleri geliştirir. Böylece gelecekte yine o mikropla karşılaştığında aktif bir bağışıklık yanıtı verir. HIV’de antikorlar oluşuyor ancak aktif yanıt oluşması çok zor oluyor. Bu, HIV’in kendini sürekli değiştirmesi nedeniyle böyle.

HIV’in çok sayıda grup, tip ve alt tipi var (şimdilik 4 grup, 2 genotip, 7 alt tip, 54 melez alt tip…). Son yayınladığımız makalede gördük ki sadece Türkiye’de 19 ayrı HIV-1 alt tipi bulunuyor. Bir sorun da burada karşımıza çıkıyor. HIV’in hangi tip/alt tipine karşı aşı geliştirilecek? Tümüne karşı korunamayınca HIV’e karşı korunmuş olabilir mi insan? Üstelik HIV alt tipleri son sürat çeşitlenmeye devam ederken.

Öte yandan, HIV aşı çalışmaları, ortaya tuhaf bir durum çıkarmışa benziyor. Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim: aşı çalışmalarında doğal olarak amaç, HIV negatif kişilerde koruyucu antikor yanıtı elde etmektir değil mi? Bu amaçla HIV’le hiç karşılaşmamış kişilere hastalık yapmayacak şekilde ve HIV’in bir parçası (proteini) naklediliyor. Haliyle deneydeki kişilerde anti-HIV antikor yanıtı pozitif çıkıyor eğer ELISA testi yapılırsa. Ama bu kişilerde HIV enfeksiyonu yok aslında.

Gelecekte böyle bir ikilemimiz olacak. Kimde HIV var, kimde aşı nedeniyle sadece ELISA testi pozitif, durum karışacak. Bu sorun olur mu? Örneğin insanlar bu tuhaf durumda damgalanmaya, ayrımcılığa maruz kalır mı? Bu durumla karşılaşacağımızı umuyorum ve bu beni aşı konusunda iyimser yapıyor.


Etiketler: insan hakları, sağlık
nefret