25/08/2010 | Yazar: KAOS GL

Eşcinsellik üzerine yapılan tartışmalarda farklı argümanlarda bulunan herkes mensubu olduğu ya da olduğunu düşündüğü kitlenin kuralları ile eşcinselliği kuşatma altına al

Eşcinsellik üzerine yapılan tartışmalarda farklı argümanlarda bulunan herkes mensubu olduğu ya da olduğunu düşündüğü kitlenin kuralları ile eşcinselliği kuşatma altına alıp her cümle ile bu kuşatmayı güçlendirip bir fethe dönüştürmenin argümanlarını döşemeye çalışmışlardır. Eşcinselliği fetih ile yetinmeyen bu zihniyetler sonrasında fetih ile ele geçen ganimeti tanımlamaya kalkmışlardır. Kimisi bu ganimetin ( eşcinsellik ) bir hastalık olduğunu kimisi günah olduğunu bazdan ise eşcinselliğin günahtan öte bir şey olduğunu söylemişlerdir. Onların bu tutumu sanırım Fatih Sultan Mehmet’ in İstanbul’ u fethinde bile yoktu.
 
Olayları anlama ve sorunları çözüm noktasında fikir üretme açısından kendi kurallarımız, inançlarımız ve mensubu olduğumuz kitle ile karşılaştırma ve kıyaslama yapmak bizi kendi dünyamıza hapsedip, yalnızlaştırmaktan ve karşımızdakini de ötekileştirmeye mahkûm etmekten başka bir işe yaramayacaktır.
 
Ülkemizdeki Kürt sorununun Ermeni sorununa, Ermeni sorununun başörtüsü sorununa, başörtüsü sorununun eşcinsellerin yaşadığı soruna ya da sorunlara üstünlüğü ve önceliği yoktur. Sorunlar arasında üstten alta öncelik sıralaması değil aksine yatay düzlemde hepsinin eşit seviyede ele alınması gereği vardır.
 
Eşcinselliği bir konu olarak ele alıp tartışacaksak eşcinselliğin ne olduğunu değil eşcinsellerin yaşadıkları özgürlük sorununun neler olduğunu ve bu bağlamda demokrasi konusunu ele alıp tartışmalıyız. Zira bir insanın ne olduğu sorusunun sorulup sonrada cevap aranmaya çalışılması en hafifinden körlüktür. Demokrasi kim olduğumuzla değil yaşam ve özgürlük hakkımızın tanınıp tanınmadığıyla ilgilenir sanırım. Tamamı olmasa bile eşcinsellerin büyük bir oranı neden sadece fuhuş yapıyorlar? Eşcinseller aynı vasıfta olmalarına rağmen bir kadının ya da bir erkeğin çalışabileceği işlere neden alınmıyorlar? Eşcinseller sokakta yürürken neden tedirgin? Yemek yerken dahi eşcinsellere yönelen bakış neden farklı? Eşcinseller neden öldürülüyor? Bunlar eşcinsellerin günahı mı yoksa bizim ayıbımız mı?
 
Aslında ülkemizde özgürlüğün ve demokrasinin önündeki en büyük engeli birilerinin kendileri gibi olmayan insanların yaşam alanlarına müdahale ederek kendi istekleri ve hayat düsturları doğrultusunda kendileri gibi olmayanların yaşamlarını şekillendirme isteği ve erki oluşturmaktadır. Eşcinsellik tartışılırken de aynı egemen düşüncelerle eşcinsellerin yaşam alanları düzenlenmeye çalışılmaktadır. Belki de düzenlenecek yaşam alanı dahi verilmemektedir.
 
Bugün bu erki ve iktidarı elinde bulunduran " laik " kesimin de başörtülülere karşı yaptığı tam da bu değil midir? Kürtlere Türk gibi yaşama çizgisi çizmeye çalışan yine bu erk ve iktidar değil midir? Ya azınlıklara yaşam alanı tanımayan zihniyet? Bu erki ve iktidarı elinde bulunduranların ülke içinde homojenliği koruma çabası kendi erk ve iktidarlarını koruma bağlamında anlaşılır bir tavırdır.
 
İyi ama aynı erk ve iktidarın baskı ve zorbalıkları altında ezilen, kimliklerini yansıtamayan insanların aynı sorundan mustarip olup da kendisi gibi olmayanlara karşı iktidar gibi davranmalarını nasıl anlamlandıracağız?
 
Onların eşcinsellere karşı iktidarla ortaklaşmasını nasıl anlamlandıracağız?
 
İnanın ben bunu anlamlandırmakta zorlanıyorum. Yoksa onlar da hâkim kitlelerden olduklarını mı düşünüyorlar?
 
Yoksa onlar da Elias Canetti’nin  ‘Kitle ve İktidar’ adlı eserinde bahsettiği gibi kitlenin ırmak gibi akışına mı kapılıyorlar?
 
GÜVEN SONGURTEKİN
Avukat


Etiketler: insan hakları
İstihdam