21/09/2010 | Yazar: Fırat Söyle

Yönetmen Osman Sınav’ın yönettiği Kılıç Günü isimli dizinin Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğinden şüphe yok.

Yönetmen Osman Sınav’ın yönettiği Kılıç Günü isimli dizinin Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğinden şüphe yok. Ancak bu bir ilkle birlikte homofobi medya üzerinden yeniden hortlatılmıştır.
 
Cinsellik tüm canlıların ortak özelliğidir. Gerek heteroseksüel bireyler gerek eşcinsel bireyler ve gerekse daha farklı cinsel yönelimdeki bireylerin olmazsa olmazıdır cinsellik. Cinsellik salt birilerine ait veya birilerinin daha çok yaşadığı bir durum değildir. Ancak söz konusu olan televizyon dizisindeki iki erkeğin yatak odasında birisi duştan çıkmış diğeri de yataktaki pozisyonları üzerine anlatılmak istenen durum çok daha vahimdir. Pek çok filmde veya televizyon dizisinde eşcinsel aşk veya eşcinsel seks bu kadar sığ anlatılmamış idi. Eşcinsellerin hayatında seks vardır ancak diğer canlılar gibi sadece ve sadece seks yoktur. Muhtemelen Kılıç Günü adlı televizyon dizinin yönetmeni de senaryoyu yazan kişi ve diğer oyuncuların hayatlarında eşcinseller kadar cinselliği yaşıyorlardır. Birilerinin cinselliğini daha fazla yaşaması ne bireylerin ne de toplumların sorunu değildir.
 
Yönetmen Osman Sınav, kendini daha önce çektiği ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın beğeni ile izlediği Kurtlar Vadisi dizinin etkisinde hissediyor. Kurtlar Vadisi’ndeki karakterler ile özdeşleşen Osman Sınav’ın ahlak üzerine söyledikleri bizlere hiçte yabancı gelmedi. Bağımsız Yargıdan, Hükümetin Bakanından, insan hakları savunucusu olduğunu iddia eden sivil toplum örgütlerinden “eşcinsellik ve ahlak üzerine” çok şeyler duyduk, izledik.
Homofobinin tedavisi mümkün olan bir hastalık olduğunu ve tedavi masraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığını bir kez daha yenilemek istiyorum.
 
Eşcinsel bireylerin salt seksten ibaret bir hayatlarının olmadığını hafta sonu gazetelerinde hepimiz okuduk. Almanya Dışişleri Bakanı hemcinsi ile 18 Eylül 2010 da evlendi. Daha öncesinde İzlanda Başbakanı olan Johanna Sigurdardottir da bir süreden beri birlikte yaşadığı Jonina Leosdottir ile nikâh masasına oturdu. Ülkemizde farklı cinsel yönelime sahip insanların yaşadığı şiddet ve ayrımcılıktan dolayı cinsel yönelimlerini açıklayamamaktadırlar. Oysa ki hakimden, savcısına, avukatına, doktoruna, askerine, polisine, öğretmenine, işçisine, çiftçisine kadar eşcinsel insanlar var. Osman Sınav, kendi yaşamı üzerinden mi diyelim yoksa Ona ezberletilen hayat hikâyelerinden mi diyelim eşcinselliğin salt iki hemcinsin yaptığı seksten ibaret bir durum olmadığını biliyor olması gereklidir.
 
Firavunun saraylarına kadar gitmeye gerek olmadığını Osmanlı saraylarında da eşcinselliğin olduğunu ve aynı zamanda bu günkü algılardan çok daha iyi olduğunu da Murat Bardakçı’dan öğrenebilirdi Osman Sınav. Ahlağın iki bacak arasında olduğunu gören zihniyet ne yazık ki Osman Sınav’la bitmiyor. Ahlak kisvesi adı altında farklı cinsel yönelimdeki insanlara yapılan ilk saldırı olmadığı gibi son saldırıda olmayacaktır.
 
Eşcinsel bireylerin varoluşları veya karakterleri üzerine tanımlama yapma ne devletlerin ne de Osman Sınav’ın haddidir. Osman Sınav, karanlığı bütün çıplaklığı ile göstermek istiyorsa, eşcinsel ve transseksüel bireylere karşı keyfi muamelelerde bulunan güvenlik güçlerini, eşcinselleri gasp eden, öldüren insanların ve elbette kendi zihniyetini tüm çıplaklığı ile herkese göstersin.
 
Osman Sınav’a, kafandaki ahlak seni bağlar ve senin ahlaki değerlerin kimseyi bağlamaz. Asıl ahlaksızlık, başkalarının hayatına karışmaktır, müdahil olmaya çalışmaktır. Ahlak üzerinden eşcinsel bireyleri aşağılamaya çalışmak ahlağa sığmayacak kadar çirkin bir söylemdir. Ahlak neyin, kimin ahlakı?


Etiketler: medya
İstihdam