09/12/2009 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

"İnsanların çalışma hayatlarında, farklı cinsellikten oldukları için karşılaştıkları ayrımcılıklara, kanunlarca bir koruma olmadığı, çalışanın sendikal bir güvencesin

"İnsanların çalışma hayatlarında, farklı cinsellikten oldukları için karşılaştıkları ayrımcılıklara, kanunlarca bir koruma olmadığı, çalışanın sendikal bir güvencesinin olmadığı Türkiye gibi ülkelerde, başka elde ne var? Ayrımcılığa kim karşı çıkacak, kim hesap soracak? Bu insanları kim ve nasıl koruyacak?" 

Bayramda yurtdışında olduğum için, homofobinin son kurbanını, döndüğümde yaptığım bir telefon konuşması ile öğrendim. Bu seferki hedef, öyle bilinmeyen, tanınmayan bir hakem, bir öğretmen veya emniyet müdürü falan değildi. Esas adını pek bilen yoktu, ama VJ Bülent deyince, tanıyanı çoktu. 14 senedir, bugünlerde Doğuş Holding’e ait olan Kral TV’de çalışıyordu.

Aslında birçok kişiye göre, Kral TV deyince, akla ilk gelen bu arkadaşla, yıllar önce Boğaz turu yapan bir teknede tanışmıştım. Kısa da olsa bir akşamlık sohbetten aklımda, Bülent’in kimsenin tavuğuna “kış” diyecek bir insan olmadığı kalmış! Ne yapmıştı da işinden atılmıştı acaba? İnternetten çıkan yazılara baktım. Yiğit Karaahmet, 29 Kasım’da Akşam’da çıkan yazısında “...VJ Bülent, eşcinselliği yüzünden uzun zamandır kapının önüne konmak isteniyormuş” yazmış. Yiğit’in yazısındaki gibi daha birçok spekülatif haber var. Bazı köşe yazarları ise, Bülent’in bir lakabının da “Japon” olduğunu yazarak, herhalde işin içinde bir ırkçılık olduğu mesajını mı veriyorlardı acaba? Birçok yazar, Bülent’in cinselliğinin işten atılma nedeni olduğunu anlamamızı isteyen ve çoğu VJ Bülent’e destek çıkan yazılar yazmışlar. Bu Zeki Müren dönemi mücadele şekli, beni tatmin etmiyordu. Artık bu ülkede bir ünlünün çıkıp, eğip bükmeden, kıvırmadan, “Gey olduğum ve bu ülkede homofobi olduğu için, işimden oldum” deme zamanı gelmemiş miydi?

5 Aralık akşamı, beni bu durumdan ilk haberdar eden Oray Eğin’in programına çıkacağını duydum. Meğer zaten iş, Oray’ın daha önce yayınlanan bir programındaki, bir sohbet sırasında patlak vermiş. İyi bir TV seyircisi değilim; hele Türk televizyonlarını takip edebildiğim söylenemez. Ama o gece “Ya Şimdi, Ya Hiç” programını seyrettim. Yine mırın kırın. Sonra Bülent’i, Okan Bayülgen’in programında gördüm. Okan’ın sorduğu direkt soruya bile, direkt ve açık bir cevap yok. Yine mırın, kırın.

Bilirsiniz; gerilla savaşı, küçük ve gizli birliklerin, düzenli bir orduya karşı yürüttükleri yıpratma savaşı taktiğinin, zayıf kuvvetlerin, güçlüye karşı uyguladığı direniş savaşının adıdır. Ben de tam VJ Bülent, bir “gerilla savaşı” mı veriyor diye, düşünürken; nihayet imdada Helin Avşar röportajı yetişti: 06/12/2009 Hürriyetport.com röportajında; VJ Bülent’in, “Huysuz Virjin’e kıyafetleri yüzünden getirilen ekran yasağı gibi, ben de cinsel yönelimim sebebiyle işimden atıldım” cümlesi, benim için bütün bu haber kirliliklerine, evirip çevirmeye son verdi.

Huysuz Virjin’i şimdi bir kenara bırakalım. Onun sorununun “özel olmayla, özgür olmayı karıştırmak” olduğunu daha önce yazmış ve söylemiştim. Ama şu anda önümüzde “cinsel yönelimim sebebiyle işimden atıldım” diyen, oldukça tanınmış bir çalışan var. Benim medeni, demokratik, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünün olduğu bir ülkede, böyle bir durumda ilk etaptaki beklentim, bu çalışanın sendikasının derhal işe el koymasıdır. Ama ülkemizde sendikaların durumu malum, hele medya çalışanlarının sendikalaşma ve sendikal güvencelerini de hepiniz biliyorsunuz. VJ Bülent’in bir sendikası olduğunu, varsa da, bu sendikanın bir şey yapacağını, yapabileceğini hiç sanmıyorum!

İnsanların çalışma hayatlarında, farklı cinsellikten oldukları için karşılaştıkları ayrımcılıklara, kanunlarca bir koruma olmadığı, çalışanın sendikal bir güvencesinin olmadığı Türkiye gibi ülkelerde, başka elde ne var? Ayrımcılığa kim karşı çıkacak, kim hesap soracak? Bu insanları kim ve nasıl koruyacak?

Şu anda VJ Bülent’in elinde sadece, mağdur edildiği için kendisine duyulan sempati var. Gülben Ergen ve Sema Çelebi gibi isimlerin ilk defa böyle bir konuda, sempati ile kendilerini dillendirmeleri tabii ki iyi bir şeydir. Ama VJ Bülent’in ihtiyacı olan şey, ülkemizde geleneksel olarak var olan “mağdura” sahip çıkma kültüründen, yaygın bir şekilde faydalanmaktır. Bunun da sadece ve sadece, 14 senedir iyi yaptığı işinden, cinsel yönelimi nedeniyle atıldığını söylemeye devam ederek mümkün olacağını düşünüyorum.

Hep söylerim, yazarım, eşcinseller her yerde. Homofobi, bu sefer apolitik, tanınmış bir çalışanı vurdu. Yarın sıra kimde? VJ Bülent, ülkemizdeki ondan çok daha güçlü, şöhret ve parayla ondan çok daha iyi kalkanlanmış birçok ünlünün gösteremediği cesaret ve karakter gücünü sergiledi. Hepimizin desteğini hak ediyor. Kral TV Bülent’i ya işine iade etsin, ya da ona yüklü bir tazminat ödesin.
 

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam