10/03/2014 | Yazar: Karin Karakaşlı

Karin Karakaşlı Başbakan Erdoğan’ın LGBTİ aktivisti Levent Pişkin’e açtığı davayı yazdı: İbne davasına buyrun!

Şimdi yeni bir mücadele konumuz daha var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın LGBTİ aktivisti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Beyoğlu İlçe Başkanı Levent Pişkin hakkında bulunduğu suç duyurusu üzerine açılan dava, 13 Mart Perşembe 09.00’da Çağlayan Adliyesi 18. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
 
Ne Topkapı ne Dolmabahçe. Benim için saraylar içerisinde en muteber olanı Çağlayan Adalet Sarayı! Buraya diğerlerinden daha çok gitmişliğim var. Hele o ihtişamlı C kapısını, önünde uzanan ve hep buz gibi esen meydanı nasıl anlatsam bilemem. Ama deneyeceğim, zira biz murdarlar topluluğuna yine Adalet Sarayı yolları görüldü.
 
Biz de kendimize göre bir kalabalığız. Yani şenlikli, tatlı şaşkın ve tasasız turist kafileleriyle ilgimiz olmasa da tasvirimiz yapılacak denli belirginlik kazandık. Bizi genelde dertli yüzlerle görürsünüz. Gözlerimizin altı mor ama bakışlarımız hep pek bir parlaktır. O parlaklığı ve ruhumuzun gerginliğini de devletin tutarlılığına borçluyuz. Elimizde türlü çeşit lolipoplar olur, orada kimbilir hangi canımızın başına ne haksızlık gelmişse, onu haykırır, mahkemelerde tecelli etmeyen adaleti mücadelemiz kılarız.
 
Şimdi yeni bir mücadele konumuz daha var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın LGBTİ aktivisti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Beyoğlu İlçe Başkanı Levent Pişkin hakkında bulunduğu suç duyurusu üzerine açılan dava, 13 Mart Perşembe 09.00’da Çağlayan Adliyesi 18. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Murdarların Levent olanı…
Başbakan basın yoluyla hakaret suçundan şikayetçi. Şimdi tabii biz her Allah’ın günü yeni servis edilen ses kayıtları eşliğinde nasıl aptal yerine konduğumuzu yaşıyor, paralel denilen akıllara ziyan yapılanma eşliğinde devletin bitmek bilmez çeteleşme kudreti karşısında donakalıyor, Gezi direnişine verilen referanslarla terörist sayılıyor ve canımızın yandığı hiçbir konuda alay eder muameleler dışında bir sonuç elde edemiyorsak da, bütün bunların zerre kadar bir ehemmiyeti yok. Varsa yoksa erkin hakları.
 
Her neyse bakalım içimizden bir murdar olarak Levent Pişkin ne etmiş? Başbakan’ın “Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük bir Aleviyim” açıklaması üzerine twitter’dan “Erdoğan’dan ‘dört dörtlük ibneyim, ibneliği sizden öğrenecek değiliz’ açıklaması bekliyorum. Öptüm. #AnayasadaLGBT” yazmış. O günleri bir anımsayın. Anayasada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği yer almasın diye neredeyse milli seferberlik ilan edilmişti. Bütün bu hak gediklerinden ve okul çağından başlayarak neyin ahlâklı, neyin ahlâksız olduğunu buyuran heteronormatif ikili düzenden dolayıdır ki, bu ülkede pek çok eşcinsel, trans ve kadın namus/nefret cinayetlerine kurban gidiyor, katiller desen haksız tahrikle taltif ediliyor.
 
Bu arka plan eşliğinde bir LGBTİ aktivisti olan Levent’in mesajı aslında çok net. Her şeyi mağdurun kendisinden bile daha iyi bilme şeklinde tezahür eden bir siyasi tavrı, bu tavrın açık ettiği tahakkümü eleştiriyor kara mizahla. Ve fakat o ‘ibne’ kelimesi yok mu, işte bütün sinir tellerinde bu ifade oynuyor.
 
Biz ki tribünlerde ‘ibne hakem’ diye tezahürat edilmesine alışkınız, o ezberi malûm ibne olduğunu ilan eden ve gasp edilen hakemlik hakları için mücadele veren Halil İbrahim Dinçdağ bozmuştu. Gezi sonrası, içine sıkıştırılmaya çalışıldığımız o cendereye inat çok katmanlı, fena kalabalıklı son Onur Yürüyüşü desen “Velev ki İbneyiz” pankartları ile doluydu. Savunmasında ‘ibne’nin hakaret değil, cinsel yönelim ifadesi olduğunu söyleyen Levent Pişkin tam da bu noktadan hareketle kendi cinsel yönelimini hakaret addettiği için Başbakan hakkında suç duyurusunda bulundu.
 
Bu davanın peşindeyiz
20 yıldan fazla bir süredir hak mücadelesi veren LGBTİ örgütleri ve pek çok bağımsız LGBTİ aktivisti de imzaladıkları ortak basın açıklamayla davayı şöyle sahiplendi: “Eşcinsellik ya da ‘ibnelik’ ne bir hastalık, ne bir günah ne de bir hakarettir. Eşcinsellik, tıpkı heteroseksüellik gibi bir varoluştur. LGBTİ hakları mücadelesi de bir insan hakları mücadelesidir. Başbakan’ın ‘ibne’ kelimesini bir hakaret olarak algılaması, varoluşları yok sayılan, yaşam hakları ellerinden alınan LGBTİ’leri bir kez daha görmezden gelmesi, bunu yaparken de LGBTİ aktivisti bir arkadaşımızı hedef alması, bizler için kabul edilemez. Levent Pişkin’e açılan davanın hepimize açılmış olduğunu ve bu davada doğrudan taraf olduğumuzu Başbakan’a bildiriyoruz.”
 
O taraf olma hali elbette LGBTİ hareketinden çok daha geniş bir mecrada, kimlik hakları eşit vatandaşlık ilkesi altında anayasal güvenceye alınmış özgür bir toplum için mücadele veren herkesi kapsıyor. Bu sebeple o herkes bu kez ‘Hepimiz İbneyiz. Bu Davanın Peşindeyiz’ demek üzere 13 Mart Perşembe 08.30’da Çağlayan Adliyesi’ndeki basın açıklamasında ve ardından görülecek duruşmada buluşuyor.
 
Durumlar genel olarak pek fena. KCK davalarında gıdım gıdım salıvermelerle sabır sınayan, faili meçhullerle ömürleri kurutan bir devletin halen yok etme önceliği var. Hal buyken bizim de inadına var olma mücadelemiz var. Adıyla çok yaşayası, en güzel günleri göresi Levent, kendisinden ifade istendiğinde ismiyle müsemma şu notu düşmüştü: “İbne olma hali, bir hakareti ya da davranışı değil, bir oluşu ifade eder. Yani ibne eşcinsel kimliğinin Osmanlıca ifadesidir. Misal, Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Lügatında ‘Levent’ isminin dokuzuncu anlamı ‘ibne’dir. Birinci anlamı ise Osmanlıdaki deniz erleridir. Dokuzuncu anlamın ibne olmasının sebebi birinci anlamdaki deniz erleri arasında sıkça yaşandığı görülen eşcinsel ilişkiden kaynaklıdır.”
 
Bu ışıklı varoluştur hep bulup kastetmeye yeltendikleri. Ve bize kalansa, inadına o Edip Cansever’in güzelim şiiri olmaktır:
 
Bir oyun başka olamaz oyundan gibi
Bir söz başka olamaz sözden gibi
Bir şey başka olamaz şeyden gibi
Tam öyle gibi, varıyor gibi bir mutluluğa
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
 
Hiçbir şey çıkmaz. Biz şarkılarımız, şiirlerimiz, aşklarımız, mücadelelerimiz, kahkahamız ve gözyaşımızla pek güzel yaşarız. Düşmana inat hem de! 

Etiketler:
nefret