29/12/2011 | Yazar: Erdal Partog

Bu ahval ve şerait içinde demokrasi bir içişleri bakanı tarafından zapt edilmiş olabilir!

Bu ahval ve şerait içinde demokrasi bir içişleri bakanı tarafından zapt edilmiş olabilir!

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yine Kürtleri, eşcinselleri, dinsizleri ve sanatçıları açıkça düşman ilan etti ve bu kesimleri hedef gösterdi. Hızını alamadı bu kesimlere karşı ağza alınmayacak şekilde de hakaret etti.
 
Tabii ki bu onun ilk vukuatı değildi son da olmayacak gibi görünüyor. Buna rağmen bu zatı muhterem hâlâ yerinde sapasağlam duruyor. Yani oturduğu devlet koltuğunda, bazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını açıkça devlet düşmanı ilan ediyor. Bunu da utanmadan sıkılmadan ve çekinmeden yapıyor. Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere hiç kimse de bu zata karşı kılını kıpırdatmıyor. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin açıkça suç işlerken herkes üç maymunu oynuyor.
 
Bu da demek oluyor ki Türkiye Cumhuriyeti sanıldığı gibi demokratik bir ülke değil, olacak gibi de görünmüyor. Son zamanlardaki AKP’nin ceberut politikalarının artışına denk düşen bu açıklama hafızalarımıza bir kez daha kazınıyor.
 
Fransa’ya Ermeni yasa tasarısı konusunda demokrasi dersi veren politikacılarımız kendi burunlarının dibinde vuku bulan açık nefret söyleminin üstünü yine kapatmak istiyor. Tıpkı Aliye Kavaf’ın ‘eşcinsellik bir hastalıktır’ açıklamasının üstünü kapattıkları gibi.
 
Ancak bu defa söylenen laflar yenilir yutulur, üstüne yatılır cinsten değil. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, nefret söylemi konusunda Aliye Kavaf’a pabucunu ters giydirecek kadar şanlı biri. Maşallah kimseye ayrımcılık konusunda birinciliği kaptırmak niyetinde de değil. Avrupalı ırkçı meslektaşlarına ders verebilecek kadar da yetkin biri!
 
Anlaşılan o ki İdris Naim Şahin bir zamanlar Nazilerin Yahudilere yaptığını bu topraklarda dinsizlere, eşcinsellere, Kürtlere ve sanatçılara karşı yapmak için can atıyor. Nüfus cüzdanlarının din hanesinde hiçbir şey yazmayanları, eşcinselleri, Kürtleri ve sanatçıları bir kaşık suda boğmak istiyor.
 
Yani İdris Naim Şahin öküz altında buzağıyı arayıp bulduğunu söyleyebilecek kadar da yetenekli biri. Bulduğu şeyi de canavar diye insanlara yutturmaya da oldukça hevesli. Hem yetenekli hem de hevesli! İşte bu yetenek ve heves insanın bilimsel ve hümanist akıldan nasıl uzaklaştığının da bir göstergesi. Duygusal akıldan ayrımcı bir akıla yöneliş. Dediğim dedik çaldığım düdük.
 
Demokrasi dediğim dedik çaldığım düdük mü? Maalesef kamu görevlileri devleti devlet, demokrasiyi ise devletin süsü olarak görüyor. Gerekirse devlet için demokrasi askıya alınabilir. Nitekim de Türkiye siyaset tarihi bunun örnekleri ile doldur. İnsana saygı değil devlete saygı bu ülkede hâlâ geçer akçedir. Bu yüzden bu ülkede demokrasi bir süstür. Hiç göz kırpmadan devletin yakasından çıkarılıp atılabilir. İçişleri Bakanı Naim Şahin için de demokrasi bundan ibarettir.
 
İşte bu ahval ve şerait içinde demokrasinin ve demokratlığın gereği olarak İdris Naim Şahin’in görevden alınması şarttır.

Etiketler:
İstihdam