09/04/2010 | Yazar: KAOS GL

“Yaz Geçer”in o mavi kapağına ilk dokund

“Yaz Geçer”in o mavi kapağına ilk dokunduğumda lisedeydim. Yazdı ve çabucak geçecekti. İlk defa Murathan Mungan okuyordum. Kitapta beni en çok çarpan şiir, oldukça sevilen “Yalnız Bir Opera”dan, “Terastaki Havlu”dan öte “Alabalık ile Siyam Balığı” olmuştu nedense: “Çağlayan çıkan, dikine yüzen bir balıkmış yalnızlık…”
 
Şüphesiz 90’larda iletişimin bugüne oranla bunca kısır oluşuna karşın şiirin dolaşımından, ağızdan ağza yayılan şiir kitaplarından, şairlerden, gazetelerin çok satanlar listelerini sallamayan harbi okurdan, şiir defteri tutanlardan, şiir dergisi alanlardan, çıkışıyla birçok yerde haber değeri taşıyan şiir kitaplarından bahsetmek mümkündü. Mungan’ın “Oda, Poster ve Şeylerin Kederi”, “Yaz Geçer”, “Omayra” gibi ses ve yapı olarak birbirinden farklı sayılabilecek kitapları da bu soydan bir ortama doğdu. 80’lere bakıldığındaysa dönemin dayatmacı, baskıcı ortamında birbirinden her anlamda çok farklı iki kitabını görüyoruz: “Kum Saati” (özellikle “Zikir” adlı şiir) ve “Yaz Sinemaları”.
 
Şiir, yerine bir şey koyamadığımız boşluklar bırakarak hayatımızdan çekildiği için eksik insanların yaşadığı 2000’lere gelelim. “Erkekler İçin Divan”, “Timsah Sokak Şiirleri”, “Eteğimdeki Taşlar”, “Dağ” ve “Bazı Yazlar Uzaktan Geçer”le, okura ses verdi Mungan. Ardından diğerlerinden oldukça farklı hali, tavrıyla “İkinci Hayvan” geldi.
 
Ölümün elinden 19 şiir kitabı kurtarmış bir şair var ortada; şiiri üzerine oturumlar, sempozyumlar düzenlenmeyen, “Ha, bir de Murathan var,” denilerek geçilen ama sadece 1982’de yazdığı “Punk Lady ile Ümmisübyan” şiiriyle bile yazınımıza getirdiği bakış açısı azıcık, sanki görmezden gelinen… Oysa şair, bu kitabında andığı nice epik uzatmaların (“modern bir destan yaratmaz her epik uzatma”), Kaf Dağları turizminin, oradan buradan devşirilmiş kiralık imgelerin arasında, kendi yazdıklarına yaslanarak şiirini söylemeye devam ediyor: “Kiralık metaforlar lazım mı ağbi/İmge, simge, eğretileme, istiare topyekûn ucuzluktayız milletçe.”
 
Neoliberalizm, her ne kadar ideolojilerin öldüğünü dayatıp dursa da çokluk ideolojiktir Mungan’ın şiiri ve “iktidarın sağ elinden/daha iyidir/karanlığın sol eli/onunla yazılır…” Adının harflerinden, kitaplarının kapaklarına mühür yaptırmasına bozulan sığ bakış, kitap kapağının da kitabın bir parçası olduğunu bile isteye unutur. (Aynı sığ bakış, edebiyatımızda birbirinden farklı birkaç Mungan olduğunu da görmezden gelir. “Yüksek Topuklar” ya da “Kadından Kentler” hasebiyle ona Ahmet Altan tadındaki “kadın yazarlığı”nı yakıştıranlar, “Geyikler Lanetler” ya da “Şairin Romanı”ndan haberdar mıdır bilinmez.) Aslında her kitabın siyaset olduğunu fark etmezler. Her kitabın başlı başına hayata karşı alınmış tavır, koyulmuş eylem olduğunu… Her kitap, yazılmış yasalardan daha üst düzeyde bir ortak algı yaratır. Okurluk, vatandaşlıktan daha kardeşçe bir bağ kurucudur.
 
Has Mungan okuru, Aralık 1994’te yayımlanan “Metal”i anımsayacaktır.
 “Metal”, şiirimizde yenilik, deneysellik diye ortalarda dolanıp da yazdıkları için “neo”, “post” gibi birçok ön eki lalettayin kullananlara, canı sıkıldıkça manifesto yazanlara 16 yıl önce bir şey söyledi mi bilmiyorum ama o gün yazılan şiir için hayli farklı bir deneme olduğu belirtilmeli. Soğuk yüzlü pembe kapak, ortasında gri gümüşi boşluk… Hele kitabın sonundaki “Bis” adlı şiir.
 
“İkinci Hayvan” deyince ilk olarak birincisi neydi diye düşünenlere “Metal”i söylemek gerekir. Burada bir hayvan olarak insandan değil, “Yaralı Hayvan” ile “İkinci Metal”in birleşiminden bahsetmektedir. Bir şiirinde kendisini bu çağın vahşisi olarak tanıtan şair, söz konusu kitapta belki de Türk şiirinde ilk kez sosyalist kökenli, anarşist, militan bir çizgide, “başka bir küreselleşme mümkün” diyen bir eylemcinin genişleyen algı çerçevesinden bakıyor şu sentetik çağa.
 
Doğu ile Batı arasında sağlam bir köprü gibi duran şair, hikâyeci, romancı, denemeci, oyun yazarı Mungan, bu kez Batı’dan sesleniyor fakat “insanlık Mars’ın yüzeyinden bildirdiğini/Şemdinli’den Hakkâri’den bildiremiyor” diyebilecek kadar da Doğulu. Şiirsel olanı zedelemek gibi bir kaygısı yok. O değil miydi “Kasr Üzerinde”de “El yazısında kandil yakmayan/Hayatın’ kitabından sayfa düşürür,” diyen.
 
Her zaman yaptığı gibi, bu kitabında da bir kısım zevatın ideal saydığı güzelle uğraşmıyor; kelimelerle kurduğu bağ üzerinden bir şeyler söylemeye çalışıyor Mungan. Bir söyleşisinde “Sanat, bir şey demek istemek sanatıdır,” diyen de odur. Şüphesiz, okuru yıllarca elit şiir diyerek taşla, otla, bomboş sayfalara düşürülmüş sözde derin iki üç kelimeyle kandıranlar, karşılarında şiir diye şu açıklamayı görünce üzülecektir: Dünyanın en zengin 358 dolar milyarderinin toplam varlıkları, dünya nüfusunun % 45’inin toplam gelirini aşıyor. Ve şair sorar: “Bu bilgiden sonra, hangi şiirin dizesi, yerçekiminin süngüsüne direnebilir?”
 
“İkinci Hayvan”, anarşizmin A’sına yazılmış şiirler barındırıyor içinde. Parayı, zamanı, teknolojiyi, küreselleşmeyi, yalnızlığı, gündeliği, star’lığı, kurumları eleştiriyor; günümüze değinmekle kalmıyor, kavrıyor onu. Şiiri, sonuna getirilmiş -sel, -sal eklerinden ibaret tanımlarla yaşayanlara; bayat malzeme, taze malzeme diye ayrım yaparak yazanlara göre değil o. “Varıyorum dilin içinden geçerek/dilsizliğin kendimdeki hakikatine” diyenlere, “katillerin adını sokakların alnından/kazımak için” yazanlara, okuyanlara şiirler var “İkinci Hayvan”da.
 
Tüm sanatların karşı tarafla etkileşim bağlamında çok temel bir ölçütü vardır: Anlattığın, eğer bir şey anlatıyorsan, karşıdakinin anladığı kadardır… “İkinci Hayvan”, okurunu şiir dili, izleği, sesi bakımından oldukça zorlayan, emek verilip yazıldığı gibi, okunurken de emek isteyen bir kitap. Yine de penceresini zamanın ruhuna açık tutanlara sunuyor manzarasını.
 
Başta bahsettiğim sığ bakışa da benim yerime şair cevap versin, daha iyi: “ihraç fazlası imgelerin/‘out-let’lerinde/bırak taklitlerin yaşasın/cılız etiketleriyle/sükûtun kalbinin büyük olduğunu/bir çocukken anladın/anlayış ve merhamet göster onlara/varsın anlamasınlar.”
 
“İkinci Hayvan”, Murathan Mungan, 120 s., Metis Yayınları, 2010
 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam