20/01/2010 | Yazar: Atilla Demir

Yeni bir tartışmamız var. Eşcinsel evliliğe karşı durmak madilik mi, değil mi? 

Yeni bir tartışmamız var. Eşcinsel evliliğe karşı durmak madilik mi, değil mi? 

Tartışma Kaos GL’nin Cemil İpekçi’nin konu ile ilgili son çıkışından dolayı, madilemesinden dolayı başladı. Kısaca İpekçi eşcinsel evliliği ile ilgili şunları söyledi: “Ben eşcinsellerin ve geylerin evliliğine karşıyım. İki erkeğin evliliği kadar saçma bir şey olamaz. Evlilik denilen müessese kadın ve erkek denilen iki cinsin evlenip bir arada yaşayıp, doğurup, çocuklarının belli olmaları için yapılmış. Bir de kadının haklarının korunması için yapılmıştır evlilik. İki erkeğin evliliği arasında kadın yok.”
 
Neresinden tutsan elinde kalacak bir açıklama. Eşcinsellik bir kenara, çocukların ana babasının belli olması için evlilik gereklidir diyorsan, evlilik dışı doğmuş insanları yaftalayıp, yok sayıyorsun. Bu durum için söylenen en ağır küfrü bilmeyen yoktur. Bu toplumsal yaftayı destekliyorsun. Tabii ki İpekçi’den böyle bir çıkışa şaşırmamak gerekli. Kendisi “muhafazakâr eşcinselimiz”. Bu iki kelimenin bir araya gelmesini dahi anlayabilmiş değilim daha. Hangi örfünde, âdetinde, ananesinde eşcinsellik var doğrusu merak içindeyim. İnançlı olabilir, dindar olabilir, Sabetay köklerine bağlı olabilir (ki takdir edilesi bir sahipleniştir bu yaptığı), gelenek ve göreneklerine önem veriyor olabilir, ama muhafazakârlık başka bir şeydir. Muhafazakârlık kısaca toplumsal değişime direnç gösteren, toplumsal-kültürel değerlerin korunmasını savunan sağ kanat siyasi ideolojinin adıdır. Ve eşcinsellik doğası gereği toplumsal değişimi şart koşar. Aksi halde savunduğunu sandığın toplumsal-kültürel yapı ilk fırsatını bulduğunda koyar seni topun ağzına. Ama eğer siz, var olan iktidara iyi gözükmek istiyorsanız pek tabii ki yeri gelince muhafazakâr, yeri gelince liberal, yeri gelince de solcu olursunuz.
 
Aslında eşcinsel evlilikleri Türkiye’deki eşcinsellerin üzerinde tartışma vakti bulamadığı bir konu. İlk dönemlerde Türkiye’deki eşcinsel hareket var olan düzenin her türlü aracını red eden, evliliği de bu total red ile birlikte red eden bir yapıya sahipti. Evlilik kurumu, toplumu kontrol altında tutmak için devlet tarafından tanımlanan bir iktidar aracı idi. Ki doğru bir bakış açısıdır da bence. Bundan sonra ben bu insanla birlikte olacağım diye, bir devlet yetkilisinin huzurunda antlaşma yapıyorsunuz.
 
Ama eşcinsel hareket bu konuyu fazla tartışamadan, Avrupa ülkelerinden ve A.B.D eyaletlerinden, partnership ve ardından evlilik hakları haberleri gelmeye başladı. Ve de bu hak için yapılan mücadeleler, yurt dışında ana mücadele hattını oluşturuyordu. Biz daha en temel hakkımız olan yaşam hakkının mücadelesine yeni başlamışken, özellikle medyanın eşcinsel evlilikleri için ne düşünüyorsunuz soruları ile karşılaştık.
 
Bu konuyu anlatan güzel bir sloganımız vardır: “Evlenmek değil, Evlenebilmek istiyoruz.” Mesele eşitlik meselesidir. Eğer ki var olan düzende, heteroseksüel çiftlerin ilişkileri onore ediliyor, bu ilişki üzerinden çeşitli haklara sahip olabiliyorlar ise bu hakları eşcinsel çiftlerin de talep etmesi kadar doğal bir şey olamaz. En basitinden eşiniz hastanede tedavi görüyor ve siz yanına refakatçi olarak giremiyorsunuz. Çünkü resmi olarak yakını olarak tanınmıyorsunuz. Hapis cezası alıyor ama siz ziyaretine gidemiyorsunuz. Sevdiğiniz insanın sosyal güvencesi yok ve hastalandığında sizin sosyal güvencenizden faydalanamıyor. Yaşamını kaybedecek olur ise, birlikte sahip olduğunuz varlıklarınızda hak iddia edemiyorsunuz. Bu örneklere daha onlarcası eklenebilir. Ya evlilik kurumu tamamen kalkmalıdır ya da eşcinsel birlikteliklere de bu haklar tanınmalıdır.
 
Eşcinsel evlilik saçmadır diyerek, bu hakkı red etmiş oluyorsunuz. Aslında hepimiz biliyoruz, bu çıkışın arkasında yatan mantığı. Kısaca, Cemil Bey, eşcinselliğini özellikle kariyeri açısından savunmakta bir çelişki görmese de, ben sizin bildiğiniz o kötü, tu kaka eşcinsellerden değilim demek istiyor. Bu yaklaşımı en son Huysuz Virjin göstermişti. Ve daha sayılabilecek eşcinsel kimliği bilinen birçok ünlümüz de bu kervanda yer alır. “Ben eşcinselim ama eşcinseller benden değil!”. Bu hizipçiliktir. Bu homofobidir.
 
Benim “saygı değer” eşcinsel büyüklerimden tek bir talebim var, madem bu mücadeleye destek vermeyeceksiniz, köstek de olmayın. Gölge etmeyin, başka ihsan istemez. Bu çerçevede Kaos GL’nin İpekçiyi madilemesinin yerinde olduğu kanaatindeyim.


Etiketler: yaşam
nefret