17/07/2007 | Yazar: Kaos GL
“Tabii ki eşcinsel hakları, kadın hakları ve ezilen her kim olursa olsun, onlara artık birleşme zamanları geldiğini göstermek için bu albümü yaptım. Dünyada herkes eşit, bunu kazanmamız için emin adımlarla savaşmamız lazım.” Sabah gazetesinden Oben Budak, Tori Amos’la konuştu.
15 Temmuz’da konser vermek için İstanbul’a gelen Tori Amos, Sabah gazetesinden Oben Budak’la yeni albümü American Doll Posse’dan Amerika’daki politikalara pek çok şey konuştu.
The Beekeeper albümünden sonra hemen turneye çıktınız, çocuğunuz ve özel hayatınız derken bu kadar fazla şarkı yazmayı nasıl başardınız?
Tur sırasında hep kadınları inceledim. Onların kültürel ve sosyal açıdan pozisyonları hep ilgimi çekmişti zaten. Bu incelemeler sırasında özellikle Amerika'da ezilen kadınlarla ilişki içine girdim.
Bu sırada kadınlar hakkında yeni bir şeyler keşfettiniz mi? En çok garibime giden şey, kadınların oy verdikten sonra hiç düşünülmemeleri. Hangi partiden olursanız olun, bir oy veriyorsunuz ve sonrasını düşünen olmuyor. Kadınlar kullanılıyor. Bu durumu anlamamaya başladığım an şarkı yazarak savaşmaya başladım. Dünyada dönen haksız politika, kadınların tüm yaratıcılığını söndürüyor.
Bir röportajınızda "Daha önce böyle bir Tori görmediniz, bu tamamen farklı bir Tori," demişsiniz. Bunu söylerken acaba anne olmayı mı kast ettiniz?
Daha önce bir sürü duygu yaşadım ama annelik duygusunu hiç yaşamadım. Hamileyken ve Tach doğduktan sonra hayat veren, kendi çocuğunu emziren bir kadın olmak beni çok şaşırttı. The Beekeeper albümü zamanında Amerika'da savunduğum parti kaybedince çok stresliydim. Ama çocuğumu kucağıma almak yaşamıma yaşam kattı. Hala garip bir duygu yaşıyorum.
Konuyu sürekli seçimlere getiriyorsunuz, konser vereceğiniz günden bir hafta sonra bizde de seçimler var, tavsiye alalım mı sizden?
Oy vereceğiniz kişiye dikkat etmeniz lazım. Bizdeki seçimin başarılı olmamasının tek nedeni Bush. Bush sadece bir kukla, onun arkasında çok güçlü olan ve kadınları ezmek isteyenler var. Bush işinden ayrılsa bile Amerika'da erkek egemenliği devam edecek.
Bir şarkınızda "George nereye gidiyoruz?" diye soruyorsunuz, bu laf çok iddialı değil mi? İnsanlar bunun cevabını vermeye hazır mı sizce?
Evet, bence insanlar son derece hazır. Zamanı geldi, bekleyecek vaktimiz yok. Çünkü bir toplum, bir birey olarak zaten geç kaldık Amerika'da.
Amerika'da ezilen sadece kadınlar olmamalı. Bush iktidarının azınlıklar ve eşcinseller hakkındaki tutumunu da gazetelerden okuyoruz.
Propagandaları baştan aşağı yanlış. Şundan çok eminim, İsa şu an yaşasaydı onların savundukları şeye karşı çıkardı. Bu hükümet tamamen ikiyüzlü, dinin arkasına saklanan insanlardan oluşuyor, ben bunlara karşı çıkıyorum. Özellikle eşcinsel haklarına gelince, en çok ezilenler onlar oluyor Amerika'da. Sence ben neden böyle bir çalışma yaptım, tabii ki eşcinsel hakları, kadın hakları ve ezilen her kim olursa olsun, onlara artık birleşme zamanları geldiğini göstermek için. Dünyada herkes eşit, bunu kazanmamız için emin adımlarla savaşmamız lazım.
American Doll Posse’da soundunuzun daha bir sertleştiği açıkça fark ediliyor. Bunun özel bir sebebi var mı? Neredeyse rock şarkıları yapmışsınız. Ne zamandır böyle bir albüm yapmak istiyordum. Şarkıların sözlerine, bestelerine rock soundu daha da yakıştı.
Geçen yıl konserinizden sonra sizinle tanıştığımda inanılmaz yoğun bir enerji hissettim. Bu size olan hayranlığımdan da kaynaklanıyor olabilir tabii ama şifa verici bir yönünüz var sanırım. Bunu size ilk söyleyen ben değilim öyle değil mi?
Annem hayırsever bir dernek üyesiydi. Onlar her zaman müziğin benim misyonum olduğuna inandılar. Ben insanlara pozitif enerji aşılamak adına geldim. Müzik bir ilaç gibi. Ben sözlerimle, bestelerimle insanlara bu ilacı verebiliyorum. Belki bu yönden hissetmiş olabilirsin. Ben depresyon benzeri şeylerde Uzakdoğu çözümlerine ya da bitkisel ilaçlara inanmıyorum. Ruh için en iyi ilaç müzik. Müzik, bir reçete, pasaport ya da nüfus cüzdanı gerekmeden her yere girip, orayı iyileştirebiliyor.
Kaynak: Cumartesi Sabah, 14 Temmuz 2007
Oben Budak
Etiketler: kültür sanat
