01/04/2011 | Yazar: Can Dündar

Zonguldak Emniyet Müdür Yardımcısı, kadınların “ilgi &ccedi

Zonguldak Emniyet Müdür Yardımcısı, kadınların “ilgi çekmek için” intihara kalkıştıklarını söylemiş.
Tipik bir “kadın ne der, erkek ne anlar” vakası...
Diyelim ki öyle...
Peki canları pahasına ilgimizi çekmek istedikleri şey ne ola ki?
* * *
Bir örnek olaydan gidelim:
Türkiye’de “kadın intiharları” denince akla Batman gelir.
Bir ara hep Batman’da canına kıyan kadın haberleri okurduk.
10 yıl önce intihar eden kadın sayısı 27 idi.
2000’de 33 olmuştu.
Bu rakamlar, Türkiye ve dünya ortalamasının üstündeydi.
Konuyu Müjgan Halis, “Batman’da Kadınlar Ölüyor” kitabında (Metis, 2001) incelemişti. Vardığı sonuç, sosyolojik bir saptamayı doğruladı:
“İntihar, bir savaş sonrası sendromudur.”
* * *
Güneydoğu’da evde baskı gören genç Kürt kadını kaçıp dağa çıkarak, PKK’ye sığınarak kendine bir yol açmaya çalışıyordu.
Dağ yolu kapandığında, yeni bir yol da açılmayınca çaresizlik, o kadınları intihara sürüklemişti.
Son yıllarda Batman’dan intihar haberleri azaldı.
Neden?
Nevruz’da Güneydoğu’da olanlar, nedeni gördüler. Alanları dolduranların, önde saf tutanların çoğunluğu kadınlardı.
Toplumun ciğerleri özgürlük rüzgârıyla doldukça, demokratik katılım yaygınlaştıkça, kadın da siyasette kendini ifade şansı buluyor, yarın umudunu koruyor, yaşama tutunuyor.
Emniyetçi tabiriyle “ilgi çekmek için” intihara ihtiyacı yok artık; sesi Ankara’dan duyuluyor.
* * *
Yeri gelmişken, şiddet konusuna da değinelim:
Şimdilerde her gün kadın cinayeti haberleri alıyoruz.
Kadına yönelik şiddet mi arttı; görünürlüğü mü çoğaldı?
İkisi de doğru olabilir.
Yaşlılara, çocuklara, göstericilere, muhaliflere yönelik toplumsal şiddetten kadınların da nasiplendiği söylenebilir.
“Sadece evde değil ki, Meclis’te, seçim meydanında, TV stüdyosunda, futbol tribününde de saldırgan bir dil ve şiddet eğilimi büyüyor. İfade özgürlüğünün önüne engeller kondukça şiddet her alanda yegâne çözüm yöntemi olarak öne çıkıyor” denilebilir.
Ama asıl neden bu değil bence...
Asıl neden, kadının artık kolayından boyun eğmemesi, erkeğe itiraz etmesi, “Hayır” demeyi öğrenmesi...
* * *
Türkiye’nin en çok izlenen TV dizisinin başrolünde, hoyratlığa isyan etmiş, boşanmış, çocuklarıyla tek başına ayakta durmayı başarmış bir kadın var. Milyonlarca kadın, onun varoluş mücadelesini ekran başında gözyaşlarıyla destekliyor.
Günümüzün kahramanları artık horlandıkça diklenen, ezildikçe cesaretlenen, dövüldükçe direnen kadınlar...
Berfo Ana gibi 100 yaşında Başbakan’a kayıp oğlunun hesabını soran, Türkan Albayrak gibi grev çadırında tek başına dalgalanan, kazanan kadınlar...
Onları gördükçe güven tazeleyip başkaldırıyor ezilen kadın...
İtaatsiz oluyor.
Kadın için riskli bir ayaklanma bu... Çünkü erkek, alışmadığı bu direniş karşısında elinde kalan tek silaha, kas gücüne sarılıyor. Çoktan kaybettiği bir iktidara hâlâ sahipmiş gibi yapmaya devam ediyor.
Ve her iktidar değişikliği gibi bu da sancılı oluyor.
Evlerden kanlı bir iç savaşın sesi geliyor.
Yine de umutsuzluğa gerek yok:
Erkek, iktidar tahtından vurarak, vuruşarak çekiliyor.
Ama nihayette, sallanan bir tahtın gümbürtüsü bu...


Etiketler: insan hakları
İstihdam