18/05/2017 | Yazar: Zozan Özgökçe

Erkek egemen tüm yapılara karşı örgütlü mücadele eden bir yapıyı yıpratmak ve o yapıyı bir cephe haline getirmek tüm kadınlara karşı açılmış bir savaş demektir.

Kadınların öldürülmediği, şiddete, tacize ve tecavüze uğramadığı bir gün bile geçmediği bu süreçte konuşan, kafa yoran, mücadele eden kadın gruplarının da sesi kısıldı. Ne olursa olsun Türkiye’de her daim en güçlü örgütlülük kadınlar arasında olmuştur. Bu süreçte kadın örgütleri mühürlendi, kadın çalışmalarının olduğu birimler kapatıldı, kadına hizmet eden sığınma evleri, kreşler kapandı. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden bağımsız birimlerin neredeyse hepsi kapatıldı.

Bunlardan biri de Van Kadın Derneği. Van Kadın Derneği Van ve çevre illerinde 2004 yılından beri çalışıyordu. 7 yıl boyunca sığınma evi yürüten bu derneğin Kadın Dayanışma Merkezi ve Kadın/Çocuk Merkezi kadınların akınına maruz kalıyordu. Yılda 1800 kadına çeşitli hizmetler veren bu dernek bağımsız idi. İçerisindeki hiçbir kadının her hangi bir silahlı örgüt ile ilişkisi yoktu. Derneğin yayınları, çalışmaları, etkinlikleri her kadına açıktı. Köylerden kent merkezlerine kadar VAKAD’ın kadınlar tarafından tanınırlık oranı yapılan bir anket sonucunda %69 idi. Van depremi sonrası olağan üstü bir çaba gösteren bu kadın örgütü elbette iktidarın da gözüne çarpmıştı. Bu çarpma öyle bir çarpma hali olmuş ki bu derneğe ve dernek içindeki kadınlara karşı ve onlar özelinde Vanlı kadınlara karşı bir savaş açılmış. VAKAD’ın kapısına 22 Kasım 2016 günü kilit vuruldu. Nisan ayına kadar kilitli kaldı dernek. Nisan ayında derneğin anahtarı mülk sahibine teslim edildi.

Van Kadın Derneği 8 Mart Çadırı, 2012

Derneğin son halini görmeye gittim. Sanki bir savaş çıkmışta savaş ganimetleri kısa zamanda alınmış gibi bir dağınıklık içinde bulduk mekânı. Örneğin; dernekte en son demlenen çayın demliğindeki çay telvesi lavaboya boca edilmiş ve demlik alınmış. Elektronik eşyalar kabloları alınmadan çekilmiş. Afişlerin olduğu büyük dosyanın içindekiler yerlere saçılmış ve afiş dosyası alınmış. Kilitli olan çekmeceler kırılmış ve içindekiler alınmış.

Bunların yanı sıra dikkatimizi çeken bir şey özellikle cinsellik ve LGBTİ hakları ile ilgili yayınlar nefretle yerlere saçılmış ve üzerine ayakla basılmış olması idi. Kadın, cinsellik ve eşcinsellik içeren ve tabiî ki kadınların en doğal yaşamsal haklarını içeren tüm belgeler kullanılamaz hale getirilmişti. Sağlam bırakılan üç şey vardı. Bir paket bulgur, bir paket tuvalet kâğıdı ve porçöz. Biz tüm bu emarelerden kadınlara karşı açılmış bir savaş olduğu mesajını net bir şekilde tekrardan almış olduk.

Van Ah Tamara LGBTİ Neçirvan eylemi, 2015

Peki bu savaş kime yarıyor? Tabii ki fallokrasi dediğimiz erkek egemenliğine yarıyor. Kadınların haklarının olduğunu söyleyen, kadınlarla birlikte örgütlü mücadele eden, kadınları görünür kılan bir yapıyı böyle talan etmek eril bir öfkenin ürünüdür. Erkek egemen tüm yapılara karşı örgütlü mücadele eden bir yapıyı yıpratmak ve o yapıyı bir cephe haline getirmek tüm kadınlara karşı açılmış bir savaş demektir. Şiddet uygulayan, katleden, taciz ve tecavüz eden tüm erkekleri korumak demektir. Bu savaş şu anda sizin iktidarınızı güçlendirmenize yarıyor olabilir ama sonuçları hiç kimseye yaramayacaktır.


Etiketler: kadın
İstihdam