24/06/2013 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Gezi Parkı Ayaklanmaları (GPA) politik olarak Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 16 Haziran 1976’da başlayan ‘Soweto Ayaklanmaları’ ile kıyaslanmalı.

Gezi Parkı Ayaklanmaları (GPA) politik olarak Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 16 Haziran 1976’da başlayan “Soweto Ayaklanmaları” ile kıyaslanmalı. Ayaklanma yaklaşık 20000 lise öğrencisinin okullara eğitim dili olarak “Afrikaans” dilinin yani beyaz azınlığın dilinin zorlanmasını protesto etmek için başladı. Siyah öğrenci birliğinin hazırladığı protestodan o sabah okullarına gelen onbinlerce öğrencinin haberi bile yoktu. Hepsi gönüllü olarak öğretmenlerinin ve “Siyah Aydınlanma Hareketi”nin de desteği ile stadyuma protesto için gittiler. Ceberrut ve ırkçı polis sayıları 176 ile 700 arasında verilen öğrenciyi vurdu. Hükümet ölen öğrencilerin 23 kişi olduğunu iddia edip orduya polise destek olmak için hazırda beklemesini emretti. (Geçen haftaki yazımda belirtmiştim, hiçbir politik ve sosyal başkaldırı birebir uyuşmaz: Her ne kadar Jandarma TOMA’larının gençlere karşı kullanıldığını gördüysek de, Türkiye’deki hükümetin orduyu gençlere karşı kullanma ihtiyacı ve lüksü henüz yok!) Hükümet doktorlara, kurşun yarası ile hastane ve kliniklere gelenlerin isim ve kimliklerinin listeler halinde belirlenip, kendilerine bildirilmesini emretti. Doktorlar bu isteği reddettiler ve bu yaraları “iltihaplanma” olarak kaydettiler!

Bu gibi toplumsal başkaldırılarda benim en çok dikkatimi çeken ve gözlemlediğim, toplumdaki başkaldırıyı başlatan ve yürütenlerin dışındaki grup ve kanaat önderi(!) geçinenlerin tutum ve davranışları:

Sanatçılar: GPA’da sanatçılar genellikle kazananlar grubunda sayılabilir. Özellikle gençlere desteklerini kendileri için bir PR’a çevirmeden, önlerine mikrofon uzatılınca “kifayetsiz muktedir”e dönmeyenler! Bana göre dönemin ruhunu yansıtan en iyi sanatçı videoları Kardeş Türküler’in “Tencere Tava Havası” ile New York Çapulcularının “Şimdi İstanbul’da olmak vardı anasını satayım...”dı. Yüzüme bir gülümseme kondururken gözlerimi yaşartan bu klipleri görmediyseniz mutlaka internetten izleyin. Sanatçılarla ilgili son bir not: Millet zaman zaman hayranlıkla izledikleri bazı sanatçıların(!) ne kabız olduğunu ağzı açık seyretti. Uzun konuşup bir şey söylemeyen mi istersiniz, ben aracılık yaparım işi bitiririm diyen mi? Bu son gruptan Halk’ın anladığı özetle şu oldu; “Bu fırsatı kaçırmak istemiyorum, Başbakan’ı kızdırmak da istemiyorum, gençler gözünde popülaritemi de kaybedemem; al benden bir ortaya karışık...”

Basın: GPA’da, Türkiye’de basının nasıl bir kâğıt kaplan olduğu ortaya çıktı. Kaybedenlerin başında. Aynı günde AKP’yi desteklemek için aynı başlıkla çıkan yandaşlar korosu mu istersin? (7 gazete birden aynı başlıkla çıktı) 3 gün burnunun ucundaki sokak çatışmalarına gözlerini kapatıp penguen belgeseli yayınlayan mı? (BBC, NTV ile olan ortaklığını askıya aldı. BBC’den açıklama: NTV, BBC’nin Dünya Programını bugün (14.06.2013) yayınlamamıştır... BBC’nin Türkiye’deki izleyicilerine tarafsız yayın yapması hayati önemdedir! Dünya Programı Taksim Başkaldırısı hakkında. BBC kendi yayınladı, biz de seyrettik.) Meğer çoğunun sahibinin sesi TRT’den bir farkı yokmuş da bizler kanıksamışız. Çoğu hâlâ hükümet borazanı, eksper diye, akademisyen diye AKP ve tarikatçıları ekranlarına çıkarıyorlar. Neyse ki dünya basının da bu yandaş gazeteciliği yutmayan onurlu meslektaşları var. Gazete ve TV’leri patronun gücüne güç katan bir silahın ötesinde kamuya tarafsız haber veren bir araç olduğuna inananlar var.

...ve politika:

BDP: Kaybedenlerden ama pozisyonları anlaşılır. GPA, Kürt sorununu gündemde 2. sıraya düşürdü. Parti bu işin bir an önce bitmesini istiyor. Lakin Sırrı Süreyya gibi ayaklanmanın kahramanlarından olmuş milletvekilleri var. Kendi halkını gazlatmaktan hiç çekinmeyen bir hükümetle nasıl barış konuşacaklar? O partinin liderini nasıl “Başkan” yapacaklar iyi düşünmeleri gerekmez mi?

MHP: Kaybedenlerden. Politik hayatının sonuna yaklaşan başkanları bir kere daha iktidar ortağı olabilmek için tabanı duymuyor. Tabanın bir kısmı Taksim’de iken bir kısmı da hafta sonu AKP mitinglerine gitti.

CHP: Kazananlardan olması gerekirken yerinde sayıyor!

AKP: Kaybedenlerden. İktidar partisinin büyük mitingler yapabilmesinin hiç kıymeti harbiyesi yoktur. Bindirilmiş kıtalarla, kendi idaren altındaki belediyelerden insanlar ve aileleri ile bir de milleti gerer ceplerine para koyarsan çok alan kolayca dolar. Netekim Kenan Evren de alanları doldurup Kuran’dan pasajlar okumuyor muydu?

Bireysel kazanan ve kaybeden politikacıları yazmaya yerim yetmiyor, lâkin Allah aşkına henüz seyretmediyseniz, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın “A TV”de Selin Ongun’la yaptığı röportajı lütfen seyredin. Bir kazanan basın mensubu, bir de kaybeden politikacı örneği göreceksiniz.

Sonunda Soweto ayaklanmaları Güney Afrika’yı bir daha geri dönüşü olmaksızın değiştirdi. Sonun başlangıcı oldu. African National Congress (ANC) – Mandela’nın Partisi’ni mücadelenin lideri olarak tescil etti. Gerisi hepinizin malumu...

İstanbul’dan Adana’ya, İzmir’den Hatay’a, Eskişehir’e, Dersim’e hele hele o Ankara’daki ve memleketin birçok diğer kentindeki başkaldıran gençlerin ve isteklerinin destekçisiyim. Tencere tavacıların hayranıyım. Amasız, fakatsız gençlerin arkasındayım; ilham oldular, uzun bir aradan sonra yazmaya başladım.. Zeka, liderlik, espri, cesaret onlarda... Korkum, iktidarın "Kifayetsiz Muktedir"leri kullanarak onları böleceği ve bastıracağı...


Etiketler:
İstihdam