27/01/2017 | Yazar: Rahmi Öğdül

İki yazgı tam birbirlerine sarılacaklarken son anda iktidar girmiştir araya ve bağlantı kopmuştur. Nokta. İktidarın metni ölü noktalarla doludur.

Tüm yazgılar görünmez iplerle bağlıdır. Yeryüzünde ekosistemin ağına takılmadan yaşayamazsınız. Her yaşam başka yaşamlara uç verir, başka yazgılarla kesişir; hep arada, hep ortadasınız; birbirine dolanan yazgıların düğüm noktası. Dolayısıyla her canlı bir noktadır, sayısız ilişki çizgisinin kesiştiği. Geometride nokta tek başına düşünüldüğünde, uzamsal boyuttan yoksun olarak tanımlanır. Nokta, ancak çizgiler kesiştiğinde, bir kesişme yeri olarak boyut kazanacaktır. Yoksa, Kojin Karatani’nin, Öklidçi geometrideki noktayı anarken belirttiği gibi, “ne algıda ne de imgelemde ona ulaşılmaz”; “görünmez bir yapı gibi, yalnızca bir bağıntı ya da bir işlev olarak mevcuttur” (Metafor Olarak Mimari, Metis). İnsan da evrende bir noktadır ve ancak ilişkilerle var edebilir kendini. Michel Serres “ilişkiler varlıktan önce gelir” derken yerden göğe haklıdır. İlişkisiz ve işlevsiz kaldığında ne algıda ne de imgelemde insana ulaşamazsınız. Geometriden biliyoruz, bir noktadan sonsuz sayıda doğrunun geçebileceği; bu haliyle nokta artık, “doğru demeti” adını alacaktır. Ve bir insan boyutunu, kendi üzerinden geçen ilişki çizgileriyle yaratabilir ve çoğaltabilir. O halde insan da bir ‘ilişkiler demeti’dir ve ilişkileri arttıkça boyutu da artacaktır.

Ama tek bir merkez etrafında örgütlenen despotik toplumlarda, ‘ilişkiler demeti’ olarak çok boyutlu insan yerini, tek boyutlu varlığa bırakır. Çünkü birey yatay ilişkiler ağından soyutlanmış ve boyutsuz bir noktaya dönüşmüştür. Ne algıda ne de imgelemde ulaşılmazdır artık. İktidar, varlığı kendisine bağlayabilmek için tüm ilişki bağlarını koparmış ve tecrit etmiştir. Ve bu boyutsuz noktanın var olabilmek, boyut kazanabilmek için merkezdeki iktidar noktasına bağlanmaktan başka çaresi kalmamıştır. Yine geometriden biliyoruz, iki noktadan sadece tek bir doğrunun geçebileceğini ve boyutsuz nokta, boyut kazanmak için iktidar noktasıyla birleşecek ve kendini iktidarın doğrusuna yerleştirecektir. İlişki çizgilerinden oluşan ‘demet-insan’ dağılmış; tek bir çizgiden oluşan, tek boyutlu bir varlık kalmıştır geriye. Ve tek boyutlu varlıklar iktidarın doğrusu üzerinden merkezi noktaya yöneldikçe, tüm yaşam bu merkezi nokta tarafından dolayımlanıp çarpıtılacaktır.

Ve yazgılarımız birbiriyle kesişmesin diye görünmez duvarlar örmüşlerdir aramıza. Ama duvarların yıkıldığı anlar vardır. Böyle anlarda yazgılarımız kesişir, birbirine dolanır, Italo Calvino’nun “Kesişen Yazgılar Şatosu”nda olduğu gibi (Can Yayınları). “Sık bir ormanın ortasında şato, yolculukları sırasında ansızın gece bastırdığı için yollarına devam edemeyen kimselere… barınak sağlıyordu.” Yolları kesişen yolcular öyküler anlatırlar birbirlerine. Öykülerimiz sınırlı olabilir ama bir kere anlatmaya başlayınca birbirimizin öykülerini kaparak, birbiriyle karıştırarak çoğaltabiliriz.

Sergi: 'Sculptures'​, Antony Gormley

Ya da doğal bir felaket tüm tabakalaşmaları, duvarları yıkmıştır, Kleist’ın “Şili’de Deprem” öyküsünde olduğu gibi. “Çeşitli toplumsal sınıflardan insanlar, depremden sonra göz alabildiğine geniş bir alana yayılmıştı. Kontlar, dilenciler, çiftçiler, memurlar, işçiler ve din adamları. Hepsi bir bütün olmuştu. Aralarındaki toplumsal farklılık önemli değildi artık… Bu deprem felaketi hepsini büyük bir aileye dönüştürmüştü sanki” (Locarno Dilencisi, Can). Doğanın ortasına yerleşmiş bu büyük yaşam ailesini iç ya da dış savaşla parçalayabilirsiniz ve Amerikalı yazar Randolph Bourne’in söylediği gibi, “Savaş devletin sağlığıdır.”

“Melekler Düşerken”, yönetmen Roman Polanski’nin 1959 tarihli kısa filmi. Filmin son sahnesi; savaş alanında iki düşman askerin yolları ve yazgıları bir yıkıntıda kesişir. Askerlerden biri tüfeğini doğrultur düşmanına önce; sonra indirir ve yüzünde beliren gülümseme, tek boyutlu bir varlığın çok boyutlu bir yaşama dönüşeceğinin göstergesidir. Ama karşısındaki bir şeyler paylaşmak için elini paltosuna soktuğunda kuşkuya kapılır ve bu kez ateşler tüfeğini. Ölü askerin paltosuna sokulu elini dışarı çıkardığında, avucunda iki dal sigara görür. İki dal, iki yazgı tam birbirlerine sarılacaklarken son anda iktidar girmiştir araya ve bağlantı kopmuştur. Nokta. İktidarın metni ölü noktalarla doludur.


Etiketler:
nefret