04/03/2009 | Yazar: Murat Amid

Diyarbakır'dan Siyabend Arin, kıldan tüyden meseleleri anlatıyor...

Diyarbakır'dan Siyabend Arin, kıldan tüyden meseleleri anlatıyor...

Yaşadığımız dünyanın kuralları o kadar keskin ve sert ki tıpkı sakallarım gibi. Gece saat 03:33 Ali ve Ben sakal üzerine konuşuyorduk.

Farkına vardık ki toplum devlet, aile, militarizm bizim bedenimiz üzerinde öyle bir tahakküm yaşatıyor ki bunun en ince detayına indiğimizde tıpkı suratımda çıkan kıllar gibi dantel ipine işlenmiş ince bir iş gibi şekilleniyor beynimizde.
 
Var olan bu gerçekliği sorguladığımızda geçmişin derinliklerine indiğimizde şöyle Diyarbakır’ın 10 sene öncesi gözümde canlanıyor. Bu şehrin en işlek caddelerinde suratında top sakalı olan biri dolaştığı zaman bütün gözler pür dikkat üstüne yönelir ve sıra onun cinsel yönelimini belirlemeye gelir. Aşağılayıcı bakışlar guruplarda fısıldaşmalar yerini dalgacı tebessümlere bırakır. Bir süre sonra daha da küstahlaşan insan grupları ipne top utanmıyor musun böyle dolaşıyorsun; erkek değil misin sen sözleri havada uçuşur.
 
Oysaki erkekliğin şanından olan sakal bıyık biraz şekillenmiştir. Erkekliğin şanı dedikleri de bu olsa gerek dudağımın üzerinde bir avuç bıyık ya da onun namus olgusunun ne kadar derin yaşadığının bir nişanesidir. Belki de çocukken en anlam veremediğim şey babamdan tutup etrafımdaki bütün erkeklerin bıyıklı olması garipsediğim bir şeydi. Ama gelip görün ki bir on yıl sonrasına geldiğimizde ne babamdan bir eser vardı ne de horozum dediği BEN.
 
Günümüzde sakalını kesen TOP, kesmeyen TOP, kesip şekil veren TOP. Anlamadım gitti gerçi eşcinsel olduğum için iş benim için biraz daha kolay zaten TOPUM. TOPLUMUN TOPUNUN TOPUNA TOP DEĞSİN diyerek ve tatlı bir tebessüm atarak Ali ile konuşmaya devam ediyoruz. Bu kez ben Ali’ye soruyorum
 
İtalyan kesimi sakallarınla eve gidersen ne olur?
 
Ali: Cevabı biliyorsun ama olsun ben yine cevap vereyim. Babam beni evlatlıktan ret eder, şakasız. Ondan önce güzel bir dayak yerim sonra bir güzel TOP(lu) hakarete maruz kalırım. Sonra iş direk kadına yönelecek yani ANNEM’e, bu senin oğlun bunların hepsini sen ona öğretiyorsun! Annem transeksüel mi acaba yok ya anneme hemen queer felsefesini öğretmem lazım eskiden sakallarım vardı haberim yoktu. Neyse her zaman kadın suçlu. Ay yarıldım ayol Murat yarıla yarıla gülüyor.
 
Peki, Murat sen kıla tüye nasıl bir madi koli atacaksın…
 
İlk önce aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık diyecek kıvamdayım. Sanırım benim sakalım her zaman politikti çıkış yönleri. Şöyle 2 yıl öncesine döndüğümde etrafımda her gün askerdeymiş gibi tıraş olan arkadaşlarımla karşılaşıyordum. Bunun nedenini sorguladığımda ise sakalım olduğu taktirde kendime ne bir partner ne de sevgili bulabileceğim cümleleriyle karşılaşıyordum. Bunun temelinde ise aslında kadınlık ve erkeklik yatıyordu, eril anlayışın simgesi olan sakal, bıyık eşcinsel bir erkekten Diyarbakır toplumunda onun rolünü belirleyebiliyordu yataktaki pozisyonuna kadar. Çünkü iktidar yine bedenindeki kıllardı. O parlak olduğu sürece erkek değildi. Buna karşın 2 yıl boyunca ben de sakal bırakma eylemi gerçekleştirdim. Söz konusu eril kimliğin yarattığı erkek modeli değil tabii, benimkisi yine aktivizm olsa gerek ve sanırım mücadelemde haklı çıkarak arkadaşlarım eylemime müdahil oldular.
 
Yazının sonu gelirken Aliş bir yanımda fındık yiyip ve meyve suyunu yudumlarken ben de daha ne kadar şey katabileceğimi düşünerek yazıyı uzattıkça uzatmak istiyorum ve aklıma daha fazla şey gelmeyeceğini bilerek yine de son cümlelerimi eklemek istiyorum. 10 yıl sonra ne mi oldu, artık herkes TOP sakalıyla ve küpesiyle Diyarbakır’ın en işlek caddesinde gönül rahatlığı ile kısmen de olsa dolaşıyor.
Anacım çekinmeyin yine de gelin görün diyerek bu şehri. Yazıma sizin de içinizden geçerek artık yeter diyorum.


Etiketler:
İstihdam