30/06/2017 | Yazar: Deniz Şapka

LGBTİ Onur Yürüyüşü için de geç kaldın ama 2 Temmuz’daki Trans Onur Yürüyüşü’ne buyur gel, bir de bizim için yürü istersen aşkım.

LGBTİ Onur Yürüyüşü için de geç kaldın ama 2 Temmuz’daki Trans Onur Yürüyüşü’ne buyur gel, bir de bizim için yürü istersen aşkım.

Dün arkadaş sohbetleri sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı adalet yürüyüşleri söz konusu olunca benim aklım da direkt LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne gitti.

Çektiğimiz onca rezillik, onur kırıcı eylemler, aşağılama ve her türlü şiddet biçimi gözlerimin önünden geçmedi değil.  Sonra yarı güllüm ve sitemli bir paylaşımda bulundum facebook hesabımda.

“Keşke, Kılıçdaroğlu Onur Yürüyüşü’nde de yürüseydi, nasılsa farklı yerlerde yürüyor” diye. Gelen yorumlar haklı ve klasikçe tabi. Yok efendim seçim zamanı gelince bizleri hatırlarlar, sıra kendisine gelince adalet aklına geldi gibi.

Gelen bir yorumun içeriği de tam olarak şöyle idi. “ Hiç bir siyasi onur yürüyüşünü desteklemiyor sadece rant yapmak için destekmiş gibi görünenler var. O yüzden yürüyüşlere siyasileri karıştırmamak lazım. Ya da her siyasi partiden bir vekil katılması lazım fikrimce.”

Evet bu Stonewall ayaklanması ile başlayan kitlesel yani bir çok ülkede yapılan bir onur yürüyüşü. LGBTİ’lerin canına tak ettiği noktada baş gösteren bir başarı hikayesi. Süreç ilerledikçe ve LGBTİ dayanışması güçlendikçe insanların hassas durumları kullanılmaya başlandı ve özellikle seçimlerde, siyasi partiler de cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli politikalar yapmaya başladılar.  Seçim dönemi ve öncesi ile yetinmeyip süreklilik sağlayacak kadar adil politikacılar olsalar ne alaa, tabi şu günlerde gördüğümüz üzere,  olanlar da var.

Siyasi partilerin LGBTİ’ler için yaptıklarına dair bir kronolojiye girmeden aslında yapılanlar birçoğumuzun malumu. Şimdilerde Halkların Demokratik Partisi olarak bilinen ve birçok farklı isim ile bu güne gelen HDP ve onu takiben CHP, bana göre şimdiye kadar birçok somut adım attı. 2014 yerel seçimleri ve öncesinde gösterilen adaylıkların yanı sıra HDP’nin olağanüstü kongrelerinde parti tüzüklerine LGBTİ’lere dair ayrımcı tutumlarla mücadele edeceklerine dair maddeler çok kıymetli ve yazılı olması da süreklilik açısından da ayrıca ehemmiyet taşımakta.

Yine HDP’nin 2014 yerel seçimlerinde ağırlığı translardan oluştuğu meclis üyeliği aday adayları listesi ve CHP’nin de bu anlamda adaylar göstermesi vb. konular… Neyse çok uzatmadan, bir şeyler yapıldı.

En güncel bilgi olarak da HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, 15. Onur Yürüyüşü'nün engellenmesine ve kolluk kuvvetlerinin sert müdahalesine ilişkin Başbakan Binali Yıldırım'ın cevaplaması talebiyle soru önergesi hazırladı. Şu aşamada bu çok destekleyici bir eylem ve ben siyasilere olan sempatimi kaybetmek üzereydim ki Garo Bey’in şugarlığı but etkiledi beni. Tutar yani …

Haaa asıl bomba da şu …  RTE, 2002'de konuk olduğu bir televizyon programda “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart” diyordu.

RTE de o zamanlar demek ki LGBTİ’lerin gücünün farkındaydı ki bu sözleri sarf etmişti. Söz konusu kişi, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve öyle bir başkan ki bugün bütün yetkileri elinde tutan, bir lider.

Anlamak da güçlük çektiğim adamlardan biri; bir taraftan sofrasında Diva’yı ağırlarken, bir taraftan da Onur Yürüyüşü’nde maruz kaldığımız durum. Yani şu söz her şeyi özetler; filler tepişir, otlar ezilir.

Belki de bizim bile farkında olmadığımız bir gücümüz var ve kullanamadığımız ama ne olduğuna cidden kafa yormak lazım ve yeni mekanizmalar ile mücadele etmek gerekir diye düşünüyorum.

Bütün bunlar benim içimde kalmıştı ve söylemek iyi geldi biraz. Sözümü bitirirken de Sayın Kılıçdaroğlu’na seslenmek isterim:

Ey Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 2014 yerel seçimler zamanında benim de içinde bulunduğum bir LGBTİ topluluğunu makamında kabul edip, taleplerimizi dinlemiştin. Sende sanırım bizdeki gücü görerek bizlerin arkasında olduğunu söylemiştin.

İşin ucu sana dokununca mı adalet arayışına girdin? Enis Berberoğlu, “LGBTİ Hakları Protokol Metni”ni imzalayan vekillerden biri ve dolayısıyla duyarlı bir vekilin tutuklanması beni de çok üzdü.

Selahattin Demirtaş gibi her anlamda eşitlikçi bakan ve hükümetin en çok korktuğu Türkiye’de en güçlü muhalefet yolunda ilerleyen bir liderin tutuklanması da ayrıca toplumsal muhalefeti geriletti. Yerle bir edilen bir demokrasi için herkesin ses çıkarması gerekirken,  küründen (yalandan) bir muhalefet partisinin sessiz kalması, demokrasi ve adalet konusundaki samimiyetini gözler önüne serdi.

Ama elbette ki zararın neresinden dönsen kar, onun için Adalet Yürüyüşü’nü destekliyorum.

LGBTİ Onur Yürüyüşü için de geç kaldın ama 2 Temmuz’daki Trans Onur Yürüyüşü’ne desteğini bekleriz, buyur gel, bir de bizim için yürü istersen aşkım.

Ayrıca cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim halinin bir varoluş biçimi olduğunu ve bunun tercih edilebilir bir şey olmadığını bence sen biliyorsundur. Belediye başkanı gibi cahil olmadığını düşünüyorum, çünkü bir gün, bunun da  karşına çıkacağını bilen danışmanların vardır mutlaka.

Onur Yürüyüşü’nde yürümek için de illaki bir LGBTİ çocuğun ya da torunun mu olmalı? Belki de vardır ve bu sayede açılırlar.  “Durma ses çıkart” sloganının ne kadar doğru olduğunu hepimiz gördük.

Demek istediğim şu ki hatalarından ders al ve cidden herkesi kapsayıcı politikalar yap, Sayın Kılıçdaroğlu… 


Etiketler:
nefret