19/07/2013 | Yazar: Fatma Merve Bursalı

Löp löp yağlarını, aşırı kilosunu seven kişiler tabii ki de kanımca haklıdır. Ben sadece kilo kontrolü ile ilgili deneyimimi paylaşıyorum.

Obez bir bebek olarak doğmuşum. Hiç zayıf bir çocuk olduğumu ve iştahsızlık yaşadığımı hatırlamıyorum. 20 yaşımdayken 75 kiloya kadar çıkmıştım. Şimdi 72 kiloyum. Zaman zaman diyetisyen hekim ziyaretlerinde bulundum. Hekimlerin genelde söylediği hızlı metabolizmam olduğu bu sebeple çok kolay kilo aldığımdı. Standartlarımdan az yediğimde ise kolay kilo verebiliyordum. Ben de kilo kontrolü metinlerini okudum. Bedensel kitle endeksi, gıdaların glisemik indeksi, besinlerin kalori ve besin değerleri konusunda bilgiler edindim.
 
Bu okumalardan edindiğim sonuç ilk başlarda dehşet vericiydi. Çay ve kahveye eklediğim şeker, çok sinsi bir şeymiş meğer. Enerji vermekten başka bir özelliği yokmuş. Günde bir bardak çay ve bir bardak kahveden daha fazlası zararlıymış. Beyaz ekmek, besin değeri düşük enerji vericiliği yüksekmiş. Aynı şey beyaz un, beyaz pirinç, beyaz şeker vb. yiyeceklerde de geçerliymiş. Hele hele gazlı içecekler (doğal maden suyu hariç) de çok zararlıymış.
 
Rafine şeker yerine, meyve ve kuru meyveler tüketmek gerekiyormuş. Beyaz ekmek yerine esmer ekmekler (çavdar, kepek vb.), beyaz pirinç yerine kepekli pirinç veya bulgur, gazlı içecekler yerine doğal maden suyu, taze meyve suyu, ayran içmek gerekiyormuş. Hamur işlerinde beyaz un yerine kepekli un kullanılmalıymış. Sebzeleri mümkün oldukça çiğ yemek elzemmiş. Sıvı ve katı yağları kesinlikle pişirmemek, yiyecekleri pişirip ateşi kapattıktan sonra yağları eklemek gerekiyormuş. Yağlar pişince madensel yağlar gibi zararlı oluyormuş.
 
Bu tavsiyeler bana ilk başta sıradışı geldi. Ama uygulamakta engel görmedim. Bu tavsiyelere göre yeni bir beslenme planı yaptım. Mutfak alışverişi alışkanlıklarımı değiştirdim. Dışarıda hızlı yemek (fast food) ve hazır kek, hazır meyve suyu vb. besinlerden uzak durdum. Bunların yerine restoranlarda sossuz salata, çorba, ekmeksiz ve sossuz et gibi menüler sipariş ettim.
 
Bu süreç hiç beklemediğim güzel yanıtları beraberinde getirdi. En uygunsuz zamanlarda peyda olan açlık krizleri azaldı. Tatlı krizlerini ise evde yaptığım kuru üzümlü sütlü hafif tatlılarla geçiştirdim. Kesinlikle hamurlu tatlılar yemedim. Çikolata krizlerim için de bitter çikolata yedim. Çok iştahlı olduğum zamanda ise bir porsiyon yemek yedim, ikinci porsiyonu ise bir saat sonraya erteledim. Böylece aşırı yemekten kurtuldum.
 
Hâlâ 72 kiloyum, hâlâ 44 beden kıyafetler giyiyorum. Ama sosyal ve iş hayatım daha düzene girdi. Eğer listemdeki yemek çeşitleri mevcut değilse açlığımı erteleyebiliyorum.
 
Benim gizli şeker ve kolestrol sorunum da vardı. Her öğünden önce ve sonra, yani yaşamımın her anında hissettiğim atalet (tembellik), plansızlık, uyku düzensizliği, odaklanma güçlüğü vb. illetlerden kurtuldum. Çünkü durum çok basit. Beyaz şeker kullandığımda, şeker anında kanıma karışıyor ve kan şekerim hemen düşüp yükseliyor. Bu da bende uyku hali, tembellik ve baş dönmesi oluşturuyor. Ama beyaz şeker yerine kuru üzüm yediğimde kan şekerim yavaş yavaş düşüyor ve yavaş yavaş yükseliyor. Böylece bedenim bu besine ağır ağır uyum sağladığı için uyku, tembellik ve baş dönmesi alarmlarını vermiyor.
 
Kilo kontrolümde hâlâ aşamadığım konu ise az hareketli yaşam şekli. Genelde eylemlerim oturarak yapılan cinsten. Kitap okumak, ders çalışmak, bilgisayar ve internet işleri, örgü örmek, dikiş dikmek hep oturarak yaptığım alışkanlıklarım. Ev temizliğini ve bulaşık yıkamayı hiç sevememiştim. Daha hareketli yaşamak için gereği olmadığı halde ev temizliği, bulaşık, cam silme işleri yapıyorum. Bu biraz işe yarıyor. Zaman zaman yürüyerek kitap okuyor, derin düşünmelerimi yatağa uzanarak değil yürüyerek yapıyorum. Havuz ve piknik gibi organizasyonlara katılmaya çabalıyorum.
 
Sigara ne durumda acaba? Sigarayı olabildiğince azalttım. Artık dışarı çıkarken sigara paketimi evde bırakıyorum. Özellikle kolay ulaşabileceğim yerlere değil dolabımın pek karıştırmadığım köşelerine saklıyorum. Sigara içmek isteği doğduğunda evde küçük bir gezinti yapıyorum. Pencere kenarına oturup dışarıyı seyrediyorum, on defa derin nefes alıp veriyorum. Bu da yardım etmezse, film seyretmek kilo aldırmayan atıştırmalar yapmak gibi zevk veren şeylere yöneliyorum. Sigarayı bırakamıyorum, ama günlük sigara tüketimim böylece azalmış oluyor.
 
Umarım kilo kontrolünde sorun yaşayan okurlara bir nebze olsun fikir verebilmişimdir. Aklınızda bulunsun ki size uygun en iyi kilo kontrolü yine sizin kendi çabalarınızla (diyetisyen ziyareti, bilimsel beslenme metinleri, özsaygı vb.) oluşur. Burada yapmak istediğim “obez nefret söylemi”ni desteklemek değil. Löp löp yağlarını, aşırı kilosunu seven kişiler tabii ki de kanımca haklıdır. Ben sadece kilo kontrolü ile ilgili deneyimimi paylaşıyorum.
 
Not: İngilizce okuyan-anlayanlar için obez nefret söylemi karşıtı bir bağlantı öneriyorum, İngilizce okumayan-anlamayanlar ise sadece fotoğrafları inceleyip aşırı kilolu insanlarla ilgili doğru bilinen yanlışları görebilir.

Bir not daha: Mika’dan gelsin “Büyük kız, sen güzelsin” 


Etiketler:
İstihdam