02/09/2014 | Yazar: Emre Korlu

Ben herhangi biriydim. Eşcinsel sevgilisinin karşısında kadınlığını sergileyemeyen bir transseksüel...

Otur ve bekle!
Otur ve bekle...
 
Yaptığım tek şey zaten buydu. Deli olmadığım halde deli olduğumu kabullenmemi istiyorlardı. Sevdiğim adama bile kendimi anlatmakta zorlanıyordum ki zaten onun da beni dinlemeye hiç niyeti yoktu.
 
Bu ilişkiyi neden sürdürdüğümüzü hep merak ettim, Joseph. Sigara gibi bir şeydi, bağımlılık yaratıyordu ve üzerinde hiçbir uyarıcı yoktu. Gebertir tarzı bol ajitasyonlu, salya sümük korkutan cinsten...
 
18 yıllık hayatımda tam üç kişiye baba demek zorunda hissetmiştim kendimi. İki kardeşim vardı ve ikisini de sevmiyordum ya da sevginin ne olduğunu bilmediğim için onlara karşı duyduğum hisleri o fiilin yerine koymuyordum.
 
Felicia, memelerinin ucunu bir bantla kapatmıyordu ama çok şık sutyenler takıyordu. O, ailemizin en büyük kızıydı. Bunun nasıl olduğunu anlayamıyordum. Bir başkasının içinden çıkmıştı ve annemin regl kanına bulanmamıştı bile.
 
İçimdeki kızı dışarı çıkarmak için bahaneler yaratıyordum. Göğsüme kadar uzanan v yakalı dar kesim tişörtler alıyordum ve omzuma dökülen saçlarımı toplamaya uğraşıyordum. Felicia kadar güzel olmak için uğraşıyordum.
 
Bir yandan da İtalya’da Türk olmak vardı. Seni tanımak istiyorlardı kim olduğunu öğrenmek falan...
 
Senden daha iyi bir arkadaşım olsun diye hiç uğraşmadım. Bunu bir an olsun aklımdan bile geçirmedim, Joseph.
 
***
 
Dayak yemek feci bir şeydi. Gözünün zonkladığını hissediyordun. Acıyı azaltmak için o ana kadar aklına gelmemiş şarkıları bile mırıldanmaya başlıyordun. Trajikti. Öyle bir anda tanınmayacak hale getiriyorlardı insanı. İç organlarımın parçalandığını düşünmemeye gayret ediyordum. Kaç kişinin tecavüzüne uğradığımı sayamayacak kadar yorulmuştum. Felicia’nın saçlarını tararken uyuduğunu tahmin ediyordum. Annem onu uyurken izliyor olmalıydı.
 
Aileme göre doğru değildim. Bu dünya’ya herkes birilerinin yanlışı olarak geliyordu ve o kişilerin istediği gibi şekillenmen gerekiyordu. Tanrı’nın sana işeyip seks anında boşalma sağlayabilmen için verdiği organlara göre isim alıyordun, ya erkek oluyordun ya da kadın. Ben herhangi biriydim. Eşcinsel sevgilisinin karşısında kadınlığını sergileyemeyen bir transseksüel...
 
Ondan hiçbir şeyi gizlemek istemedim, Joseph. Farkına vardığımda benim için de oldukça geçti. Gecikmek berbat bir şeydi. Her şeyi sil baştan yaşaman gerekiyordu. Parmaklarındaki kınalar gibi belirsizleşiyordu.
 
*** 
 
Yakın bir geçmişte bitirdik.
 
Çoğu ilişki gibi seks üzerinde buz pateni yapmak zordu. Anlaşılamamak yorucuydu. Bunu yalnızca senin anlayabileceğini düşündüm, beni yanıltmadığın için sana şükrediyorum. Tanrı uyusun! 
 
Yüzümdeki yaralar ve bedenimdeki morluklar geçiyor. O kadar zaman yoğun bakımda nasıl yaşam mücadelesi verdiğimi bilmiyorum. Aynaya baktığımda gördüğüm tek şey, son iki yıl boyunca varlığından emin olduğum kadınlığım, onun haricindekiler bomboş bir anı defteri...
 
Joseph, bir gün seni herkesle tanıştıracağım. Sakalların yüzüne rahatsızlık vermeyecek, makyajını tazeleyip üzerine yakıştırdığın her şeyle güzel olacaksın ya da çirkin kime ne?
 
Kime ne Joseph? Şekli şemalı yoktur hürriyetin.
 
"Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne
Aman umutsuz bir yer olmasın!" - Didem Madak 

Etiketler:
nefret