01/04/2016 | Yazar: Janset Kalan

Sabahın hiç olmayacak bir saatinde dinlemeye başladığım bir Yıldız Tilbe şarkısı gibi hissediyorum. İsyankar, sitemkar, mahzun, hasret ama ille de davetkar.

Sabahın hiç olmayacak bir saatinde dinlemeye başladığım bir Yıldız Tilbe şarkısı gibi hissediyorum. İsyankar, sitemkar, mahzun, hasret ama ille de davetkar.

Sebebini çözümleyemediğim bir hazan mevsimine girdiğimin farkındayım.

Bahar sokakları, bahçeleri ve anne sıcaklığı ile haneleri misk kokularıyla sarıp sarmalarken lekelenmiş beyaz haliyle dört duvar odama beşinci duvarı da çekiyorum. İçtiğim sigaraların dumanından bazen gözlerim yaşarıyor, kurumuş nefesimin hırıltılarına uyanıyorum. Buradan çıkmayı hiç ama hiç istemiyorum. Kendimi güvende hissediyorum çığlık dolu sessizliğimde. Bunca kalabalık bir odada yalnızlığımı seyre dalıyorum belki de.

Buhran dönemlerim öyle ki saldırıya uğrayacağını bilen bir tosbağa gibi hemen kabuğuma çekiliyorum. İnsanlarla irtibatımı kesiyorum. Görmek, duymak, bilmek istemiyorum kimseyi. Bilinmekten, dokunulmaktan, görülmekten korkuyorum. Sahte gülüşler, saçma muhabbetler, derinine inmediğim konular, anlatmadığım kendim ile kesiyorum bu iletişimi.

Bu kez çok daha farklı bu buhran hali. Kendi hazan mevsimime girdiğimi, gün be gün yaprak dökeceğimi biliyorum bu kez. Belki de kök salamamış bir bitki misali toprağımdan kopup kurumaya yüz tutacağım. Yeni bir toprak, bir yudum su, az bir ışık huzmesi kuruyan yapraklara can veremez artık. Onlar çürümeli, erimeli ve toprağın kendisi olup başka yeşerenlere can ortağı olmalıdırlar.

Güneş fazla parlak, canımı acıtır diye korkarım. Jean Jaques - Henner

Sitemlerimi bir kenara bırakıyorum artık. Annem geliyor aklıma. Kimsesizliğimin en acıtan tarafıdır annem. Ona sitem etmeyi bıraktığım andı ruhumun ve aklımın bir nebze huzuru bulduğunu hissetmem. Barışmıştım çekip gitmesiyle. Belki bir yerlerde yolumu gözleyen bir annem yoktu artık, sıcak bir kucak göremeyecektim. Varsın olsun.

O bir güneşti her daim karanlık kötü bir gecemi aydınlatacağına inandığım. Artık o kadar parlak ki yüzümü döndüğümde canımı acıtacağını biliyorum. Ölümden korkmuyorum. Çünkü biliyorum ki ancak o zaman canımı acıtmayacak o güneşe.

Küsmeyeceğim sokaklara, bahçelere, insanlara biliyorum; kimsesizliğimi seyre dalacağım bir süre.

Bir gün kelebek olmak istemiştim ömrü bir gün olan ama o da olur mu bilmeden bekleyeceğim artık. Çekip gidemeyeceğim. Sırtıma yüklenecek bir bohça arayamayacağım. Yoluma azık katamayacağım. Islak, şimşek çakan bir gecede kuytu bir köşeye sinip bekleyeceğim. Güneş bana gel diyecek ve gideceğim.

Mutlu olacağım elbet, sevileceğim karşılık beklenmeden hem de çünkü içimdeki sızımı duyacak bir melek var bir yerlerde.

Kimsesizliğimin seyrinde bekleyeceğim...

Görsel: Jean-Jacques Henner, Solitude (1886)


Etiketler:
nefret