15/11/2016 | Yazar: Cihan Dağ

Onca soğuğa rağmen, sözümüzü yine güneş ile bitirelim...

Dost meclisinde kış geliyor diye konuşurken kendi kendime sormadan edemedim: Kış gitmiş  miydi ki gelsin?

Kulaklarımız buz kesiyor zaten her duyduğumuz şerlerle.  Sabah İMC TV kapatılıyor, akşam Cumhuriyet Gazetesi'ne operasyon yapılıyor. Gece vekillerimizi alıkoyuyorlar, gündüz bir bakıyoruz Levent'i almışlar. Bir günümüz boş geçmiyor. Fiilen F tipi hücrelerinin ortadan kalktığı, artık tek kişilik hücrelerde tek kişi kalmanın lüks olduğu günlerden geçiyoruz. Kimler yok ki içeride. Meydanlar boş, seyrek kalabalıklarda tanıdık yüzlerin eksildiğini görüyoruz.

Dünya giderek kötü bir hal mi alıyor? Sanmam! Zira hep böyleydi. Biz tanıklığımızı derinleştiriyoruz sadece. Tanıklığın acı bir yetmezliğe dönüştüğü topraklarda yaşıyoruz. Toprak mı suçlu? Sanmam! İkiyüzlülüğün sirayet ettiği, sözü bırak cana dahi değer biçmeyen insanlarla yüz yüze, kapı kapıya yaşamak zorunda kalıyoruz. Derdimizi anlatabilsek ne çare... Lakin içimizdeki insanlıkla azalıyoruz.

İşin başka bir acı tarafı sözlerimiz farklı acımız aynı. Yazdıklarımız tekerrürden aksak. Güncelliğini koruyan sözler, türküler söylüyoruz. Bir aradayız, dayanışma ile var oluyoruz. Lakin dışarıda büyüyen kötülüğün gölgesinde kalıyoruz. Bu karın fırtınanın ortasında çaresiz hissetmemek elde değil. Dün Özgür Radyo'nun tekrar yayına başlamasına sevinirken bir yandan da kendimizi her sürgün verdiğimizde tekrar budanan ağaç gibi hissettim. 

Ama ardından pencereden dışarı baktığımda birden çocukluğumdan kalan bir görüntüyü hatırladım. Kışın hava soğuk ve dışarıda deli gibi kar yağıyordu. Yağan karı izliyor, dışarı çıkmak için sabırsızlanıyorduk. Kar durduktan sonra annemizin sokak iznini onaylayan bakışlarının ardından sessiz bekleyişe son verip bağırarak sokağa koşup avucumda karı sıkıştırıp top haline getirerek hedefe fırlatırdık. Sokakta arkadaşlar ile kar topu savaşı yaparken olur da sırtımız yere gelirse, gözümüze güzel bir kış güneşi ilişirdi. Davetine karşı koyamaz yeniden ayağa kalkar ve 'kendimizi savunmaya' devam ederdik. 

Yani kışın karı, tipisi, soğuğu olduğu gibi güneşi de vardır. İçeride ve dışarıda tüm dost ve yoldaşların gözlerinde o kış güneşini görmek umuduyla diyelim. Onca soğuğa rağmen, sözümüzü yine güneş ile bitirelim...


Etiketler:
nefret