22/03/2013 | Yazar: Esra Güleç

Artık kız mıyız yoksa kadın mıyız buna da karar veren polis teşkilatının olduğu bir ülke sınırları içerisinde yaşıyormuşuz.

Meğer polis vajinamızın da bekçiliğini yapıyormuş. 

Artık kız mıyız yoksa kadın mıyız buna da karar veren polis teşkilatının olduğu bir ülke sınırları içerisinde yaşıyormuşuz.
 
Bir gün ailenizi arayan bir polis katıldığınız eylemlerden dolayı ailenizi bilgilendiriyor hatta tehdit ediyor. Bakıyor ki söylediği çarpıtıcı bilgiler de ailenizi ikna etmeye yetmiyor çaresiz kalan polis bu kez sizin cinsiyetiniz üzerinden nefret söylemlerine devam ediyor.
 
“kızınız daha kadın olmadan 8 marta katılıyor.”
 
İşte can alıcı cümle. Bir kadını harekete geçirmeye yetecek bir kadını ayaklanması için fazlasıyla ikna edebilecek güzel! kışkırtıcı bir cümle.
 
Şimdi bu polise göre kız kadın ayrımı nasıl anlaşılıyor? Polis ne zamandan beri vajina bekçiliği yapıyor?
 
Biz kadınlar bir polise göre penisi olan bir erkekle evlenip seviştiğimiz zaman mı? Kadın oluyoruz.
 
Kadın olabilmemiz için tek gerekli olan şey penis midir?
Aslında zaten onların kız olarak tanımladığı bizler zaten kadın doğmuyor muyuz?
Varlığından bile şüphe duyduğumuz bir zar parçasının onların gözündeki değerini bu denli büyüten heteroseksist anlayışa karşı biz kadınlar aslında zaten kadın olarak doğduğumuzu, kız -kadın ayrımının olmadığını, onların penislerinin de bizim için hiçbir anlam ifade etmediğini bu robotlaşmış kafalara nasıl anlatabiliriz?
 
Peki ya nedendir ki aynı zihniyet anneler gününde bana “anneler günün kutlu olsun sen de geleceğin annesisin” diyerek annelik benim zaten yerine getirmem gereken bir görevmiş, benim doğamda olan doğal bir durummuş gibi dayatılır.
Hayır ben geleceğin annesi olmak zorunda değilim ve ben hep kadındım zaten. Bunu sizin o programlanmış robot kafalarınız belirleyemez. Hiçbir zaman bir insanı kendisini kadın olarak tanımladığı sürece ne penisi var dış görünüşü erkeğe benziyor diye ne de bekâretini “bozacak” bir erkekle birlikte olmadı diye o kadın değil deme hakkına sahip değilsiniz.
 
Dahası benim görevim hiçbir zaman annelik ve bir erkeğin kadını olarak hayatımı tamamlamak olmadı, olmayacak.
 
Devletlerin ürettikleri heteroseksist ve militarist bu politika benim politikam değildir.
 
Benim kadın olmam benim cinsiyetim devlet politikalarıyla tanımlanabilecek kadar basit bir mesele değildir.
 
Devletin temelini oluşturan aile kavramıyla biz kadınlar üzerinde oluşturulmaya çalışılan dayatmacı baskıcı heteroseksist bir anlayış ise kabul edilebilir bir durum olamaz.
 
Hiçbir devlet hiçbir zihniyet benim bedenimi benim cinsiyetimi tanımlama hakkına sahip değildir olamaz.
Ürettiğiniz militarist tek tipleştirilme üzerine kurulu politikalarınızda ben yokum.
Hiçbir canlı ürettiğiniz programlarla yönetebileceğiniz robotlar değildir.
Bizleri robotlaştırmaktan vazgeçin.
Ben her hangi bir devletin belirlediği cinsiyetçi politikalarla robot haline getirilmiş bir varlık olarak yaşamak istemiyorum.
Devletlerin kolluk kuvvetlerinin üzerimdeki psikolojik, politik ve fiziksel şiddetinden dolayı kendi kimliğimi kendi varoluş biçimimi özgürce yaşayamamaktayım.
Bu yüzden o kirli ellerinizi çekin cinsiyetlerimiz üzerinden.
Ve o kokuşmuş içi çürümüş yapay ahlak anlayışınızı kendinize saklayın!

Etiketler:
İstihdam