01/10/2014 | Yazar: Esmeray

Unutmayın ki, Kobanê’de direnen halk kazanacak! O açlıktan ölen, gözleri korku ile bakan çocukların âhı yanınıza kalmayacak!

Unutmayın ki, Kobanê’de direnen halk kazanacak! O açlıktan ölen, gözleri korku ile bakan çocukların âhı yanınıza kalmayacak!
 
Anam bacım; daha sekiz yaşındayken köyümüze jandarmalar gelmişti ve hiç kimse Kürtçe konuşmayacak diye buyurmuşlardı. Yazık, köyde yaşlı bir kadın vardı, bakkala gidecekti. Kadını Kürtçe konuşmaması için uyardılar. Ben de kadınla birlikte bakkala girdim. Arkamızdan jandarma girdi. Kadın, “Lawvemin kane kilok şekır kilok ji bırınc bırıa tırkivi” (Oğlum bana bir kilo şeker, bir kilo pirinç ver Türkçe olsun) dedi. O çocuk aklımla gülmüştüm ben. Ama o yaşta kendime de sormuyor değildim, “neden bizim dilimiz yasak”? Biz böyle büyüdük yasaklarla ve o yasaklara farklı biçimlerde direnmekle...
 
Aslında bu hikâye küçük bir örnektir. Binlerce yıldır doğduğumuz topraklarda, yaşadığımız coğrafyada bunu hep bize hissettirdiler. Zamanla direndik, isyan ettik. Analar, sevgililer ölümlere ağıtlar yaktılar. Kendi toprağında yabancılaşmayı acaba biz Kürtler kadar kim yaşadı?
 
Peki, ya kendi dilinden utanmayı yaşadınız mı hiç? Biz bunu da yaşadık. Sonuç olarak 30 yıldır bir savaş hâli var. Bir halkın en meşru müdafaa ve hak savaşıdır bu. Biz Kürtler başkalarının topraklarını gasp etmek için silahlanmadık. Coğrafyalarda doğup, orada yaşamını sürdüren, orada kültürler inşa eden halkların üzerine saldırıp devlet kurmak için silahlanmadık. Biz sadece kendi coğrafyamızda kalmak için savaştık, savaşıyoruz. Kendi dilimizi konuşmak, kültürümüzü yaşatmak için... Kısacası özgürlüğümüz ve yaşama hakkımızı elimizde tutmak için...
 
Artık öyle bir noktaya geldik ki, kan görmek istemiyoruz. Çocuklarımız ölsün istemiyoruz. Barış dedik, bütün yapılanlara rağmen barış dedik! Sadece yan yana, aynı coğrafyada yaşamak istiyoruz. Nereden türedi, nereden geldi bilinmez bir IŞİD belası peydahladılar Kürtlerin başına. Ben Esmeray olarak çok zaman boğazım düğümlendi, nefesim kesildi, bütün dünya bir olmuş bizi mi öldürüyor, diye geçirdim içimden... Kendini savunmada çokça deneyimli olan inançla, cinsiyet farkı gözetmeksizin bu belaya karşı da direniyoruz. Unutmasınlar ki yaşamak için inanan bir ulusu kimse ne yıldırabilir ne de yok edebilir. Hiçbir tarih bunu yazmamıştır. Bütün IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyon ülkelerinin nasıl bir hesabı var, bilmiyorum. Aklım da buna ermiyor ama IŞİD’e karşı mücadele kararı aldılar. Ayol, koca ülkelersiniz, bütün silahlar elinizde, nasıl olur da baş edemiyorsunuz? Ne kadar samimisiniz hiç belli değil! Fakat YPG savaşçıları ve Kobanê halkı inandıkları için, özgürlük için, aşk için bu canilerle, her şekil, kadınlı erkekli baş ediyorlar.
 
Bir başka konu da, bu İŞİD bu zulmü Müslümanlık adına yapıyor? Ne yazık ki, bizim hükümetimiz daha düne kadar terörist demiyordu bunlara ve bunları destekleyen insanlar var ülkemizde! Kardeşim bu nasıl bir dindir? Sizin dininiz benim dinim olamaz! Sizin tanıdığınız Tanrı da benim Tanrım olamaz!
 
Ha bir de, bunu cenneti garantilemek için yapıyorlar. Kadınlardan korkuyorlar. Kadınlar tarafından öldürülürlerse cennete gitmeyeceklermiş. Bu nasıl bir zihniyettir ki, kadınlar tarafından öldürülünce cehenneme gitmekten korkuyor ama aynı zihniyet kadınları zincirleyip satıyor, tecavüz ediyor. Sizin gittiğiniz cenneti biz zaten istemiyoruz.
 
Unutmayın ki, Kobanê’de direnen halk kazanacak! O açlıktan ölen, gözleri korku ile bakan çocukların âhı yanınıza kalmayacak! 

Etiketler:
nefret