24/04/2009 | Yazar: Deniz Deniz

Geçen gün davetlilerinin tümünün trans arkadaşlardan oluştuğu yemekli bir ev toplantısında koyu bir gullüme kapılmışken, ekrana Almanya'nın Hamburg kentindeki seks işçilerinin ekonomik krizden nası

Geçen gün davetlilerinin tümünün trans arkadaşlardan oluştuğu yemekli bir ev toplantısında koyu bir gullüme kapılmışken, ekrana Almanya'nın Hamburg kentindeki seks işçilerinin ekonomik krizden nasıl etkilendiklerini anlatan haber düşünce, bizim kızlar da başladı Türkiye'deki durumu anlatmaya. Dünyayı saran ekonomik krizin Türkiye'yi teğet geçip geçmediği tartışıla dursun, kızların anlatımları bu krizin özellikle TT dediğimiz kitleyi hiç de teğet geçmediğini gösteriyordu. Kriz fuhuş yapılan her ortamda hemen hemen aynı derecede kendini fazlasıyla göstermiş durumda. Genel evde, sokakta ya da kulüpte olsun herkesin ortak kanaati işlerin büyük ölçüde düştüğü. Konuşulanlarda ekonomik kriz en önemli faktör olarak öne çıkarken, can güvenliklerinin olmaması, polis baskısı ve özellikle sokakta seks işçiliğinin açmazlarından çor (hırsızlık) en önemli sebepler olarak sıralandı. Kimi tüm bunların yanına internette seks işçiliğinin artmasını, kimisi de seks tabularının ortadan kalkmaya başlamasını dahi gösterdi. Tüm bu sebepler içinde hangisi ne derece etkili bilinmez ama kızların ortak görüşü, yaşanan ekonomik krizi baskılara birinci etken olarak ortaya seriyordu. 

Şu bir gerçek ki, Türkiye'deki TT’lerin ezici bir çoğunluğu zorunlu olarak fuhuş yapmakta ve bu tür kriz dönemlerinde fuhuş sektörü de en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Bilen bilir trans dönüşüm süreci son derece pahalı bir süreç ve Türkiye'deki pek çok trans bunu ancak seks işçiliği yaparak gerçekleştirebilmekte. Bakın kimi genelevde, kimi kulüpte kimisi ise sokakta seks işçiliği yapan tt’lerin ekonomik kriz başladığından beri yaşadıkları sıkıntılar ve bu sıkıntıların yol açtığı yeni süreç Türkiye'de "trans yaşam"ın nasıl kaygı verici bir boyuta ulaştığını öne seriyor. Sohbet sırasında konuşulan konu başlıklarını yaşanan sıkıntıları buraya aktarmak gerekirse;
 
Geriye dönüşler başlamış
 
Konuşulanlardan en çarpıcı olanı pek çok tt’nin yaşanan ekonomik kriz ve baskılara -özellikle can güvenliklerinin kalmaması- daha fazla direnemeyerek, son çare olarak, trans dönüşüm sürecini bırakarak pes etmiş olması. Bu arkadaşların çoğu harcadığı onca emeğe rağmen, hayallerini de bir kenara koyarak, soluğu ya ailesinde ya da başka bir ortamda almış. Sadece o sohbet esnasında en az 10 kişinin adı sayıldı. Beni en çok şaşırtan ise aralarında cinsiyet operasyonunu dahi geçirmiş olanların bile olması. Bu bile tek başına bizim açımızdan son derece moral bozucu olsa gerek. Yılarca emek harcayarak, bin bir zorluk içinde kazandıkları paralarla taktıkları göğüs protezlerini yine büyük paralar vererek aldırıyorlar. Hormon tedavisi sonucu oluşan göğüslerini aldırmak için çabalayan bir transtan doktor 4 bin TL istemiş. "Anne başka çarem yok. Verecem bir şekilde o parayı ve aileme gidecem. Artık bu ortamda kalamam" diyordu çaresizce.
 
Kiralarını ödeyemiyorlar
 
Krizin ve güvenliksiz çalışma koşullarının yol açtığı bir diğer sonuç ise, yılardır yalnız yaşayan pek çok tt’nin çare olarak ya başka bir arkadaşının yanına taşınmakta ya da yanına başka bir arkadaş veya arkadaşlar alması. Bu elbette ayakta durma adına bir çözüm fakat ne zamana kadar fayda sağlayacağını kestirmek güç. Son yılarda tt’ler için cazibe merkezi gibi duran Şişli Kurtuluş- Nişantaşı-Teşvikiye-Fulya hattında kiralar el yaktığı gibi son bir yıldır emlakçıların da tt’lere ev vermeye yanaşmadığı da konuşulanlar arasında. Sadece kiralama değil satın almada da aynı engel kendini göstermekte. Yıllardır biriktirdikleriyle bir ev almaya karar vermiş olan bir transın emlak emlak nasıl dolaşıp bir türlü beğendiği evi alamadığı da konuşulanlar arasındaydı. Kısacası parası olan da bu dönemde pek şanslı sayılmıyor.
 
Gasp ve saldırı olayları arttı
 
Her ekonomik kriz sosyal yaşamı da olumsuz ölçüde etkiliyor. Özellikle bu dönemlerde suçlar artış gösteriyor. Artışa geçen suçların en başta sokakta güvensiz şekilde çalışan tt’leri etkilemesi de kaçınılmaz. Nitekim konuşulanlar arasında kızların uğradıkları gasp ve hızsızlık benzeri olaylarda artış olduğunu gösteriyor. Hemen hemen her gece bir tt ya gaspa uğruyor ya da müşteri kılığındaki kişilerin hırsızlığına maruz kalıyormuş. İşin kötü yanı bu tür olaylarla karşılaştıklarında polisten gerekli yardımı da görmediklerini belirtiyorlar. Hatta saldırıya uğramış, çantası çalınmış bir trans gittiği karakolda, kendisine yardımcı olunması yönündeki ısrarı karşısında görevli bir polis memurunun şu cevabıyla karşılaşmış: "Oldu başka emrin. İstersen seni bir de koruyalım ne dersin!".
 
Elbette ölümler de konuşuldu. Dilek, Ebru, Melek ve diğerleri... Biri o sırada telefon rehberini karıştırırken Ebru'nun ismine denk geldi, gözleri doldu. Sahibi sonsuzluğa uğurlanmış bir kart viziti telefon rehberinde taşımanın yarattığı hüznü anlamak zor olmadı. Sonra yıllardır sonsuzluğa uğurlananlar tek tek anılmaya çalışıldı. Ölüm sayılamayacak kadar çoktu bu camiada. 
 
Sobetin sonunda elbette, güvenlikli iş sahaları, kendi mesleklerine dönebilme, Anayasaya farklı cinsel kimlikler türü çözümler de konuşuldu ama "korunmasının" bizzat polis tarafından hak edilmesi imkansız bir olay olarak görülen tt'lere yaşanan bu ekonomik krizde suç oranlarının da artığı ve daha da artacağı göz önünde bulundurulduğunda kendi adıma "hepinizi Allah korusun" demekten başka bir çözüm gelmedi aklıma. Tabii bu kahredici süreçte hayallerinden vaz geçip dönenlere de hak verip yeni hayatlarında mutluluklar dilemekten başka.
 

Etiketler: yaşam
nefret