30/04/2012 | Yazar: Seyhan Arman

Neydi bu eylem? Önemsiz miydi? Hayır, aksine yaşam kalım meselesi, son zamanlarda artan trans nefret cinayetlerine dur diyebilmek, sesimizi duyurabilme ihtimali ve tepkimizi ortaya koymak için Şişli AKP binası önüne yürümek, basın açıklaması yapmak ve binanın önüne siyah çelenk koymaktı.

En baştan söylemeliyim ki bu yazı direk travesti ve transseksüel kadınların vurdumduymazlığı için yazılmıştır.
 
Yine bir eylem günü ve yine 5-10 aktivist bir şeyler yapmak, yanlışa dur demek için hazırlık yapıyor ve eylem direk trans kadınların nefret cinayetine kurban gitmesine yönelik olsa da o 5-10 aktivistin tamamı trans değil :( Yine aynı aktivist trans kadınlar, geyler ve lezbiyenler çabalıyor.  Bir kısmı siyah çelenk yaptırmak için koşuştururken, bir kısmı basın bülteni hazırlıyor, bir kısmı da ’’ya kimse gelmezse, bu kadar az kişi ile ne yapacağız?’’ın derdinde.
 
Eylem günler öncesinden sosyal paylaşım sitelerinde, bir kısım medyada ve LGBTT derneklerin web siteleri ve mail gruplarında paylaşıldı. Hatta sosyal paylaşım sitesinde oluşturulan eyleme çağrı etkinliğine birçok trans kadın geliyorum dedi ve paylaşılan bildirimleri beğendi! Sonuç? Her zamanki gibi hüsran. Ne katılacağım diyen, ne beğenen, ne de davet alan hiç bir trans kadın gelmedi. Eylemde gördüğümüz trans kadınların hepsi zaten her eyleme gelen ve haklar konusunda savaşan bildik kişilerdi.
 

Peki, neydi bu eylem? Önemsiz miydi? Hayır, aksine yaşam kalım meselesi, son zamanlarda artan trans nefret cinayetlerine dur diyebilmek, sesimizi duyurabilme ihtimali ve tepkimizi ortaya koymak için Şişli AKP binası önüne yürümek, basın açıklaması yapmak ve binanın önüne siyah çelenk koymaktı. Çünkü 30 Mart günü İzmir Karabağlar ilçesinde Tuğçe isimli arkadaşımız nefret kurbanı olmuş, üzerinden bir kaç gün geçmeden 5 Nisan sabahı Nükhet isimli arkadaşımız da aynı şekilde öldürülmüştü. Üstelik Nükhet, silahla başından vurulup 40-50 bıçak darbesi almış ve makatına şişe sokulmuş halde bulunmuştu. Normalde bu duruma dur diyebilmek için, onlarca, yüzlerce, hatta binlerce trans kadının sokağa dökülmesi gerekmez miydi? Dün Nükhet’in başına gelenler yarın bizimde başımıza gelmez mi ? Hadi diyelim bizim başımıza gelmeyecek, bir insana yapılan bu duruma nasıl sessiz kalabiliyor(uz)sunuz ? Nasıl bana ’’kızacaksın ama, kuaföre gitmem gerek’’ diyebiliyorsunuz anlayamıyorum.
 
Evet, para kazanmanız gerek, evet bugün Cumartesi ve evet kuaförde sıra var biliyorum ama öldürülme ihtimaliniz bu kadar yüksekken nasıl kuaföre gitmek daha önemli olabiliyor anlayamıyorum, anlayacağımı da zannetmiyorum. Kuaföre 1 saat önce ya da 1 saat sonra gidilebilir mesela, hatta hiç gidilmeye bilir. Sorun elbette kuaföre gidip gitmemek değil, sorun yaratılan bahane. Eminim birisinin kocası evdedir, bir başkasının kolisi gelmiştir, öteki dün geceden kalmadır vs vs. Sorun yapılan eyleme güvensizlik, sorun trans bireyler olarak kendini zaten öteki olarak kabul etmemizden, sorun dışlanmayı, aşağılanmayı, şiddete maruz kalmayı hatta öldürülmeyi normalleştirmemizden kaynaklanıyor!
 
Hiç kusura bakmayın arkadaşlar, yaşadığımız ülkede zaten insan yerine konulmuyor, sapkın, hastalıklı ucubeler olarak görülüyor hatta ve hatta geyler tarafından bile öteki olarak görülüyorken ve biz kendimiz için parmağımızı kıpırdatmazken 3-5 aktivist dünyayı değiştiremez. Ya artık birlik olmayı, yanlışa dur demeyi, örgütlü mücadeleyi öğreneceğiz yada her geçen gün artarak nefrete kurban gitmeyi, bir tarafımıza şişe sokulmasını kabulleneceğiz, başka yolu yok!
 
NEFRETE KARŞI SES ÇIKAR!
SUSMA HAYKIR, TRANSLAR VARDIR!
NEFRET CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!
NEFRET CİNAYETLERİ SİSTEMATİKTİR!
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!
 

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam