20/05/2015 | Yazar: Hatice Kapusuz

Nasıl bir aile ki söz konusu olan; şiddete, tecavüze, istismara katlanmayı ailelerinden destek almaya yeğlemiş olsun bu insanlar?

Yüzleşilmesi gerekenler bitmez bu dünyada, özellikle bu ülkede! Gün geçmiyor ki bir cinsel istismar vakasının mahkeme sürecinden dehşet verici bilgiler çıkmasın. Cezasızlık ve tahrik indirimlerden kolu kanadı kırık adalete kalmayan inancımızdan bahsetmeyeceğim, malumun ilanı zaten.
 
Derdim bu sefer başka. Çok çeşitli düzeylerde, çeşitli yaş gruplarındaki tecavüz ve istismar vakalarında tehdit unsurlarını fark etmişinizdir. Bunların belki de hepsini kesen bir tanesi üzerine birlikte düşünelim istiyorum.  “Ailesine söylemekle tehdit etmek”. Bu söz öbeğini günlük hayatımızın vazgeçilmez parçası google’a yazarak bir bakmanızı öneririm. Çıkan sayfalarca sonuç sizin için de ürpertici olacak. Kimi yıllarca süren istismar vakaları, kimi kolektif bir şekilde bütün bir kentin suç örgütüne dönüştüğü istismar vakaları. Kimi çocuk, kimi genç kadın, kimi yetişkin. Hepsinin susturulma biçimleri aynı, maruz kaldıkları şiddet tarifsiz. İşte tam burada sormamız gereken bir soru var: Nasıl bir aile ki söz konusu olan; şiddete, tecavüze, istismara katlanmayı ailelerinden destek almaya yeğlemiş olsun bu insanlar? Düşünün istiyorum 12- 13 yaşlarında çocukların boyun eğdikleri, yaşadıkları saldırı karşısındaki sessizliklerini ve yalnızlıklarını. Destek isteyememenin, ses çıkaramamanın o korkunç ağırlığını, köşeye sıkışmışlık hissini.
 
Hatırlayın, küçükken korkunca annemizin babamızın bacağına yapışıverirdik içgüdüsel olarak. Çünkü dışarıdaki tehlikeye karşı küçük çocukların yegane limanıdır anne babaları. Çocukların korktuklarında verdikleri diğer tepkileri düşünün. Ve sonrasında veremedikleri tepkileri. Yetişkin olmak adına feda etmelerini istediklerinizi.
 
Ve düşünelim çocuklar büyüdüğünde -ki çoğu çocuğun büyümesine izin bile verilmez bu ülkede- onları ailelerinden destek isteyemez, ailelerine sığınamaz kılan nedir, ne olabilir?  Tüm bu suçluların aynı tehdidi kullanmaya iten bildikleri bir şey olmalı. Bu ne olabilir?
 
Kötü kızların - çocukların başına kötü şeyler gelir diye korkutulmuş çocukluğumuzu,
 
Başımıza kötü bir şey geldiğinde kendimizi suçlu hissederek saklamamızı,
 
Hak edilmiş kötülüklerin sebeplerini, o saatte ne yapıyormuş, oraya neden gitmiş, evde dursaymış, annesini dinleseymişleri...
 
Çocuklara kulak vermek yerine onların yalan söylediğine inanma eğilimli ebeveynleri,
 
Zorla amca teyze öptürüp, beden dokunulmazlıklarını inşa etmelerine izin verilmeyen çocukları, kendilerini kötü hissetseler de oturtuldukları kucakları,
 
Bunların hepsini ve daha fazlasını biliyor olmalılar.
 
Bizim de doğru cevabı bulmamız ve çocukları, gençleri, kadınları şiddete karşı yalnız ve desteksiz bırakan ailenin ve değerlerin yerine yenilerini inşa etmemiz gerekiyor.
 
Evet cezasızlık aldı başını gitti, hakimler dehşet kararlar veriyorlar. Ancak, eğer küçücük bir beden ailesine sığınmak yerine bu acılara ve travmalara katlanıyorsa bizim başkaca bir sorumluluğumuz var demektir. 

Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam