01/04/2014 | Yazar: Sedef Çakmak

Ey Cemaat-i Nalubun, sizlerin destekleri de bizim için değerli, siz de insansınız sonuçta ama yeter söz lubunyanın artık!

Ey Cemaat-i Lubun,
 
Sizlere bu balkon konuşmamı balkonu olmayan evimde salonumda otururken yapıyorum.
 
10 yıldır LGBTİ hareketine emek ve gönül vermiş bir sevici kardeşiniz olaraktan bu hareketi artık kendi varlığımızla, kendi ifadelerimizle, kendi yöntemlerimizle siyasete taşımanın gerekliliğine olan inancımla bildiğiniz gibi aylar aylaar önce Cumhuriyet Halk Partisi’nden Beşiktaş Belediyesi Meclis Üyesi Aday Adaylığımı kimliğimi saklamadan ortaya koymuştum. Tırnaklarımla kazıya kazıya, umutsuzluğa kapılıp ne yapıyorum ben burada, gittiğim yol yol mudur diye düşündüğüm noktalarda kendime hatırlata hatırlata, sol yanımda Boysan’la, sağ yanımda Çelik’le, arkamda Spodcanlar, Platformcanlar, Hevicanlar, Lambdacanlar, bağımlı-bağımsız lubunyacanlar ve bi tanecik aşkımın bana olan sabrı ve desteğiyle olayı adaylığa kadar taşıdım. Elbette en büyük teşekkürü bu aziz lubunya cemaati ve hareketi hak ediyor!
 
Dün demokrasi denilen soyut kavrama olan inancımızın pıtır pıtır döküldüğü bir gündü, zaten çok çoook uzundur dökülüyordu ama her seferinde “belki bu sefer farklı olur?” özlemiyle doluyorduk. Büyük resme ve ülkemizin jeopolitik önemine filan baktığımızda bunların hepiciği bizi biz yapan, insanlıktan çıkmamızı engelleyen önemli değerler. Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
 
Gerçek kaosu gördük ve sağlam iradeden karşılaştırmaya izin vermeyecek şekilde daha iyi olduğunu anladık!
 
“Biz kazandık” diyebilir sağlam irade, ama esas kazananın gıdım gıdım, dişini tırnağına takarak ilerleyen hak mücadelesi olduğunu iyi biliriz biz! Onların inlerine de gireceğiz demek isterdim ama biz giremeden onların inleri başlarına çökecek zaten!
Ey Cemaat-i Nalubun, sizlerin destekleri de bizim için değerli, siz de insansınız sonuçta ama yeter söz lubunyanın artık! Bunu dışlamak olarak algılamayın, kendi sesini en yakınındaki arkadaşlarına, annesine, babasına, komşusuna duyurmaktan çekinen bir geçmişe sahip bir grubuz biz. Yaşam hakkı çığlığının yankısı esas görevi bu hakkı savunmak olan devlet kurumlarındaki birkaç insana ulaştığında sevinen bir grubuz biz. Ama artık “evet eşcinsellerin de hakları var!”dan daha ötede bir durumdayız, artık bu cümlenin kendisi otomatikman “eee, bu hakların gasp edilmemesi için ne yapacaksınız o zaman?” sorusunu getiriyor (eşcinsel değil LGBTİ hatırlatmasıyla birlikte!)
 
Bizler sizlerin bacısıyız, gardaşıyız, anasıyız, babasıyız. (Şair burada hala hetero kardeşlere seslenmektedir) Bizler sizlerin anlam veremediği, yan yana görünmek istemediği, komşu, kiracı, öğrenci olarak istemediği gruplarız. Ama geldiğimiz noktada biz-siz diye bir şey yok hepiniz “klübe hoşgeldiniiz”! Ayrımcılığa uğrayan tüm kesimlerle empati kurmak için müthiş bir an, artık hepimizin her türlü hakkı bir bir gasp edilmekte! Arzu ettiğimiz, talep ettiğimiz eşitlik “bu” değildi, ama bu bataktan hep birlikte, daha güçlü ve herkes için adalet söylemiyle çıkacağız!
 
Dilimizde tüy bitene kadar haykıracağız, buradayız! Sadece kendimiz için değil herkesin ama herkesin bu ülkede adil ve eşit bir şekilde yaşaması için mücadele vereceğiz!
 
Bu balkon konuşması niye mi? “Sokakta, işte, mecliste, eşcinseller her yerde” sloganımızın son ayağını gerçekleştirdiğimizi duyurmak için. Artık Beşiktaş Belediye Meclisi’nde CHP’den açık kimliğiyle bir arkadaşınız var! Çakmak çakmağa geldik, dertli gönüllere ümit olmaya geldik! Her durumda ve her koldan mücadeleye devam! 

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam