07/12/2015 | Yazar: Dağhan Irak

Çok sayıda LGBTİ sitesi TİB’in radarına takılırken Facebook Türkiye ekibi de mevzu LGBTİ’ler oldu mu mahallenin ahlakçı külhanbeyi kesiliyor

LGBTİ bireylerin ayrımcılığa uğradığı alanlardan biri de İnternet özgürlüğü. Çok sayıda LGBTİ sitesi TİB’in radarına takılırken Facebook Türkiye ekibi de mevzu LGBTİ’ler oldu mu mahallenin ahlakçı külhanbeyi kesiliyor

LGBTİ (Lezbiyen-Gey-Biseksüel-Transseksüel-İnterseks) bireylerin başta yaşama hakkı olmak üzere tüm hak ve özgürlüklerine yapılan müdahalelerin tarihi milattan öncesine kadar uzanıyor. LGBTİ hakları için bireysel ve örgütlü mücadeleler ise 19.yüzyıl başlarından itibaren karşımıza çıkıyor. Türkiye’de ise özellikle milliyetçi-muhafazakar-militarist-şoven yapısıyla farklı olan her kimliği doğrudan karşısına alan faşist 1980 cuntası, LGBTİ bireylere karşı zaten var olan toplumsal baskının devlet çatısı altında kurumsallaşmasına ön ayak oluyor. Türkiye LGBTİ hareketi ise 1980 darbesi sonrası yaşanan siyasi içe kapanmışlıktan çıkışta, özellikle 1990’lardan itibaren en önemli pay sahiplerinden biri. 1980 cuntasının hem ideolojik, hem de yöntemsel olarak rahatlıkla devamı kabul edilebilecek AKP rejimi döneminde de toplumsal muhalefetin en önünde LGBTİ hak savunucularını görüyoruz. Ahlakçılığın, cinsiyetçiliğin, maşist şiddetin hükümetin çok açık desteğiyle zirve yaptığı bu dönemde, 1990’lardan itibaren bir avuç insanın tırnaklarıyla kazıya kazıya taşıdığı Onur Haftaları, rejimin baskısı altında kendini ifade edemeyen pek çok insanın duygularına tercüman olarak on binlerin katılımına ulaştı. Rejimin keyfi olarak ve şiddet vasıtasıyla dayattığı Taksim yasağını kitlesel olarak kıran Onur Haftaları, aslında 2013 Haziran direnişlerine giden yolun da öncüsü kabul edilmelidir.

Tüm hak ve özgürlüklerin keyfi ve vahşice kısıtlandığı günümüzde, Onur Yürüyüşlerine yüzlerce polisle saldırıldığı bir dönemdeyiz. Temmuz 2015’te LGBTİ hak savunucusu, seks işçilerini örgütleyen Kırmızı Şemsiye Derneği’nin öncülerinden Kemal Ördek’e bir grup barbar tarafından yapılan cinsel saldırı ve sonrasında faillerin adeta devlet koruması altına girmesi, bu dönemin utançlarından yalnızca biri. Öldürülen, saldırıya uğrayan translar, ne yazık ki çoğu kez bir rakam olarak bile haber değeri taşımıyor.

Bu koşullarda rejimin baskısını yakından hisseden tüm gruplar gibi LGBTİ hareketinin de kendini ifade edebilmek ve ülkede kalan son demokrasi kırıntılarını kullanabilmek için belki de son kalan elverişli kanal İnternet. Dijital mecralar kuşkusuz LGBTİ hak arama mücadelesinin gündem oluşturmasında belli ölçüde kolaylık sağlıyor. Dahası, hareketin “buradayız, alışın” sloganıyla başından beri merkeze aldığı eşit yurttaşlar olarak kendi kimlikleriyle tanınma mücadelesinde de örülmüş pek çok duvarın yıkılmasına yardımcı olduğu bir gerçek. Ancak LGBTİ bireyler, toplumun diğer alanlarında olduğu gibi, dijital dünyada da ayrımcılıkla karşı karşıya kalmıyor değiller.

Geçtiğimiz günlerde KaosGL Derneği, Av. Yasemin Öz’ün hazırladığı “LGBTİ’lerin İnternet Yoluyla İfade Özgürlüğü” raporunu Türkçe ve İngilizce olarak yayımladı. Bu raporda Türkiye’de ifade ve İnternet özgürlüklerinin son durumu ele alınırken, LGBTİ bireylerin karşılaştığı sorunlar da ayrıca ele alındı. Bu sorunların başında hiç kuşkusuz, İnternet’le ilgili mevzuatın ahlakçı bir anlayışla hazırlanmış olması ve ahlak kavramının genelde ayrımcı bir bağlam içinde yorumlanıyor olması geliyor. İnternet kullanımını düzenlemekten ziyade iktidar sahiplerinin kafasına göre on binlerce siteyi şipşak alınan mahkeme kararlarıyla yasaklamasına yarayan 5651 sayılı kanun, burada da karşımıza çıkıyor. Gaylez.com, Gaymag, istanbulgay.com, travestice.com gibi siteler rejimin sansür organı olarak faaliyet gösteren TİB’in makasladığı LGBTİ siteleri arasında. Bunun dışında, özellikle Facebook’un Türkiye içeriklerini yöneten ekibin de LGBTİ düşmanlığı konusunda bayrağı en önde salladığını görüyoruz. Katliam çağrısı, linç için örgütlenme çağrısı, nefret söylemi içeren içerikler hakkında hiçbir işlem yapmayan Facebook Türkiye, söz konusu olan LGBTİ hareketin sayfaları hatta bireylerin kendi profilleri olduğunda mahallenin ahlakçı külhanbeyi kesiliyor. Özellikle trans kullanıcılara doğum sırasında aldıkları ismi kullanmalarını dayatan Facebook, KaosGL’nin içeriklerini sansürlemesiyle de gündeme gelmişti. Ayrıca başta KaosGL sitesi olmak üzere pek çok siteye üniversitelerden erişim yasaklı durumda. Bu durumun trajikomik bir örneği, Galatasaray Üniversitesi’nden İdil Engindeniz Şahan KaosGL hakkında doktora tezi yazarken, çalıştığı okulda KaosGL sitesinin yasaklı olmasıydı.

Avukat Yasemin Öz’ün hazırladığı raporun sonuç bölümünde Türkiye’de ifade özgürlüğünün genelde de tehlike altında olduğunun altı çiziliyor ve şöyle deniyor; “T.C. Anayasası ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmış olan ifade özgürlüğünün uygulamada etkin bir şekilde kullanılabilmesi için, otoritelere İnternet erişimini kısıtlama yetkisi veren yasal düzenlemelerin, muğlak kriterlere yer verilmeden, ayrımcılığa yol vermeyecek şekilde yeniden düzenlenmelerine ihtiyaç vardır.”

Kaos GL’nin yayımladığı rapor, hem LGBTİ’ye yapılmakta olan ayrımcılık, hem de Türkiye’de ifade özgürlüğünün tamamen kısıtlanmış olmasına dair önemli bir kaynak özelliği taşıyor. Ancak raporun kapsamı dışında kalan önemli bir konu da var. LGBTİ hareketi, ifadeye yönelik saldırılardan bir şekilde korunan alanlarda da saldırıya uğruyor. Cinsiyetçi, maşist söylem, homofobi, hele de transfobi, kullanılan söylemin içinde çirkin başını sıklıkla uzatıyor. Rejim karşıtı ve demokrat olma iddiasındaki kitlelerde de bu tip kullanımları sıklıkla görebiliyoruz. Dolayısıyla, LGBTİ hareketinin eşit yurttaşlar olarak var olma ve örgütlenme mücadelesinin İnternet üzerinde aslında iki farklı katmanda; hem devlet hem toplum katmanında yürüdüğünü görmek gerekir. Geçtiğimiz günlerde yine KaosGL öncülüğünde İnternet üzerinde gerçekleştirilen #LGBTİleriçinÖzgürİnternet aslında devlete olduğu kadar ağ toplumuna verilen bir mesaj olarak da algılanabilir.

*Bu yazı ilk olarak Evrensel gazetesinde yayınlanmıştır.


Etiketler:
İstihdam