04/08/2016 | Yazar: Yıldız Tar

LİSTAG’ın danışma hattı, GAG’ın toplantıları sosyal hizmetin boş bıraktığı bir alanı ve ihtiyacı dolduruyor.

LİSTAG, aile üyelerinden birinin eşcinsel, biseksüel, trans, interseks olan, ağırlıklı olarak anne ve babalardan oluşan İstanbul’daki bir dernek. Gökkuşağı Aile Grubu (GAG) ise Ankara’da. Her ikisi de senelerdir “Elalem ne der” sorusunu bir kenara atıp, gökkuşağı dayanışmasının bir parçası olarak hem kendileri hem de çocukları için mücadele ediyor.

Daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir “sosyal hizmet”in adımları gerek LGBTİ örgütleri gerek LİSTAG ve GAG’ın danışmanlık hizmetleriyle atılıyor. Her iki grup da deneyimlerini paylaşmak, çocukları ya da yakınları kendilerine açıldığında neler yaşadıklarını anlatarak güçlenmek için düzenli olarak toplanıyor.

Ankara Gökkuşağı Aile Grubu’nda çocukları eşcinsel, biseksüel ve trans olan diğer ebeveynlerle örgütlenen Nedime Erdoğan bu toplantıların kendisini nasıl güçlendirdiğini Ömer Akpınar ile 2015 yılındaki röportajında şöyle anlatmıştı:

“Dayanışma kültürünün bir parçası aile. Tabi bunun içini doldurma biçiminiz önemli. Bu aile çok baskıcı, sizi yok eden, size dayatan, yeteneklerinizi görmezden gelen, kalıba sokan bir biçimde de olabilir; sizi özgürleştiren, yeteneklerinizi keşfetmenizi sağlayan, sizi olduğu gibi kabul eden ve zenginleştirebilen bir şeye de dönüşebilir. Benim aile tasavvurum ve hayalimde ikincisi var tabii ki.

“Yetenekleri desteklenmiş, ama duygudaşlık hissettiren, kendini yalnız hissettirmeyen, destekleyen, kişiyi güdüleyen ve hayata karşı yeniden mücadele etmek için arkasında bir destek olduğunu hissettiren bir şey. Gökkuşağı Aile Grubunda da ben bu ailelilik duygusunu hissettim.”

LİSTAG’tan Pınar Özer ile Umut Güner’in 2013 yılındaki bir röportajı da ailelerin nasıl bir dayanışma ve desteğe ihtiyaç duyabileceğini gözler önüne seriyor:

“Çocuğum bana açıldıktan sonra sanki kör kuyuya düştüm. Sanki hayattan kocaman bir tokat yedim, çaresizlik hissettim. Şok yaşadım; bir yakınınızı kaybettiğinizde hissettiğiniz kayıp ve yas duygusu gibiydi. Aileniz, çevreniz, dostlarınız, komşularınız, kısaca “El âlem ne der?” sorusunu soruyorsunuz kendinize. Kaygılar da eklenince bunların üstüne, 10 şiddetinde depreme eşit bir sarsıntı geçiriliyor. “Kimse yok mu?” diye feryat ediyorsunuz, kimseyi bulamıyorsunuz.”

LGBTİ’lerin belki de ömürleri boyunca hissetmek zorunda kaldıkları bu yalnızlık hissiyatını yakından deneyimlemeye başlayan ailelere dayanışma ise LİSTAG ve GAG gibi oluşumlardan geliyor. Yine 2015’te LİSTAG üyeleri ile yaptığımız bir röportajda Şule ve Ömer Ceylan’ın LİSTAG’la tanıştıktan sonra yaşadıklarına ilişkin şu sözleri dayanışma ağlarının sosyal hizmetin sorumluluklarını yerine getirdiğini gösteriyor:

Şule Ceylan: “Şu anda çok farklı bir yerdeyim. En önemlisi de oğlumla ilişkim çok farklı bir boyuta taşındı. Her zaman çok iyiydik ama aramızda sırlar vardı. O bana açılamıyordu. Ben onunla ilgili bir şeyler biliyordum ama bilmemezlikten geliyordum. Kendimle yüzleşmiyordum. Sonrasında özgürleştim. LİSTAG’tan sonra, her yeni kişiyle konuşmamda üstümdeki yüklerin kalktığını gördüm. Oğlum ve benle ilgili süreç dışında da hayatım çok değişti. Etrafıma daha dikkatli bakar oldum. İtilen, ötelenen, ayrımcılığa uğrayan ne kadar çok insan olduğunu gördüm. O güne kadarki korunaklı hayatımda onlara hiç yer yoktu. Varlıklarından bile şüpheliydim. Birileri bir yerlerde yaşıyordu ama nasıl yaşadıklarından habersizdim. Farklı insanların farklı görüşlerini öğrendim. Bizim bugüne kadar nasıl kandırılmış olduğumuzu gördüm.”

Ömer Ceylan: “Başka ailelere baktıkça, aile kavramını sorguladıkça Türkiye’de aile denen kurumunun çok büyük bir sorun olduğunu düşünmeye başladım. Daha geniş düşünmeye başladım. Türkiye’de aileler çocuklarını kendi malları gibi görüyor. Benim kişisel olarak çok da yaşamadığım bir durum ama aileler, “Onların iyiliği için yoksa yanlış yaparlar” diyerek karışıyor. Yahu senin yanlış yapmayacağını kim biliyor? Herkesin özgür birer birey olması ve kendi kararlarını vermeleri gerekiyor. Çocuğum bana sorarsa düşüncelerimi söylerim ama benim dediklerimi yapmak zorunda değil. Başka bir aile mümkün ancak bugünkü aile yapısı sağlıklı değil. Hem çocuklara hem aileye zararlı. Aile dediğin çıkar ilişkisine dayalı olmamalı. Çocuklara kişiliğini özgürce yaratabileceği ortam yaratmaktan öte bir şey yapmamalı anne babalar. Aile denen şey kan bağıyla filan da alakalı değil bence. Ben mesela bugün Öner’den, oğlumdan fazla LİSTAG ile görüşüyorum.”

Anlatılsa sayfaların yetmeyeceği hikayelerden üç kısa kesit bile yatay ağlarla örülen dayanışmanın kanserden kaybettiğimiz trans aktivist Ali Arıkan’ın deyimiyle nasıl hayat kurtardığını gösteriyor. Hayat kurtarmakla da kalmıyor; o hayatı yaşanabilir, acısı ve tatlısıyla yürünebilir bir yola dönüştürüyor. LİSTAG’ın danışma hattı, GAG’ın toplantıları sosyal hizmetin boş bıraktığı bir alanı ve ihtiyacı dolduruyor. Sosyal hizmet alanının bu deneyimlerden öğrenerek kendisini yeniden inşa edeceği günlere kadar; ‘o biçim ailelere’ selam, kendi söküğümüzü dikmeye devam!

Ankara Gökkuşağı Aile Grubu iletişim: 05374618808

LİSTAG iletişim: 0531467 77 53 

*Bu yazı ilk olarak Kaos GL dergisinin “Sosyal Hizmet” dosya konulu 148. sayısında yayınlanmıştır.


Etiketler: insan hakları, aile
nefret