08/04/2010 | Yazar: Alex Bora

“O da annelik duygularına mı yenik düştü yoksa benim eşcinsel oluşumu mu kabullendi hala bilmiyorum.

“O da annelik duygularına mı yenik düştü yoksa benim eşcinsel oluşumu mu kabullendi hala bilmiyorum. Söylediği bir tek kelime sakın Antakya'ya geldiğinde bu tavırlarını dışarıya yansıtma oldu. Söz verdim ona özgürlüğün kısıtlı olduğu yerlerde artık ben de kendimi kısıtlıyorum.”
 
 İzmir'de yaşayan aslen Hataylı olan Kenan'ın açılma ve yaşam hikâyesi…

Her şey lise çağlarındaki arayışlarımın farklı olduğunu sezinlememle başlamıştı. Ne yapılır böyle durumlarda? Kime ne söylenir bilinmezliği vardı içimde. Aileme söylesem ya farklı anlarlar beni ya da farklı yaşamaya mecbur bırakırlar diye düşüncelerim vardı. Nitekim sonuçlarına katlanmak gerekirdi diye söyleniyordum içimden. Lise bitseydi de özgürlüğümü kazansaydım düşüncesini beynime kazımıştım ama özgürlüğün zor olduğu yerlerde "özgürce yaşamak" lafı ağır geliyordu kimi zamanlar. Hep içimde ukde kalmıştı. Açıklamalıyım, söylemeliyim birilerine.
 
Üniversite çağı gelmişti sonunda. Başka bir şehirde başka bir hayata başlamak ne kadar çekici geliyordu. Çocukluğumdan vazgeçip artık büyük düşünmeliydim sanırım. O zoraki heteroseksüel hayattan vazgeçip ben olma duygusu vardı hep. Çevremde kendini özgürleştirmiş yaşam biçimleri vardı. Görüyordum onları ama hep tepkilerden önyargılardan ve korkularımdan dolay görmemezlikten geliyordum. Âşık oluyordum ama kendi içimde başlatıp kendi içimde bitiriyordum duygularımı. İçine kapanık yaşam biçimini dışa vurmalıydım. Birisine ihtiyacım vardı. Aslında onun da bana ihtiyacını sezinler gibi olmuştum. Korkuları yenme zamanının geldiğini kendime kabullendirip dışa açılma zamanı gelmişti. O zaman bu kadar basit değildi birilerini bulma veya tanışma. Kendini rahatça ifade eden bir arkadaş vardı okulda. Ona gitmeyi kafama koyup açılacaktım. Yanına yaklaştım ve kendisiyle konuşmam gerektiğini söyledim. Evine davet etmişti beni.
 
Akşama kadar kararsızlığım yine ön plana çıkmıştı. Gidip gitmemek vardı içimde. Karar zordu ama doğruydu benim için. Gitmeliydim ve ondan bana yardım etmesini istemeliydim. Evine gittiğimde güzel bir karşılamadan sonra konumuza gelmiştik. İçimdekileri anlatırken sanki can dostum gibi beni dinliyordu. Evet dedi sen de geysin. Ben zaten kabullenme aşamasını çoktan geçtiğimi ama konunun ön yargılar, korkular ve aile baskısı olduğunu söylemiştim. Bana aile olayının zor olduğunu sadece bu yüzden ailesinden ayrıldığını söylemesi korkularımı arttırmıştı. Bilmeliydi birileri benim eşcinsel olduğumu ve artık biliyordu da. Yeni arkadaşlıklar sayesinde yeniden kendimi bulma vardı artık. Biraz daha rahatlamıştım. Ailemin yanına gittiğimde ise sıkıntılar artıyordu. Beklentileri ve istekleri farklı ama benim yaşadıklarım ve yaşamak istediklerim çok farklıydı. Ailemin bilmesini o kadar çok istiyordum ki ama korkularım yüzünden hep içine kapanık çocuksu tavrımı yansıtıyordum onlara. Okulunda bitmesini hiç istemiyordum. Çünkü okul bittiğinde yine üniversite öncesi yaşadıklarım beni bırakmayacak ve eski halime dönmekten korkuyordum. Heteroseksüel yaşam bana göre hiç değildi.
 
Üniversite son sınıfa geldiğimde okul bitecek ailemin yanına tekrardan yerleşme ve zor olan hayata başlama düşüncesi sıkıyordu beni. Ailede benden hariç bir ablamın olması bizimkilerin erkek evladı düşüncesiyle benden beklentilerini artırıyordu. Babam heteroseksüel hayatı benimseyen biriydi. Eşcinselliği bir defa konuşmaya kalkmıştım ki ne olduğunu anlamadan tepkilerin dozunu arttırmıştı. Annemse kendi halinle ev hanımı ama çocukları için hayatını adardı. Ablama açıklamalıydın kendimi. Ara tatilde ablamla konuşmam gerektiğine vardım. Ablama nasıl söyleyecektim konuyu nasıl açacaktım onu bile bilmiyordum. Sıkmacalı bir tavırdan sonra tüm cesaretimle konuşmaya karar verdim. Evde kimse yokken açtım konuyu. "Abla sana bir sır verecem ve bunu saklamanı rica ediyorum. Kendimden eminim çok zorluklar çektim söylemek söylememek arasında gidip geldim ama sana güvenmeliyim ve ailemden biri bilmeli bunu o da sensin. Abla ben eşcinselim erkeklere ilgi duyuyorum." diye söyleyince yediğim tokadın acısını hala hissederim. Anlayış göstereceğini ben de beklemiyordum ama zor oldu onun içinde. Daha sonraları konuştuğumuzda yavaş yavaş oda beni kabullenmişti.
 
Babam bilse mi veya annemin haberi olsa ne derdi diye ikimiz düşünüyorduk artık. Sonra karar aldık onların bilmesi gerekmiyor. Ben hayatımı yaşayacam özgürce ama bu özgürlük kısıtlı olacak. Özgürlüğün kelime anlamını yitirdiği yerlerde özgürce yaşam saçma geliyordu bana. Ailemin yanından uzaklaşıp başka bir şehirde çalışıyorum ve yaşıyorum artık. Babam vefat ettiğinde en çok ona kendimi açıklamamak üzmüştü beni. Anneme de geçen sene söylemiştim eşcinsel olduğumu. Kabullenmedi ilk başta 4 ay kadar konuşmadı benle ama evlat tatlıdır anneler için. O da annelik duygularına mı yenik düştü yoksa benim eşcinsel oluşumu mu kabullendi hala bilmiyorum. Söylediği bir tek kelime sakın Antakya'ya geldiğinde bu tavırlarını dışarıya yansıtma oldu. Söz verdim ona özgürlüğün kısıtlı olduğu yerlerde artık ben de kendimi kısıtlıyorum.
 
Umarım şu son günlerdeki tartışmalar daha fazla saçma olmadan insanların eşcinselleri hastalıklı gösterme çabaları son bulur da toplum kendi önyargılarından vazgeçer ve herkese cinsel eşitlik hakkı tanır. Son olarak da bana göre eşcinselleri hastalıklı gören zihniyetlerin hastalıklı bireyler olduğunu söylemek istiyorum.


Etiketler: insan hakları, aile
nefret