23/06/2010 | Yazar: KAOS GL

Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nin dergisi “Boğaziçi”nden Duygu Kambur, Boğaziçi Üniversitesi LGBTT Öğrenci Topluluğu “luBUnya” i

Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nin dergisi “Boğaziçi”nden Duygu Kambur, Boğaziçi Üniversitesi LGBTT Öğrenci Topluluğu “luBUnya” ile görüştü.   

Duygu Kambur, henüz kulüpleşme sürecine girmemiş olsa da yeni bir topluluk olarak Boğaziçi Kampüsü'ne katılan lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel bireylerin bir araya geldiği “luBUnya”dan arkadaşlarla, Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde örgütlenme deneyimlerini konuştu.
 

luBUnya fikri ortaya nasıl ve ne zaman çıktı oradan başlayabiliriz? Böyle bir örgütlenmeye gitme nedeni neydi ve çalışmalarınızı nasıl yürütüyorsunuz?
luBUnya olarak ilk kez 2009 kasım ayında bir araya geldik. Daha öncesinde okuldaki LGBTT bireyler olarak zaman zaman bir araya gelip, Boğaziçi’nde eşcinsel örgütlenmesi ve görünürlüğü adına neler yapabiliriz diye konuşuyorduk. Yine bu konuşmaların birinde bir açık toplantı çağrısı yapalım ve okuldaki lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüel bireyler olarak toplanalım, tanışalım istedik. Bu kararı aldıktan sonra insanları dikkatini çekecek afiş önerileri hazırladık. Bu afişleri hazırlarken LGBTT olduğumuzu çevremize söylediğimizde aldığımız tepkilerden yola çıktık. LGBTT bir birey kimliğini ifade etmediği takdirde heteroseksüel bir kadın ya da  erkek olarak algılanır. Bu kimliği ifade ettiğinde- bunun için “açılmak” fiilini kullanıyoruz- ise yöneliminin ya da kimliğinin “geçici bir durum olduğu”, “bir moda olduğu” ya da bir psikiyatra görünmesi gerektiği vb. şeklinde tepkiler alır. Biz de eğer heteroseksüellerin “açılma”larının gerektiği bir dünya düşündük ve LGBTT’lerin aldıkları tepkileri onlara verilen cevaplar olarak düşündük. Sonuç olarak, bir hafta boyunca tüm kampüsleri afişledik ve ilk toplantımıza 50 kişi civarı insan katıldı. Hep birlikte hazırlamış olduğumuz tatlıları yerken, bir yandan da neden bu toplantıya geldiğimize dair kafamızdaki tahayyülleri konuştuk. Bu haftadan sonra her hafta bir etkinlik üzerinden bir araya gelmeye ve yaptığımız etkinlikleri okula duyurmaya özen gösterdik.
 
luBUnya adı nereden geliyor?
Lubunya LGBTT bireyleri kapsayan, lubuncada - travesti ve transseksüel bireylerin kullandığı sonrasında da eşcinsel ve biseksüel bireylerin de kullanmaya başladığı bir dil- yer alan çatı bir kelime olarak düşünülebilir. Biz de kendimizi tanımlama sürecimizde böyle bir ismin bize uygun olacağını düşündük. Kelimedeki b ve u harflerini de Boğaziçi Üniversitesi’ne atıfta bulunacak şekilde büyük yazdık.
 
Okuldaki çevreden ne gibi tepkiler aldınız, olumlu ya da olumsuz?
Etkinliklerimize/toplantılarımıza katılım oldukça yüksekti. Bu nedenle luBUnya gibi bir topluluğun okulda zaten bir araya gelmeyi beklediğini söyleyebiliriz, lgbtt bireylerin yanı sıra toplantılarımıza bize destek veren heteroseksüel arkadaşlarımız ya da LGBTT konulu ödev/araştırma yapmak isteyen arkadaşlarımız da katıldılar. Bunun dışında zaman zaman astığımız afişler yırtıldı. Örneğin, Aliye Kavaf’ın açıklamalarının ardından onu destekleyen bir basın açıklaması yapan STK’ları kınayan afişleri asmamızla sökülmesi aynı zamanda oldu. Okulda görece “liberal” bir ortam olması bir LGBTT topluluğunun olmasını hoş karşılamış olabilir, ancak bu homo/transfobisiz bir Boğaziçi var anlamına gelmiyor, en basitinden etkinliklerle ilgili el ilanı dağıttığımızda bıyık altı gülüşmeler bunun en açık örneği.
 
Bu zamana kadar yaptığınız çalışmaları kısaca anlatabilir misiniz? Bir de yakın gelecekte yapmayı planladıklarınızı?
İlk toplantılarımıza katılanların çoğunluğu okulda LGBTT gündemine dair bir görünürlük sağlamak ve LGBTT kimliği üzerinden benzer deneyimleri yaşayan insanlarla dayanışmak, tanışmak istediğini söyledi. Bunun sonucunda ikinci toplantımızı “açılma hikayelerimiz” üzerine yaptık. İlk dönem, her hafta düzenli olarak bir etkinlik düzenleyip bir araya gelmeye özen gösterdik. Süreç boyunca yaptığımız her etkinliğin duyurusunu okula yaptık ve her toplanışımızda katılımcı sayımız değişse de luBUnya olarak toplanan etkinliklerin hazırlanmasında emek sarf eden bir kadronun varlığından söz edebiliriz. Bu kadroyla birlikte iki film gösterimi, bir söyleşi düzenledik ve iki hafta üst üste lgbtt kimliğine ve hareketine dair seçtiğimiz makaleler üzerine tartışmalar yürüttük. Bunun dışında topluca tiyatro izlemeye gittik. Yılbaşı geldiğinde ise artık eğlenmek zamanıydı ve bir parti düzenledik. Tüm bunlar olurken toplantılarımızı, etkinlikleri düzenleme de gerek salon bulma da gerekse maliyet açısından sorunlar yaşıyorduk. Bu süreçte bize kulüp odasını açan Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübüne ve film gösterilerimizde bize salonunu açan Mithat Alam Film merkezine buradan da bir kez teşekkür etmiş olalım. Ara tatilde içinde yaptığımız etkinliklere dair yazıların, açılma hikayelerimizin, özgün yazılarımızın ve şiirlerimizin bulunduğu “luBUnluk” isimli bir fanzin hazırladık. Ara dönemde yine topluluktan birkaç arkadaşımız Pinar Selek’in 1996’da Habitat 2 projesi öncesi Cihangirdeki Ülker sokakta yaşayan travesti ve transseksüellere yönelik şiddeti anlattığı Maskeler, Süvariler ve Gacılar isimli kitabını okuyup, ikinci dönem başında gruba aktardı, sonrasında ise kitap üzerine kitapta adı geçen isimlerle bir söyleşi düzenledik. Bu dönem 7 Mayıs’ta Homofobi Karşıtı Buluşmanın bir ayağını da Boğaziçi’nde gerçekleştireceğiz. Onun dışında bir LGBTT film haftası organize etmeyi düşünüyoruz.
 
7 Mayıs'ta düzenlenecek olan Homofobi Karşıtı Buluşma hakkında bilgi verebilir misiniz? Sadece BÜ'de düzenlenecek bir etkinlik mi yoksa daha kapsamlı mı?
Homofobi Karşıtı Buluşma haftası, her yıl KAOS GL’nin organize ettiği bir hafta. Organizasyon kapsamında çeşitli etkinlikler çeşitli şehirlerde ve geçtiğimiz yıldan beri de bir ayağı Boğaziçi’nde yapılıyor. Bu yıl hafta kapsamında Boğaziçi’nde düzenlenen etkinlikte, “Erkek Eşcinseller Ne İster?” başlıklı bir konuşma ileMichigan Üniversitesi’nden David Halperin katıldı.
Ayrıca tüm gelişmeleri Facebook’taki “lubunya” adlı grubumuzdan takip edebilirsiniz. 
 

Etiketler: insan hakları, eğitim
nefret