01/04/2013 | Yazar: Hande Çayır

Bu yıl pek çok kısa film festivalinde izleyici ile buluştu Derin Nefes Al.

Bu yıl pek çok kısa film festivalinde izleyici ile buluştu Derin Nefes Al.
 
Sevinçle eve koşan bir genç kadın var. Öğrenci… Onu karşılayan aksi bir adam evde… Tokatla gülümseme siliniyor. Doktor kontrol ediyor. Eldivenleri takışı bile korkutucu… Elleri büyük… Sesi, hali tavrı anlayışsız… Ya da işine fazlaca odaklanmış…
Derin nefes alıyor genç kadın…
 
Bekâret kontrolü için ailesi tarafından getirilmiş. “Bir şey yok” diyor doktor. Aile gönül rahatlığı ile yola koyuluyor. Arabanın içinde havadan sudan konuşuyor anne ile baba. Annenin aklı arada arka koltukta oturan çocuğuna takılsa da… Varlığı yokluğu bir sanki… (Arka koltuk, ön koltuk, arabayı kullanan, kullanmayan…)
 
Kamera çoklukla genç kadında… Onun taşınışında… Ona odaklanmamalarında… Neyse ki, kamera onunla… Yönetmenin bakışı…
 
Evde, yatağında görüyoruz kontrol sonrası… Yine derin nefes alıyor. Babası geliyor yanına. Monolog başlıyor: “Düşündüm de, seninle arkadaş gibi olalım istiyorum.”
  
Emek Ergün’ün çevirisini yaptığı Hanne Blank’in yazdığı Bekâretin El Değmemiş Tarihi adlı kitap geliyor aklıma. Olup olmadık durumlarda bir işkence biçimi olarak takılan sondalar… Bekâret testi olarak kadınlara marul koklatılıp tepelerinden atlanması… Lezbiyenlerin zarlarının varlığının ön kabulü ile kadın sayılmamaları ve bekâretin heteroseksüelliği… Bekâretini kaybetti diye kızına çamaşır suyu içiren anne… Bir bakire ile cinsel ilişkiye girmenin AIDS’i iyileştireceğine olan inanç…
Film, beklenenin aksine “modern” bir ailenin bu şiddeti çocuğuna yaşatması ile ilgili… Ve şiddeti uygulayanlar, uzakta bir yerde, şatoda ya da denizin dibindeki saklı mağarada yaşamıyorlar. Aramızdalar.
 
Not: Kız kelimesini kullanmamak için akla karayı seçmek ne zor…
 
Filmin yönetmeni Başak Büyükçelen’e teşekkür ederim. Oyuncu yönetiminden sinematografiye, filmin söylediği sözden film süresinin tespitine kadar yakaladı beni. Sesi dinlemeden sadece görüntüye bakarsak da anlatıyor film, derdini. Sinema da böyle tanımlanıyor zaten. Anlatma, göster…
 
“Vaktim olsa kısa yazardım” dercesine… Kısa filmlerin gücü kocaman!
 
Derin nefesi suda, yüzmeden önce, oyunlar oynamak için almak dileklerimle…
  
 

Etiketler: kültür sanat
İstihdam