14/05/2013 | Yazar: Selçuk Elmalı

Geçiş evresinde bir transeksüel olmak hiç kolay değilmiş meğer. Keşke bir de ailem bunu anlayabilse de benim karşımda değil yanımda olsa…

Geçiş evresinde bir transeksüel olmak hiç kolay değilmiş meğer. Ailene durumu izah edemeyip yavaş yavaş onlardan uzakta bambaşka bir yaşama hazırlanmak hele hiç kolay değil…

Daha 19 yaşındayım, daha göreceğim belki nice günler var önümde; ama ailem olmadan o günler nasıl geçecek, ne halde geçecek hiçbir fikrim yok.

Öyle zor ki zorlu bir hayata hazırlanmak, öyle zor ki karşılaşacağın durumları bile bile kendin olmayı seçmek, yaşamayan bilemez. Ama mutluyum yine de; ben, ben olacağım çünkü. Başka bir bedende sıkışıp kalmayacağım, elimden geldiğince mutlu olmaya, insanları mutlu etmeye çalışacağım ve en mühimi başkalarının istediği gibi değil, kendi istediğim gibi olacağım. 

Keşke bir de ailem bunları anlayabilse de benim karşımda değil yanımda olsa… Ne güzel olurdu! Hiç kimse duramazdı karşımızda. Ne polis, ne devlet, ne de kötü bir hayat! Hepsi bu manevî desteğin gücünde erir giderdi. Belki benden sonraki trans ailelerine de ibret olurdu.

Bazen hayal ediyorum; ailem beni artık kabullenmiş, daha da öte bana destek olmaya başlamış bu konuda. Babam bana artık oğlum diye değil de kızım diye sesleniyor, annem ablalarıma yaptığı gibi bana da çeyiz düzüyor. Ablalarım bir kız kardeşlerinin daha var olmalarından çok mutlu bana nasihatler veriyorlar ve abim… beni bütün kötülüklerden koruyup kolluyor…

Ne acı şey, olmayacağını bile bile böyle hayaller kurmak. Aslında benim talebim bunlar değil, bunları istemek için henüz çok erken. Toplum bile seni henüz insan olarak kabul etmezken bunları istemek işten değil. Benim talebim sadece beni ötekileştirmeyip kabul etmeleri, kadın da olsa erkek de olsa o bizim evladımız, değişimi yüzünden onu yargılayıp atamayız demeleri. Bir nevi bunları görüyorum ben ailemden artık yavaş yavaş; ama şu da bir gerçek ki görünüm olarak tam bir değişim yaşadığımda bunlar geçerli olacak mı bilemiyorum.

Ailelerin bu konudaki en büyük dramı aslında “el ne der?” korkusu. Başkalarının ağzına göre hayatlarını belirleyişi, rezil olmak istememe içgüdüsü… Bir nevi haklılar bu konuda, onları da anlayabiliyorum, o mertebeye, o saygınlığa kolay gelmediler; ama şu da bir gerçek ki elalem senin aşını ekmeğini vermiyor. Ah bunu bir anlasa trans aileleri, her şey eminim çok güzel olacak. Mesela trans bir bireyin babasının etraftan gelen tepkilere şu cevabı verdiğini bir düşünsenize: O benim evladım ben onu böyle kabul ediyorum, ben onu kabul ederken size laf düşmez! Böyle bir tepki homofobi ve transfobinin kırılmasında ilk adımdır aslında.

Geçen bir hocam bana şunu dedi: “Sen kendini efendiliğinle kabul ettirdin fakültene, hocalarına, arkadaşlarına. Tıpkı Zeki Müren gibi! Emin ol, aynı şekilde ailene de kendini bir gün elbet kabul ettireceksin çünkü sen onların evladısın ve hiçbir ana-baba evladını atamaz.”
 

Gerçekten öyle mi olur bilmem ama şu bir gerçek: Ailesiz trans bir yaşam, tanımadığın, dilini bilmediğin bir ülkede mülteci yaşama benzer. Bu sebeple ben ailemi bırakmak istemiyorum; ama gelecek bize neleri getirir bilemem… 


Etiketler:
İstihdam