03/04/2013 | Yazar: Hande Çayır

‘Otuzuncu yaş gününün eşiğinde olan Fanny dört yıldır yalnızdır ve bir daha asla mutlu bir ilişkisi olmayacağını düşünmektedir. Ölümle takıntılı bir ilişki kuran Fanny bir gün yaşadığı binanın asansöründe bir iskeletle karşılaşır. İskelet Fanny’i ‘o insan’ ile tanışmak üzere olduğuna ikna eder.’

“Otuzuncu yaş gününün eşiğinde olan Fanny dört yıldır yalnızdır ve bir daha asla mutlu bir ilişkisi olmayacağını düşünmektedir. Ölümle takıntılı bir ilişki kuran Fanny bir gün yaşadığı binanın asansöründe bir iskeletle karşılaşır. İskelet Fanny’i ‘o insan’ ile tanışmak üzere olduğuna ikna eder.”
 
Kimse Beni Sevmiyor/Keiner Liebt Mich (1994) Doris Dörrie’nin filmi…
Minik bir bölümü hediye: http://www.youtube.com/watch?v=OL_FDWDBhQE
 
Filmden kalanlarsa:
 
—Kadın arar. İstediklerinin peşinden gider. Bulamaz. Bulur. Yanılır. İskelet yanındadır.
—Kadın üzülür. İskelet, üzenlerin fotoğraflarını keser ve çorbanın içine atar. Kadına içirir.
—Son sahnede, iskeletini kaybeder. Kemik çatısını… Dik durmasını sağlayan dostunu… Başka insanlar vardır etrafında. Daha önce dans ettikleri müziği duyarız. Üzülmez. Bilir ki dostu, bedeni ile olamasa da yanındadır, derinlerde…
—Kadın sevişirken bir adama, faturalardan bahseder. Ayaklarının koktuğunu düşündüğü için de bazen devam edemediğinden…
—İskelet asansörde kaldıklarında zıplar, sağa sola, tavana vurur. Asansör çalışır. Humba-mumba (o ne demekse bilmiyorum, böyle anımsadım şimdi) dansı gibidir. (Şunu buldum: http://www.youtube.com/watch?v=0X16wIvfRuw) Daha sonra, kadın yalnızken yapar aynı dansı…
—“Otuzundan yaşlı bir kadının atom bombasıyla vurulma ihtimali, bir erkek bulmasından daha yüksektir” diye başlıyor film.
Geçen gün, yine bu sıkıştırmalarla boğuştum. Öyle bir şey yok! Otuzundan sonra bulunamayacaklar yok! “Şu vakitte ancak çocuğun olur, bu vakitte ancak işlevini şöyle yerine getirebilirsin” öğütleri bir kenara... “Zaman geçtikçe rafta, küflü durursun, çürürsün” yok!
 
Geleneksel tarihsel çizgi ve dayattıkları… Aileyle başlayan… Sonra okul, askerlik, evlilik, ilk çocuk, ikinci çocuk, emeklilik, torunlar kronolojisi için de hissiyatım şu: http://www.youtube.com/watch?v=0nfPDR3gGQc
 
 
Parantez içi ünlemim de üstteki videoya gelsin. Klavyede Armağan… Başrol Yonca’nın…
 
Sigaramı da ağaçlara atıp sonra pardon dedim.

Etiketler: kültür sanat
İstihdam