11/11/2009 | Yazar: Özge Gökpınar

‘Başvuru olmadan LGB çalışanlar için çalışmalar yürütmeye başlamak gerekiyor.’ SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, Kaos GL’nin sorularını cevapladı. 

‘Başvuru olmadan LGB çalışanlar için çalışmalar yürütmeye başlamak gerekiyor.’ SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, Kaos GL’nin sorularını cevapladı. 

‘Sendikamızın iş kolunda böyle bir sorun yaşanmadığında zaten mevcut sorunlarla boğuşurken doğrusu böyle bir alan var, biz bununla ilgilenelim gibi bir politika gelişmedi. Bunu bir özeleştiri olarak da algılayabilirsiniz.’

‘Başvuru olmadan LGB çalışanlar için çalışmalar yürütmeye başlamak gerekiyor. Bundan sonraki süreçlerde de eğitim konularımız içerisinde bu konunun mutlaka alt başlık olarak işlenmesinin bir teşviki olacağını en azından bilmenizi isterim.’
 
‘Çalışma Hayatında LGB Çalışanların Yaşadıkları Cinsel Yönelimden Kaynaklı Sorunlar ve Türkiye’de Sendikal Yapılanma ve LGB Bireylerin Süreçleri’ başlıklı çalışma devam ediyor.
 
Kaos GL, yürüttüğü bu çalışma kapsamında sendikacılarla da görüşüyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı Bedriye Yorgun, Kaos GL’den Özge Gökpınar’ın sorularını cevapladı.
 
SES, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi. Aynı zamanda uluslararası şemsiye örgüt Public Services International, PSI’a da üye.

Genel başkan olarak görev tanımınız nedir?
 
Bizim bağlı olduğumuz bir tüzüğümüz var o tüzüğümüzün içerisinde yönetim kurulunda bulunan bütün arkadaşların kendilerinin bütünlüklü olarak kolektif yapacağı işler var, bir de genel başkanın kendinden doğru yapması gereken şeyler var. Temsiliyet gibi. Tüzüğümüzün gerektirdiği gibi kendi sağlık, siyasal, sosyal politikalarımız var ve bunlara ters düşmeyen çalışmalarımız var. Yani tüzüğümüzdeki genel başkanın yapması gereken görevleri yapıyorum ama sendikamızın genel ilke ve amaçları doğrultusunda bir şeyler söylememi istiyorsanız çalışanların dil, din, ırk, cinsiyet, inanç farkı gözetmeksizin her türlü hem çalışma alanındaki özlük sosyal demokratik haklarının korunması geliştirilmesi anlamında çalışma yürütmekteyim.
 
Tabii sadece bizim sendikamız çalışanlarının hakları ile ilgilenen bir sendika değiliz aynı zamanda toplumsal bütün sorunlara da duyarlı bir sendikayız. Türkiye’nin başta Kürt sorunu olmak üzere bütün sorunlarına hatta diyebilirim ki bunu da belirtmek gerekirse Türkiye’de ötekileştirmeye çalışılan bütün kesimlerin sorunları ile ilgilenen kendisini de o toplumun bir parçası olmaktan hem kaynaklı hem de sorunların bireysel çözümler ile aşılamayacağını bilen bir örgütüz. Toplumsal anlamda siyasal ekonomik sosyal yaşama dair bütün sorunlar ile birlikte çalışanların da haklarını koruyan kollayan ve onlara duyarlılık geliştiren bir sendikayız.
 
Hiç bir ayrım gözetmeksizin Türkiye’de ötekileştirilmeye çalışan tüm kişilerin haklarını gözettiğinizi söylediniz. Peki, sendikanız LGB çalışanların sosyo-ekonomik haklarını korumak için herhangi bir uygulaması var mı ya da bunun için bir şeyler yapıyor mu?  
Şimdi sizin söylediğiniz anlamda öyle özel bir çalışmamız olmadı bildiğim kadarıyla. Açıkçası bizim kendi çalışanlarımız üyelerimiz arasında da böyle bir talep de oluşmamış. Yani böyle bir şeyle ilgili bugüne kadar bir çalışma yürütelim konusunda özel bir girişimimiz olmadı. Hayır, olmazsa kısaca böyle diyebilirim ama bunun da nedeni bizim sendikamız biraz mevcut ve yansıyan sorunlar üzerinden bir çalışma yürütür. Kendi çalışma alanımız içersinde buna dair en azından üyemiz olanlar arasında buna dair herhangi bir özel çalışmamız olmadı. Talep de yok özel bir çabamız da olmadı. Ama bu tür çalışmaları yürüten arkadaşların dayanışma amaçlı çalışmalarına vs. katıldık. Öznesi olarak bir şey yaptığımızı söyleyemeyiz.
 
Sendikanızın içerisinde cinsel yönelim ayrımcılığına karşı korumak için özel bir uygulama veya böyle bir düzenleme yok mu? 
Bizim çalışanlarımızın hani başta da söylediğim gibi hiçbir ayrım gözetmeden hatta farkındalığı ortaya koyarak hem konfederasyon düzeyinde hem SES düzeyinde genel merkezimiz ve sendikamızın bütünü düzeyinde ötekileştirilmişlikler bizi ilgilendiriyor dolayısıyla. Özelde böyle bir uygulamamız yok özellikle tüzüğümüzde buna dair bilebildiğim kadarıyla açıkça bir ibare yok. Genel kurullarımızda bu tür çalışmalarımız oluyor, şöyle diyeyim size en azından buna dair çalışmaların bir ucunda olmayı hani hiç olmazsa ya da diyelim ki bu tür bir durum geldiğinde tüzük olarak özel bir düzenlememiz yok. Açıkçası bugüne kadar bu anlamda bize başvuru da yok. Yani özel bir başvuru yok. Ve başvuru olmadığı için de kayıt altında olan bir şey de bilmiyorum. Yani hani benim genel merkez düzeyinde yöneticiliğim işte 2008 Nisan ayından şu ana kadar olan süre için en azından bildiğim kadarıyla konuşuyorum böyle bir düzenlememiz yok. Buna karşı şöyle bir uygulama yaptık diyebileceğim şu ana kadar böyle bir başvuru da yok, bize gelmedi. Benim çalıştığım şubede de böyle bir şey olmadı ben Bursa’da şube başkanlığını yürütüyordum ondan önce de ben sürecin ta başından beri içindeyim cinsel yönelime dair bir başvuru da olmadı herhangi bir özel çalışma da olmadı.
 
Gerçi söylediniz ama başvuran olmadı ya da böyle bir uygulama yapılsın diye başvuran olmadı diye. Ama mesela sendikanın bünyesi içersinde yapılan çalışmalar içersinde ya da size gelen başvurular içersinde herhangi bir lezbiyen, gey ya da biseksüel çalışan cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılık yaşadığı için size başvurdu mu?  
Böyle bir başvuru benim bildiğim yok ama isterseniz hukukçumuza sorabiliriz size daha net bir cevap verebilir. Yani olsa bana intikal ederdi burada olduğum dönem için intikal ederdi ondan öncesine dair size net bir şey söyleyebilmem için sormam gerekir. Hani mesela böyle bir durum bulunduğum dönemde yaşansaydı özel olarak bana intikal ederdi çünkü bu konuda özel duyarlılığımızın olduğunu size söyledim. Yani birey olarak özel duyarlılığım olduğunu söyleyeyim dolayısıyla böyle bir başvuru olsaydı mutlaka haberim olurdu diye düşünüyorum.
 
Sendika üyesi içerisinde tanıdığınız eşcinsel ya da biseksüel sendikalı çalışan üyeniz var mı tanıdığınız? 
Yok.
 
Sendikanızın LGBT örgütler ile işbirliği ya da ortak bir çalışması oldu mu ya da böyle bir işbirliğiniz var mı?  
Şimdi direktif olarak olmadı ama biliyorsunuz Türkiye’de platformlar oluyor işte bu tür örgütlerin bulunduğu platformlar oluyor. Yaptıkları bazı çalışmalar oluyor ve o çalışmalar içerisinde bulunan arkadaşlarımız oluyor. Onlarla birlikte ortak çalışma yürüttük ve ortak eylem yürüttüğümüz oldu. Onun dışında sadece SES içersinde böyle bir çalışma olmadı.
 
Yurtdışındaki özellikle bu şemsiye konfederasyon dediğimiz örgütlerin içinde LGBT çalışanlara yönelik bölümler var. Yani herhangi bir cinsel yönelim ayrımcılığı yaşandığı zaman olayın aktarıldığı, aynı kadın sekreterliği gibi, sizin bağlı olduğunuz konfederasyonda da belki böyle bir bölümleri vardır çünkü Eğitim-Sen’in bağlı olduğu Eğitim Enternasyonalinin böyle bir uygulaması var. Almanya’da da böyle iki tane sendika biliyorum, oranın Eğitim-Sen’i diyebileceğimiz sendikada da böyle bir bölüm var. Çok güzel bir uygulama. Peki, sizin bağlı olduğunuz PSI hakkında böyle bir bilginiz var mı?  
Yok böyle bir bilgim. Gerçekten böyle bir bölüm olup olmadığını bilmiyorum. Muhtemeldir ki bizde böyle bir şeyler yaşandıktan sonra daha çok ilgilenilir ya da böyle bir sorun var denilir. Hani böyle bir sorun var mı yok mu üzerinden bir girişim çalışması pek bizim uygulamalarımızda yok ben ülke geneli için konuşuyorum. Bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. Ama mesela şimdi siz söylediğinizde iyi ki böyle bir çalışma yapıyorsunuz. Sağlık ve sosyal hizmet alanında çalışıyoruz bu tür sorunların en başta sadece çalışanlarla değil halka toplumda yaşadığı sorunların ilk yansıyacağı yerlerden birisi iş kolu olarak. Mesela bugünden sonra ne olur ben birey olarak ne düşünürüm var mı bizim çalışma alanımızda böyle bir şey hani çalışma alanımızda yoksa bile çalışanların karşılıklı aştıkları bu tür durumlar var mı? Ne yapıyorlar? Nasıl ilgileniyorlar? Tutumları ne oluyor? Belki bunu bir şeyle en azından bir kurulumuzda arkadaşlarımıza bir soru tarzında sorup kafalarında böyle bir şey soru işareti bırakıp gittikleri yerde bundan sonraki yaşanabilecek durumlara dair daha duyarlı olmalarını sağlayabiliriz. Yani açıkçası o kadar çok böyle saldırıyla karşı karşıyayız ki böyle bir başvuru olmayınca ya da birebirde böyle bir sorunla karşılaşmayınca hani ben Türkiye’de böyle bir sorun yok demiyorum böyle bir şey söylemiyorum. Ama kendi sendikamızın iş kolu boyutuyla böyle bir sorun da yaşanmadığında zaten mevcut sorunlarla boğuşurken doğrusu böyle bir alan var biz böyle bir şeyle ilgilenelim gibi bir politika gelişmedi. Bunu bir özeleştiri olarak da algılayabilirsiniz. 
 
Yaşansın ya da yaşanmasın belli bir şeyleri dert edinen birisiniz birey olarak en azından. Sendikal kimliğiniz içerisine de bunu taşımaya çalışan birisiniz görünen o ve bunun içerisinde tabii ki doğal olarak sendikanızın içersinden böyle bir şey gelmediği zaman bunu uygulamaya sokmak gibi bir şey doğmuyor ama dediğiniz gibi böyle bir ortam yaratarak en azından hani böyle sorunlar da var deyip içeriden bir şeyler yaratılabileceğini gerçekten en azından ilk adımı atmaktaki tavrınız çok güzel diye düşünüyorum.  
Yani genel anlamda söyledim bir yerde genel kurullarımızda bu tür durumlara dair önergelerimiz oluyor tartışmalarımız oluyor. Ya onlarla beraber diyelim yaptığımız bir çalışmada bu tür konuların da tartışılıp böyle bir eğilimimiz olduğu için rahatlıkla her türlü çalışmayı kararlaşmalar üzerinden yapabiliriz. Şu anlama gelmiyor yalnız söylediğim genel kurullarda böyle bir tartışma yaşanmamış kararlaşmamışsa diyelim ki bu tür örgütlerin dayanışma ilişkisine ne dersiniz tabii ki evet deriz. Tabii ki birlikte oluruz o ayrı bir şey ama hani bunu da genel kurullarımızda bu kadar da işin kıyısındayız ama merkezinde değiliz ama hani böyle tam da kıyısında olmadığımızı en azından düşünsel boyutu ile de olsa bu tür tartışmaları yürüttüğümüzü anlatmaya çalışıyorum bilmiyorum derdimi anlatabildim mi? 
 
Tam da bu yönergelerden bahsetmek istiyorum. KESK’in yeni anayasa için önerileri var. DİSK’in de özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik ve sosyal bir anayasa için temel ilkeler raporu var ve bunların içersinde her türlü ayrımcılığa karşı, cinsel yönelim ayrımcılığına karşı da durulması gerektiğini belirtiyorlar. Sizin sendikanız da kendi tüzüğüne bunu dâhil etme gibi bir düşüncesi var mı ya da böyle bir çalışma size göre nasıl başlatılabilir?  
Şimdi zaten KESK bizim konfederasyonumuz olduğu için onun tüzüğü zaten bizim konfederasyona ait yani önce bunu belirteyim. Bizim de tüzüğümüzde her türlü ayrımcılığa karşı mücadele yer alıyor zaten eğer sizin söylediğiniz üstü örtülü diyorsunuz. Bizim tüzüğümüzde her türlü ayrımcılığa karşı mücadele zaten var.
 
KESK ve DİSK’in sivil anayasa önerilerinde olduğu gibi sizin söylediğiniz ırk, dil, din ayrımcılığına karşı cinsel yönelim de bunun içine dâhil edilebilir mi? Tüzüğünüzün içerisindeki o her türlü ayrımcılık kısmı açılabilir ve bunlar üzerine herhangi bir düzenleme yapılabilir mi sendikanızda?  
Yani bizim tüzükteki değişimlerimiz bu konuya ilişkin açık uçlu bir şey diyorsunuz değil mi? Her türlü ayrımcılık diyoruz ama şöyle diyeyim genel anlamda derseniz doğru. İşin teorisi ile pratiği farklı olabiliyor ancak yani siz şöyle söylüyorsunuz tüzük içerisinde bunun biraz daha açılımlı hale getirilmesi ve uygulanabilirliğinin koşullarının hazırlanması öyle değil mi? Bu konuda bir çalışma olabilir mi? Yani bu konuda bir çalışma olabilir genel kurullarda tüzükler değiştirilir, genel kurullarda insanlar önergeler sunarlar bu sundukları önergeler doğrultusunda da orada bizim mesela böyle bir kararlaşmanın sorun olacağını düşünmüyorum. Olabilir böyle bir şey önünde bir engel yok yani. Genel kuruldan genel kurula tüzük değişikliği yapılıyor, sizin tam da söylediğiniz şekilde bir açılımın açık uçlu bir yaklaşımın olması yer alması için olabilir yani bununla ilgili bir engel yok.
 
Çalışma mevzuatı ya da tüzük içerisinde sendikanızda uygulanan maddeler içersinde her türlü ayrımcılık diyorsunuz ya bunun yaşanılan bütün ayrımcılıklar için kapsayıcı olduğunu düşünüyor musunuz? Yani tüzük içerisinde geçen her türlü ayrımcılık ifadesi için.  
Ben açıkçası her türlü ayrımcılığın algılamam boyutu ile söyleyeyim geçerli olduğunu düşünüyorum. Yani Türkiye’ de zaten bir ayrımcılık politikasının olduğunu hepimiz biliyoruz. Anayasasının ne kadar yetersiz olduğunu biliyoruz hani her şey de anayasa değildir, değildir derken önemsizdir anlamında söylemiyorum anayasada yer alır ama pratikte hayat bulmaz. Ama diyelim ki zaten antidemokratik bir anayasa, zaten 12 Eylül ruhu ile oluşturulmuş bir anayasa, yani şimdi öyle bir anayasanın içersinde ayrımcılığın olmaması mümkün değil belki görünen ve görünmeyen ayrımcılık diye düşünebilirsiniz ama inan biz sizin görünmeyenin şiddeti ile sorduğunuz düşündüğünüz o her türlü ayrımcılığın biz farkındayız. Yani detaylı olarak en azından eşcinsellik boyutu ile yani bunun farkındayız.
 
Herhangi bir eksiklik görüyor musunuz tüzük içerisinde ya da uygulamada, siz çok duyarlı ve hoşgörülüsünüz burada ama mesela şubelerinizde böyle bir şey olmayabilir.  
Şunu söyleyeyim size böyle bir şey diyelim yaşanırsa böyle bir çalışan arkadaşımız sizin sohbetini yaptığınız konu üzerinden bir ayrımcılık yaşarsa başvurduğunda sendikamıza ne olur mesela, diyelim ki genel merkezimize böyle bir başvuru yapıldığı zaman kesinlikle olması gereken yapılır. Ama şubeler boyutu ile de baktığımızda açıkçası şunu söyleyebilirim hangi şubelere başvuruluyor ve kimlerle karşılaştığı ile ilgili bir şeydir. Yani yüzde yüz şunu söyleyemiyorum kesinlikle her yerde gerekli olan uygulama, olması gereken uygulamayı görür diyemiyorum. Bunun da nedeni zaten toplum sürekli böyle ayrıştırma üzerinden bir kültürle insanlara empoze edilen bir anlayışla yetişiyor. Dolayısıyla nasıl bakar onu çok şey yapamıyorum yüzde yüz şundandır diyemiyorum. O da bizim işte gerek eğitim politikalarımız olsun gerek anayasamız olsun gerek uygulamalarımız olsun bütün bunlardan kaynaklı insanlarda nasıl bir tepkinin gösterileceğinden emin değilim. Ama bizde genelde şube yöneticilerinin genelde şube yöneticilerimiz farkındalık üzerinden şube yönetimlerine gelirler. Yani sendikal yaşamda bu tüzüğü benimseyerek bu tüzüğü kabul ederek gelirler. Ve tüzüğümüzün genel ilkeleri çerçevesinde de olması gerekenleri hayata geçirirler diye düşünüyorum.
 
Sendikanız içersinde belli eğitimler veriyor musunuz?  
Evet.
 
Peki bu eğitimler içersinde daha önce anladığım kadarıyla LGB çalışanların sorunlarına dair herhangi bir eğitim olmamış ama toplumsal cinsiyet ve ayrımcılık üzerine eğitimler düzenlediniz mi?  
Evet düzenliyoruz.
 
Peki bunlar içerisinde ilerde mesela LGB çalışanların sorunlarını dâhil etmeyi ya da bu alanda bir başvuru olduğunda ya da olmadan da LGBT örgütlerle beraber ve birlikte bu alanda çalışmayı düşünür müsünüz?
Şimdi genel anlamda toplumsal cinsiyet konusu verilirken her türlü ayrımcılık örneklerle anlatılıyor hatta bütün ayrımcılık politikalar birbirini ezme ezilme ilişkisi içerisinde beslediği için hepsinin kökeninde de cinslik vardır. Yani cinsiyet vardır şimdi nedir bu konular içerisinde biz zaten bunları tartışıyoruz onu size söyleyeyim. Yani sendikal eğitimlerimiz içerisinde bunları tartışıyoruz. Çok böyle derinlemesine duyarlı olan arkadaşlarımız da var. Yani bu konular dünyada ne oluyor ne bitiyor ve bunlara ilişkin fikriyatı olan oraya bir şeyleri taşımaya çalışan, paylaşan arkadaşlarımız da var. Yani bu konuyu belki şık bir şey değil bu kelime ama derinlemesine anlaşılabilmesi için söylüyorum tabu değil bunu konuşmak tartışmak. Tabu değildir tam tersine mutlaka konuşulması gereken ve bu konuya ilişkin bir şeyler yapılması gereken bir konu olarak konuşuyoruz. Ama özelde toplumsal cinsiyet içerisinde bu konuya dair bir başlık konulabilir yani bunu zaten doğalında tartışıyoruz ama bunu doğalında diyelim ki herkesin tartışmadığı bir ortamda çünkü farklı eğitim ortamlarında farklı kişilerin tartıştığı bir konu kimin bu konuya ne kadar duyarlı olduğunu bilmeyen bir yerden alt başlık olarak geçmesini sağlayabiliriz. Bu olabilir. Tartışılıyor, sistematik, rutin ve ortak dil örgütte bu konuya ilişkin ortak dilin oluşması anlamında alt başlık içerisinde hani toplumsal cinsiyeti anlatırken siyasal ayrımcılıktan tutun da ekonomik ayrımcılığa istihdam politikaları şu bu derken böyle özel bir başlık bunun için konulabilir.
 
Peki bu konuda daha sağlıklı bilgi aktarmak adına LGBT örgütlerden yardım almayı düşünür müsünüz? Örneğin farkındalık eğitimi verilirken ya da bilinç yükseltme adı altında toplumsal cinsiyet eğitimi verirken cinsel yönelimden kaynaklı ayrımcılıklara da göz attığınız noktada daha sağlıklı bilgiler açısından.  
Tabii ki sonuçta bırakın farkındalık yaratma ile ilgili mesela sorunların çözümü birbirinden bağımsız değildir. Sorunların çözümü birbirinden bağımsız olmamasından kaynaklı olarak çözüme eriştirilebilir. Örgütteki arkadaşlar tarafından eğitimler esnasında doğru ve sağlıklı bilgi anlatıldığında, sen taleplerini örneğin anayasadaki her türlü ayrımcılık arasında cinsel yönelim ayrımcılığının bulunmaması sorununun çözümünde orada nasıl yer alması gerektiğini ya da diyelim ki uluslararası örgütlerle nasıl ilişkilenmesi gerektiğini sorgulama imkânı bulabilirsin. Ancak bizim doğrudan böyle bir sorunsalımız olmadı yani vardır aslında ben olmadığını düşünmüyorum. Yani mutlaka olmuştur ama toplumda böyle bir sorunun tartışılmasının bireyi rahatsız etmemesi anlamında daha çok sorun yaşamasına neden olmaması anlamında bizim de tutumumuz önemli. Bir defa bizim uluslararası örgütlerle ya da diyelim ki bu tür çalışma yürüten örgütlerle bu düzeyde bir birlikteliğimizin gerekliliği var. Bu kaçınılmaz bir şey. Hatta burada yaşanmıyor diye başka örgütlerde bu tür alt komisyonların olduğunu bile bile iletişime geçmemek de sağlıksız olur. Doğru değildir. Uluslararası dayanışma diyorsak böyle bir dayanışmanın gerçekleşmesi anlamında bizim de buna yönelik bir fikriyatımızın olması gerekir. Ne yapılıyor, ne gibi sorunlar yaşanıyor, ne gibi etkinlikler gerçekleştiriyorlar, nasıl tutum alıyorlar, biz böyle bir şeyle karşılaşırsak ne yapmamız gerekir üzerinden bu sadece düşünsel boyutu ile bir duyarlılıkla karşılamak eksiklik olur. Diyelim ki işte yapılması gerekenleri yeteri kadar bilip bilmemek de, yaşayarak öğrenmektense hani böyle bir yaşanmadan ne yapılması gerektiğine dair bir şeyin oluşması için gerekli ve önemlidir. Arz gelmeden talebi sunmak çok önemlidir. Keşke böyle bir çalışmayı çok öncesinden yapmaya başlasaydık, çünkü bana göre yaşamın her alanı bir eğitim sürecidir. Bu görüşüme de sizin sorduğunuz sorularla ilgili bile şu anda kafamda beliren soruları, kendi kendime sorarak yanıtladım ve içimden bu güne kadar sendikamızda neden böyle bir şey yapılmadı ya da nasıl yapılabilir gibi soruları bile yani kendime sordum. Kendim için ise sizin sorularınızı cevaplarken sorular oluşturdum. Bunu da özellikle söylüyorum çünkü sizin yaptığınız çalışmanın ne kadar değerli olduğunun siz farkındasınızdır. Ama bir kez daha böyle zorunlu, gerekli ve ihtiyaç duyulan bir çalışma olduğunu bir de ben söylersem belki daha da sizin açınızdan sevindirici olur diye düşünüyorum.
 
Kaos GL adına çok teşekkür ederim…
 
Belki sizin için gerekli değildir ama ben yine de ifade etmiş olayım duygularımı. Yani uluslararası örgütler ile bu anlamda bir iletişim kurup, neler yapıldığını en azından bir öğrenip nasıl çalışmalar yaptıklarına bakıp bundan sonraki süreçlerde sadece çalışanlar boyutunda değil bizim sendikamız içerisinde de ele almak lazım. Toplumun bütün sorunlarına dair sözünü söyleyen düşüncesi olan ve tavrını koyan bir örgüt olarak yapmak gerekiyor. Buna dair de yaşanabilecekler üzerinden tavrını koyabilmesi için bu konuda kendine öncelik tanıması gerekiyor. Yani sorunu yaşayanların nüfusu çok önemli değildir, böyle bakıp böyle bir çalışma yürütmesi gerekiyor, başvuru olmadan LGB çalışanlar için çalışmalar yürütmeye başlamak gerekiyor. Bundan sonraki süreçlerde de eğitim konularımız içerisinde bu konunun mutlaka alt başlık olarak işlenmesinin bir teşviki olacağını en azından bilmenizi isterim.

Fotoğraflar: Leyla Rendekâr
 

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam