16/12/2009 | Yazar: Remzi Altunpolat

Toplumsal Cinsiyeti Kurgulama Aracı Olarak Şiddet: “Şiddetin Normalleştirilme Süreci”

Toplumsal Cinsiyeti Kurgulama Aracı Olarak Şiddet: “Şiddetin Normalleştirilme Süreci”

Eva LUNDGREN, çev: Berna Ekal, Rengahenk Sanatevi, İstanbul, 2009
 
“Kadına yönelik şiddet” konusundaki araştırmaların tarihi yeni sayılabilir. 1960’ların sonunda ortaya çıkan “ikinci dalga feminizm”, kadına yönelik şiddetin sorunsallaştırmasını sağlamıştır. Türkiye’de ise bu konuda yapılmış araştırma sayısı bir hayli azdır. [1]
 
1970’lerden itibaren Batı’da yapılan kadına yönelik şiddet araştırmaları, birbiriyle eş zamanlı olarak gelişen ve yürütülen tartışmalarla birbirini etkileyen iki farklı paradigmadan hareket etmiştir: “Aile içi şiddet paradigması” ve “ erkek şiddetini temel alan feminist paradigma”. Bu iki paradigma arasında önemli farklar ve çatışmalar olsa da, “güvenli, sıcak, sevgi ve huzur dolu aile”nin aslında şiddetin en yoğun yaşandığı toplumsal kurumlardan biri olduğu vurgusunda birleşiyorlar. Sonuçta, 1970'lerdeki ilk “aile içi şiddet” araştırmalarından bu yana, bir yandan kadınlar/kadınlık ve erkekler/erkeklik arasındaki iktidar ilişkisini tanımlayan ataerkiye/patriarkaya vurgu yapan feminist tahlilin bu konunun merkezine taşınırken, diğer yandan aile içi şiddet paradigmasının feminist tahlilin alanını genişlettiğini söylemek mümkündür. [2]
 
Bugün artık kadına yönelik şiddet, “çok ender karşılaşılan” ve ağırlıklı olarak “psikolojik sorunlarla” ilişkilendirilen bir olgu olarak ele alınmıyor. Aksine kadına yönelik şiddet denildiğinde, kadınların toplumsal olarak belirlenmiş/kodlanmış kadınlık rollerinden kaynaklı yaşadıkları şiddet kastediliyor. Bu bağlamda Rengahenk Sanatevi tarafından Türkçe’ye kazandırılan Uppsala Üniversitesi (İsveç) Sosyoloji profesörlerinden Eva Lundgren’in “Şiddetin Normalleştirilmesi Süreci” adlı yapıtında, kadına yönelik şiddet anormal erkeklerin patolojik birer davranışı olarak değil, sistematik biçimde üretilen ve buna maruz kalan kadınların kabullenmek için içselleştirme stratejileri geliştirdikleri bir süreç olarak tariflenmektedir. Lundgren, ilk kez 1984 yılında Norveç’te iken iki grup kadınla (22 kadın) yaptığı mülakatlar çerçevesinde “normalleştirme süreci” kavramını kullanmıştır. Daha sonra dört grup kadın (40 kadın), onların eşleri ya da eski eşleri ve çocukları ile yaptığı görüşmeler sonucunda “şiddetin normalleştirilmesi süreci”ni teorik bir model olarak ortaya koymuştur.[3] Buna göre “şiddetin normalleştirilme süreci” şu şekilde işlemektedir:
 
-Şiddet gündelik hayatta kadınlar tarafından doğal ve sıradan bir şey olarak yaşanmakta: Normalleştirilme.
-Kadınlar, yavaş yavaş şiddete ve kadın imgesine dair erkeklerin bakış açısını benimsemekte: İçselleştirme.
-Erkeklere bu süreçte şiddeti “mazur” gösterebilecek açıklamalar üretmekte, ancak işlevleri zaman içinde değişime uğramakta: Dışsallaştırma. [4]

Lundgren
, şiddet ile normlar arasındaki ilişkiyi ele alarak, kadına yönelik şiddetin toplumsal olarak kabul gören kadınlık ve erkeklik normları üzerinden kavranılması gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla toplumsal olarak cinsiyetlendirilmiş roller bağlamında şiddet kullanan erkekler aslında anormal davranmamakta, bilakis erkekliğin/erkek olmanın gereğini(!) yerine getirmekte; bir başka deyişle normal davranmış olmaktadırlar. Dahası bir süre sonra erkeğin gerçekliği kadının gerçekliği haline dönüşmekte, kadınlar şiddeti gündelik hayatlarının olağan/sıradan bir parçası olarak görmeye başlamaktadırlar. Bu anlamda Lundgren’in kitabı kadına yönelik şiddete, bunu bireysel/psikolojik bir mesele olarak ele alan ayrım ve sapkınlık söyleminin temsil ettiği noktanın ötesinde kadınlar ve erkekler arasındaki yapısal-eşitsiz güç ilişkileriyle bağlantılı bir çıkış noktasından hareketle bakılması gerektiğinin altını çiziyor.


[1] Son zamanlarda yapılan bazı önemli çalışmaları zikretmek gerekirse: Kadına Yönelik Şiddet, Amargi Kadın Dayanışma Kooperatifi Yayınları, İstanbul, 2005; Ayşegül ALTINAY – Yeşim ARAT, Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet, İstanbul, 2007; Şiddete Karşı Anlatılar, Mor Çatı Sığınma Evi Vakfı Yayınları, İstanbul, 2009; Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2009.
[2] ALTINAY-ARAT, a.g.e., s. 50, 54.
[3] Eva LUNDGREN, Şiddetin Normalleştirilme Süreci, çev: Berna Ekal, Rengahenk Sanatevi, İstanbul, 2009, s. 27-28.
[4] LUNDGREN, a.g.e, s. 11.


Etiketler: kültür sanat
İstihdam