16/12/2013 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

İnsana, ‘Daha iyi bir insan olabilirim, daha çok mücadele edebilirim’ duygusunu geçiren insan artık aramızda değil.

Atatürk’ün Samsun’a çıkışından on ay önce Güney Afrika‘da “SA”da doğan Nelson Rolihlahla Mandela’nın ana dili “Xhosa”ydı. Ailesinde okula giden ilk çocuk oydu. İngiliz eğitim sisteminin uygulandığı SA’da, okuldaki ilk gününde “Nelson” ismi ona ilk öğretmeni tarafından verilmişti.

SA’daki katı ırkçı ve ayrımcı rejime rağmen, hukuk okuyabildi. Rejimin en korkulu rüyasıydı. Hürriyete yürüdüğü uzun yolda, beyaz azınlık hükümetleri onu 27 sene hapiste tutarak mani olmaya çabaladılar. Kolonizme ve emperyalizme karşı savaştı. Komünist Partisi ile işbirliği içinde sabotaj kampanyalarına katıldığı suçlaması ile tutuklanıp, yargılandı. Vatan hainliği ile yargılandı. Komünizmi yasaklayan yasa nedeniyle yargılandı. Karşıtları tarafından Marksist bir terörist olmakla suçlandı. Bu uzun ve meşakkatli yolun sonunda SA’da 1994’te yapılan ilk demokratik, beyaz ve siyahların eşit olarak oy verdiği seçimde SA’nın ilk siyah başkanı seçildi. Başkan Mandela, yıllardır siyahlara ve bizzat kendisine çektirmedikleri eziyeti bırakmayan beyaz azınlıkla birlikte “Milli Birlik Hükümeti” kurdu! Beş senelik başkanlığı döneminde, geçmişteki insan hakları ihlallerini araştırmak için “Hakikat ve Barışma Komisyon’nu” kurdu. Toprak reformu ve sağlık hizmetlerini geliştirme mücadelesi verdi. Yoksullukla savaşma hükümetinin en önemli önceliklerindendi... Ve SA’ya dünyanın en gelişmiş, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü esas alan, bireyi öne çıkaran anayasalarından birini hediye etti. 1994’te partisinin ve minnettar vatandaşlarının bütün ısrar ve beklentilerine rağmen, başkanlık için bir daha aday olmadı. Ömrünün geri kalan kısmını hayır işlerine, ülkesinde ve dünyada akil bir insan olmaya adadı. Nelson Mandela Vakfı, SA’da da yaygın bir sorun olan HIV/AIDS konusunda hizmet veren en önemli vakıflardan birisi.

Türk kamuoyu Mandela’yı en çok “Uluslararası Atatürk Barış Ödülü”nü reddedince duydu. Bugün bile Türkler arasında bu konuda bir burukluk var. 250’den fazla bu tür ödülü kabul etmiş, yaşayan efsane Mandela neden bu ödülü reddetmişti? Geçmişte dikta heveslilerine, eski askerlere, Kenan Evren’e verilmiş bu ödülün neresini beğenmemişti acaba? Bir barış ve demokrasi havarisi(!) olan dönemin T.C. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın elinden alsaydı, fena mı olurdu? 12 Mayıs 1992’de yayınlanan, Mandela’nın partisi “Afrika Ulusal Kongresi”(ANC)‘nin bildirisi bu soruları yanıtlıyor: “ANC, Türk Hükümeti’nin 19 Mayıs’ta Atatürk ödülünü partimizin liderine vereceğinden haberdardır. Nelson Mandela bütün ömrünü demokrasi, insan hakları ve zulümden kurtulmaya adamıştır. ANC, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde Mandela’nın Atatürk Ödülü’nü kabul etmediğini belirtmek ister ve Başkan’ın Türkiye’yi ziyaret etme planları yoktur. ANC’nin bu tutumu, reformcu, modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk hakkında negatif bir görüş içermemektedir. Yani, “kardeşim, siz atanızın adına Nato Sekreteri, darbe yapmış bir general gibi insanlara ödül verecekseniz, bizim atamızı niye işin içine karıştırıyorsunuz?”

Zaten Mart 2013’te de “Uluslararası Atatürk Barış Ödülü” sessiz sedasız yürürlükten kaldırıldı. Demem o ki: Kendi Ata’sını saymayan, sevmeyen; Ata’sının cinselliği hakkında fıkralar üreten, Başbakan’ı “Atatürk” diyemeyen bir millet karşısında ne yapsaydı Mandela?
 
Yıllardır milletler arası spor alanında ırkçılık nedeni ile boykot edilen ülkesini tekrar sahaya çıkartmak ve ülkesindeki ırklar arasında harmoniyi sağlamak için Mandela bütün bu mücadele sırasında bile spora da çok önem verdi. Türkiye’de top koşturan Afrika’lı iki siyah oyuncu, Drogba ve Eboue, bu büyük devlet adamını, anmak için formalarının içine adını yazıp sahaya çıkmışlar. Türkiye Futbol Federasyonu her ikisini de disiplin kuruluna sevk etti! Tıpkı daha birkaç gün önce Fethiye Spor’u, maça, formalarının üstünde YÜCE ATATÜRK yazısı ile çıktıklarında yaptığı gibi. Kaderin cilvesi. Türk futbolunu idare edenler böyle olursa, bize dünya kupasını, olimpiyatları vermiyorlar diye sızlanın istediğiniz kadar.

Konum Atatürk’e yapılan sistematik saldırılar değil Mandela’ya dönelim ve cinsellik konusu hazır ortaya gelmişken pek bilinmeyen bir Mandela cinsellik anektodu ile bitireyim: SA hummalı bir yeni anayasa çıkarma çabası içindedir. Ülkenin Katolik Kardinalleri Başkan Mandela’ya gelip özetle; “Hükümeti ve çıkacak yeni anayasayı destekliyoruz, ama duyduk ki eşcinseller de anayasal koruma altına alınacakmış, bu durumda yeni anayasaya ve hükümetinize destek olamayız” derler. Mandela, “Ben de eşcinsellerin yaşam tarzlarını bilmiyorum, lâkin yeni SA anayasası bütün Güney Afrikalılar içindir” deyip kapıyı gösterir.
 
Tanışma fırsatı şansına sahip olduysanız veya bir konuşmasını dinlediyseniz, insana, “Daha iyi bir insan olabilirim, daha çok mücadele edebilirim” duygusunu geçiren insan artık aramızda değil. Güney Afrikalılar atalarını kaybettiler, ama bizler, bütün insanlık hakiki bir devrimciyi kaybettik. Dünya daha fakir ve hepimiz daha eziğiz.

Etiketler:
İstihdam