18/05/2015 | Yazar: Janset Kalan

Dünkü yürüyüş Ankara’yı salladı, hatta sarstı ya da öyle olmuş olmasını diliyorum.

Dünkü yürüyüş Ankara’yı salladı, hatta sarstı ya da öyle olmuş olmasını diliyorum. Ankara LGBT ve İ hareketi açısından, queer’i anlamlaştıramadığı yerden kendine gelmek zorunda kaldı diye düşünüyorum.
 
Ben alaylı değilim, akademide yetiştim. Sınıfsal anlamda sanıyorum bir yerim de var. Ama nedense mutlu değilim. Her şey batıyor, huzursuz ediyor, bunaltıyor. Olmayan rahmimin daralarak kendini boğmasını arzulayabiliyorum. Oturduğum yerde memelerimi okşayarak politika konuşabiliyorum. Sandalyeleri hiç sevmem, hep masalara, koltuk kenarlarına, demirlere, merdivenlere ve kucaklara oturarak, Yeşilçam’ın vamp kadınları misali sigara içerek alıkmak alıkmak alıkmak isteyebilirim. Yok, e-bilip a-bilmem; doğrudan böyleyim zaten... Kaknem bir ibi-neyim!
 
Tüm kaknem ibi-nelere selam olsun...
 
Koskocaman bir 17 Mayıs Ankara’yı salladı geçti... Kaos GL’nin anlı şanlı 10. yılını geride bıraktığı, Ankara’nın Onur Yürüyüşü’ne direngenliğini transların queer beden performanslarıyla yıktığı bir yürüyüş oldu. Çok da şugardı.
 
20 yıllık Kaos GL örgütlü tarihi, her eylemin, faaliyetin “poli-tik” tanımının nev-i şahsına münhasır darlığı, queer’i akademi ötesinde ilişkilendiremeyiş hali, bir eleştiri olarak dursun kenarda. Dün gerçekleşen yürüyüşte queer sokak, beden, leş performansları direngenliğin hukukunu alt üst eder, ciddi bir “poli-tik” dönüşümü getirir kanımca.
 
Trans hareketinin kendini kurumsallaştırma çabası bir yerlerde dursun, örneklem havuzu çok zayıf. Dönmeliğin sokakta başlayan, erk’leşen örgütlülüğü bugün sınıfsal bir duruş halinde. Haliyle Pembe Hayat’ın 2006 Eryaman olaylarıyla başlayan “dönmüş”lerin yaşam mücadelesinin kendisi olan örgütlülüğü bugün bambaşka bir boyutta. Artık dönmemişler, dönmeyecekler ama döndür döndür döne-duranların görünür olduğu, dönmeliği de sorunsallaştırdığı, beden performanslarını, sokağın kötülerini artiz yaparcasına divalaştırabildiği bir yerden örgütleniyor.
 
17 Mayıs 2015 Ankara / Foto: Yıldız Tar
 
Kendi farkındalığını da nereye oturtacağı konusunda bocalayan bir dön-em olsa gerek. Kısmet.
 
Kümülatif, vahdet-i vücut anlamsallıklar bahşettiğimiz mefhum LGBT ve şimdi İ top-lu hareketinin aslında ne kadar LGB kaldığını, zaman zaman lezbiyen ve biseksüellerin görünürlük mevzusuyla “mağdur” dilini yeniden üretse de eşcinsel erkeklerin hep “femin-en” janra mensup ibnelerin görünürlüğü üzerinden kendilerine yer açarak konformist bir hükümranlık yarattığı eleştirim köşeye itilsin.
 
Hareketin T kısmı ise dön-müş dönmelerin, başarılı estetiklerin, mürekkep yalamış olanlarının ya da namı yürüyenlerin vize durağı olagelmiş. Hareketin kendisi beyaz kadınlar ve erkekler yaratmış.
 
Dünkü yürüyüş Ankara’yı salladı, hatta sarstı ya da öyle olmuş olmasını diliyorum. Ankara LGBT ve İ hareketi açısından, queer’i anlamlaştıramadığı yerden kendine gelmek zorunda kaldı diye düşünüyorum. Çok iyi niyetli ve optimist de olabilirim. Ama görünen o ki LGB’lerin çıkmaz sokakları, T’lerin dönmekten gelen devinim ve yenilenme, performe ve divalık avantajları ile çabuk ayak uydurdukları, ama sınıfsal beyaz kadın ve erkek olmuş T’lerin hakkını iade edemeyişi, konumlanış sorunları; ve elbette LGB ve T’lerin nasıl birleşmeyeceği ancak birbirini görerek, güçlü ve egemen süregelmiş LGB’lerin T’leri ne kadar anlayabileceği soruları uyanıyor olmalı kafalarda.
 
Zırıllığın artık bir mertebe olduğunu, ibneliğin bir kimlik tanımlaması haline geldiğini, ibne queer olamazken queer’i ibneleştirdiği performansların çoğalışını görerek ilerlemek zaruri bir tercih olacak eski ve yeni lubunya ve labınyalar* için.
 
Homofobi ve transfobiye karşı olmak yetmez, heteroseksizmle mücadele de yetmez, queer’i salonlara taşımak da... Bugün artık er, erk, erkek değil aynı zamanda kadın da sorunsallaştığı, marazlandığı yerden patlaya patlaya, zırıldaya zırıldaya, ve hatta dayağını yiye yiye gelen ibi-nelerin marjı genişler.
 
* Labınya, kendimce beyaz, iğreti, öykünç lubunyalara taktığım madikoli ad... Bazen de çok sevdiklerime gıcıklık olsun diye öyle sesleniyorum, ama onlar biliyor zaten...
 
İlgili haber ve yazılar:

Etiketler:
İstihdam