25/04/2009 | Yazar: Kaos GL

Loran Ahmes Eslem (Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrencisi) yazdı…

Loran Ahmes Eslem (Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrencisi) yazdı…

Ülkemizin Avrupa’ya nazaran aşması gereken birçok "şeyler" listesi var. Elbette hiç bir şey damdan düşer gibi kabul edilemez.
 
Gerçi genç cumhuriyetimizin belli bir kesimin yerinde kararıyla damdan düşercesine halkın kabullenmesini mecbur kıldığı birçok şey var: cumhuriyet rejimi, laiklik, kadın hakları, sosyal hayattaki değişiklikler... Özellikle laiklik ve kadın hakları ilerlemeyi kafasına koymuş bir ülke için olmazsa olmazlarındandır. Ki halkımız zamanla bunları kabullenmiştir. Sindirme döneminde en önemli görev gazetelere ve gazetecilere düşmüştü. Halkı bilinçlendirme, iyi domates ile kötü domates arasındaki farkı gösterme, yeniliklerinde yarar sağladığını anlatma gibi konularda başrole soyunmuş ve bu işin altından da kalkabildiğini şimdi arkaya dönüp baktığımızda görebiliyoruz.
 
Belki de alışılması zor yeniliklerin başında kadınların toplumdaki yerinin iade-i itibar edilmesiydi. Gazeteler bu konuda elinden geleni ardına koymamacasına büyük bir iştahla özelde kadın genelde kişisel hak ve özgürlüklere arka çıktılar. Bugün baktığımızda da bir kaç yama dışında gazetelerin aynı görevi devam ettirdikleri görülebilir.
 
Bugün dünyada kişisel hak ve özgürlüklerin sınırları daha da genişlemektedir. Çağdaş ve medeni toplumları örnek alan ve AB'ye girmeyi isteyen Türkiye bu sınırların içinde eşcinsellerin de yer aldığını ve mücadele ettiklerini görmektedir. Yıllardır halının altına süpürülmüş/süpürülmeye çalışılmış eşcinseller bugün ülkemizi kendisiyle yüzleşmeye mecbur kılmakta kararlıdır. Kendisiyle yüzleşmeyen bir topluluğun sakat bir demokrasiye sahip olacağı gün gibi ortadadır.
 
Bugün Türkiye’de geyler, Batı'daki çağdaş gey kurum ve kuruluşlara göre ürkek de olsa Lambdaistanbul ve Kaos GL aracılığıyla sesini duyurmaya çalışmaktadır. Kapatılmak istenen Lambdaistanbul baş koyduğu yoldan istediğini almadan vazgeçmedikçe eşcinsellerin sesi olmaya devam edecektir. Bir şeyleri, en aza indirgediğimizde eşcinselliği atlayarak işlemeye devam etmeye çabalayan demokrasi çarkının iflas edeceği, tüm birikimini kaybederek yok olacağı kaçınılmaz bir sondur.
 
Öldüğü döşekte henüz vücudu soğumadan Osmanlı Devleti üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti "DEMOKRASİ" ilkesiyle hayata ilk adımını atarken henüz dünyada kadınlara söz hakkı bile verilmemişken, özgüvenle erkeğin yanına kadını da koymayı bilmiş bundan hiç çekinmemiştir. "Kadınlardan bahsetmenin oğlanlardan bahsetmekten daha utanç verici olduğu Müslüman Osmanlı Toplumu'nda cinsel söylem eşcinsellik için günümüzde bile olmadığı ve olmayacağı kadar cesur ve liberaldi." (Müslüman Osmanlı Toplumunda Arzu ve Aşk/1500-1900 Dror Ze'evi).
 
Bu imkânsızı başarmışken eşcinsellerin göz ardı edilmesine, yok sayılmalarına yeterince müsamaha gösterildi. İşte bu boş bırakılmış kısmı doldurmaya çabalayan, eşcinsellere de özgürlük için harekete geçen Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği ve KAOS GL Türkiye toplumunda eşcinsellerin de olduğunu, Türk kültürüne katkıda bulunduğunu göstermek için ellerinden geleni yapıyor.
 
22 Şubat 2009 pazar günü, Posta gazetesinde bir Türkiye vatandaşına gurur verecek değerde bir haber yayınlandı. "Türk yönetmenin hayatı kitap oldu" başlığıyla verilen bu küçük iç sayfa haberi, İtalyan gazeteci Laura Delli Colli'nin Ferzan Özpetek ile yaptığı uzun söyleşisini kitaplaştırıp İtalya'da yayınlandığını müjdeliyordu. Haberin içeriğinde de verildiği gibi Ferzan Özpetek Hamam, Harem Suare, Cahil Periler, Karşı Pencere gibi unutulmaz sinema filmlerine imza atmıştı. Bu haberin hemen aşağısında aynı uzunlukta maymun resmiyle görsellik katılmış bir haber vardı. Bu iki haber kırmızı çizgili bir kutucuk içinde sanki birbirinin devamıymış gibi göz kırpıyordu. Üst haberin içeriğinde verilen filmlerin ortak noktası eşcinsel karakterlere de yer verilmiş olmasıydı. Gazete bir yandan Ferzan Özpetek'i överken ve Türk olmasıyla övünürken diğer yandan da "ahlaksızlık"la damgalanan ve Ferzan Özpetek'in filmlerinde kullanmaktan çekinmediği eşcinsellere atıfta bulunarak maymunların bile ahlak sahibi olduğunu söylüyordu. Bu sanki hüsnükuruntuymuş gibi gelebilir okura ama dikkatli biri satır aralarında gazetenin amacının bu olduğunu çıkarabilir. O gün ben de kuruntu yaptığımı düşünerek elimin tersiyle gazeteyi ittim. Ancak başka bir arkadaşımın bunu bana söylemesi gazetenin pek de masum olmadığını kanıtladı bana. Büyük gazeteler içinde mezhebi en geniş gazete olan Posta Gazetesi çıplak kadınlara boy boy sayfa ayırıp her gün sayfalarca ayrıntılı cinsellikten bahsederken şimdi riyakârca ahlaktan taraf olup eşcinsellere küfrediyordu. Ülke demokrasisini bir zamanlar anlaşılır kılmak halk arasında yaygınlaştırmak gibi kutsal bir görev üstelenen gazeteler şimdi kişisel bir hakka saygısızlık etmesi demokrasiden önce kafaların gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini ortaya çıkardı.

19. yüzyılda gönülsüz de olsa utanılacak bir şey haline büründürülen eşcinselliğin iade-i itibarı için geç değil. Söz konusu eşcinseller olunca kişisel hak ve özgürlüklerin, insan haklarının unutulduğu bir gerçek olsa da "armut piş ağzıma düş!" diyecek kadar da hazırcı olmadığımızı elbette, gösteriyoruz, göstereceğiz...
 
Ben neysem oyum... Bende bunca günah var
Diyenler ayna tutar kendi günahlarına;
Ben ne kadar doğruysam o kadar eğri onlar,
Habis düşünceleri yargı olamaz bana.

Shakespeare


Etiketler:
İstihdam